Akdeniz Koruma Derneği (AKD) ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın iş birliği içerisinde yürüttüğü araştırma, dünya çapında popüler olan Göcek koylarındaki deniz çayırlarında ciddi oranda kök kaybı yaşandığını gösterdi. AKD İzleme ve Koruma Çalışmaları Sorumlusu Vahit Alan, ekosistemdeki dengelerin bozulmaması için zaman kaybedilmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.
GÖCEK KOYLARINDAKİ DENİZ ÇAYIRLARI NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Deniz çayırları, ekolojik, ekonomik ve sosyolojik açıdan büyük bir öneme sahip. Bu bitkiler, hem biyolojik çeşitliliği destekler hem de birçok ticari öneme sahip denizel canlı için beslenme ve yuvalama alanı sağlıyor. Ayrıca deniz çayırları, deniz suyunun fiziksel yapısını düzenleyerek su kalitesini artırır, erozyonu önler ve denizel ortama oksijen sağlıyor. Bu özellikleriyle deniz çayırları, ekosistem için vazgeçilmez bir rol üstleniyor.
PROJENİN DETAYLARI VE İZLEME ÇALIŞMALARI
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve AKD, tekne çapalarının ve taranmasının deniz çayırları üzerindeki olumsuz etkilerini incelemek ve önlem almak amacıyla "Güneybatı Kıyıları Denizel Ekosistem Restorasyonu" isimli bir proje başlattı. Bu proje kapsamında Gökova Körfezi'nde 13 izleme istasyonu kurularak, deniz çayırlarının durumu uzman dalgıçlar tarafından yıllık olarak takip edildi.
TÜRKİYE KIYILARI VE DENİZ ÇAYIRLARI
Türkiye kıyılarında dört farklı deniz çayırı türü bulunmaktadır. Bu türlerden "posidonia oceanica", Akdeniz'e özgü, geniş bir dağılıma sahip olan ve çok önemli ekolojik rol üstlenen bir türdür. Ancak bu değerli ekosistem, artan insan faaliyetleri ve küresel iklim değişikliği nedeniyle ciddi tehdit altında.
DENİZ ÇAYIRLARINA ETKİ EDEN TEHDİTLER
Deniz çayırları üzerindeki baskılar, tekne çapaları, balıkçılık faaliyetleri, su sıcaklığındaki artış, deniz kirliliği ve istilacı türler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır. AKD ve ilgili bakanlık, bu baskıları azaltmak ve deniz çayırlarını korumak adına çeşitli önlemler almaktadır. Ancak Vahit Alan, mevcut tehdit ve kayıpların azaltılması için koruyucu mekanizmaların geliştirilmesinin acil bir gereklilik olduğunu ve karar vericilerin bu konuda önemli bir rol oynayacağını belirtti.