25-26 Nisan tarihlerinde Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şube öncülüğünde Akdeniz Üniversitesi Atatürk Kültür salonu’nda gerçekleştirilen Çocuk Hakları ve Refahı Sempozyumu’nun kapanış bildirisi kamuoyu ile paylaşıldı. Sempozyum Başkanı Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan imzasıyla yayınlanan bildiride, çocukları tehdit eden çok önemli konularda 37'si sözlü 11'i poster olmak üzere 48 bildiri sunulduğu belirtildi. 

AKADEMİSYENLER VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÇOCUKLARIN HAKLARI İÇİN BULUŞTU

Farklı üniversitelerden akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin konuşmacı olarak katıldığı Çocuk Yoksulluğu ve Çocuk İşçiliği, Çocuk Hakları ve Refahına Çok Yönlü Yaklaşımlar, Çocukların Eğitim Sorunları, Çocuklarda Bağımlılık Sorunları, Çocukların Ruh ve Beden Sağlığı Sorunları, Çocuk İhmal ve İstismarı ve Cinsel İstismar ve Akran Zorbalığı Sorunları başlıklarıyla yedi oturum şeklinde gerçekleşen sempozyumun Başkanı Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan tarafından paylaşılan sonuç bildirgesinde öne çıkan bölümler şu şekilde: 

HER 3 ÇOCUK 1'İ YOKSULLUK İÇİNDE

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2023 yılı parasal yoksulluk ölçümü verilerine göre Türkiye’deki yoksul çocuk oranı yüzde 31,3’tür. Bu veri Türkiye’de 7 milyon çocuğun (her 3 çocuktan 1’inin) yoksulluk içinde yaşadığını ifade etmektedir. Çocuk yoksulluğu çok ivedi ve seferberlik niteliğinde kapsamlı politikalarla ele alınması gereken en kritik çocuk hakları ihlallerinden biri olarak görülmelidir. Bu kapsamda en öncelikli adım devlet okullarındaki çocuklara bir öğün sağlıklı okul yemeği ve temiz içilebilir su temini organizasyonunun ivedilikle gerçekleştirilmesi olmalıdır. 

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ GİDEREK ARTIYOR

Türkiye’de TÜİK Çocuk İşgücü Anketi (2019) sonuçlarına göre 32 bini 5-11 yaş arası olmak üzere 700 binden fazla çocuk ekonomik faaliyette bulunmaktadır. Bu çocukların yüzde 34,3’ü (247 bin) eğitimine devam etmemektedir. Son 10 yılda 671 çocuk işçi iş kazası nedeniyle kaybedilmiştir. Ölümlü kazalar en çok tarım ve orman iş kolunda gerçekleşmiştir. Türkiye’nin çocuk işçiliğini bitirme yönündeki yasal mevzuatında bir sorun yoktur. Ancak mevcut yasaların etkin bir şekilde uygulanmasında ve denetlenmesinde sorunlar vardır. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) olarak adlandırılan programların uygulamalarındaki sorunların ivedilikle ele alınması ve ciddi bir denetim mekanizması oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır.

HASAT DÖMENİDE 1 MİLYONA YAKIN ÇOCUK MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ

Türkiye İstatistik Kurumu (2019) verilerine göre 15-17 yaş grubu çocukların yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 30,8’i tarım ve yüzde 45,5’i hizmet sektöründe çalışmaktadır. Özellikle tarımsal üretimin yoğun olduğu ekim ve hasat dönemlerinde yaklaşık bir milyona yakın ailenin çocukları ile birlikte mevsimlik gezici tarım işçisi olarak yöreden yöreye göç ettiği tahmin edilmektedir. Mevsimlik tarım işçisi çocuklara uygun yaşam ve çalışma koşullarının oluşturulması için kamu kurumlarına, yerel yönetimlere ve sivil toplum kuruluşlarına mevsimlik tarım işçisi ailelerin yerleşecekleri alanlarda elektrik, su, tuvalet, banyo gibi zorunlu gereksinimleri karşılayacak altyapı koşullarının sağlanması, çocukların eğitim ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması konusunda ivedilikle yenilikçi çözümler üretme görevlerini yüklemektedir. 

KAMUSAL ALANLAR ÇOCUKLARA ÖZLE DÜZENLEME YAPILMALI

Çocuk yoksulluğuyla mücadele için diğer bir önemli politika da kamusal alanlarda çocuğun kendisini gerçekleştirebileceği ve yapabilirliklerini artırabileceği koşulların sağlanmasıdır. Sosyo-mekânsal bütünleşmenin sağlanması için kamusal politikaların yanında çocuğun ihtiyaç duyduğu mekanlarda, kamusal alanlarda bütünleştirici politikaların uygulanmasına ve bütünleyici mekânsal düzenlemelere (parklar ve pazar alanları örnekleriyle) ihtiyaç vardır. Kamusal alanların düzenlenmesinde engelli çocuklar da özel olarak dikkate alınmalıdır. 

İNSAN HAKLARI HUKUKU

Çocukların dahil olduğu her toplumsal meselede karar alıcı otoriteler (yasama, yürütme, yargı), hem Anayasa’nın 41. maddesi hem de Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 3. maddesi uyarınca “çocuğun yüksek yararını” gözetmekle yükümlüdür. 

ÇOCUKLARIN EĞİTİM HAKKI İHLAL EDİLİYOR

Okul öncesi okullaşmanın yetersizliğinden, ilk ve orta öğretimde nitelik sorunları nedeniyle ortaya çıkan çocukların okuma yazma, sayısal ve fen becerilerinin gerilemesine, öğretimde özelleşme eğiliminin ortaya çıkardığı ayrışmadan, yoksulluk ve/veya kültürel nedenlerle örgün eğitimden yararlanamayan çocukların sayısındaki artışa, özel gereksinimli bireylere ve mülteci çocuklara yeterli eğitimin sunulamamasına kadar çocukların eğitim haklarını ihlal eden birçok sorun mevcuttur. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan her çocuğa, anayasal hak olan “eğitimde fırsat eşitliği” hakkını koruyan sürdürülebilir eğitim politikaları geliştirilmelidir. Öğretmen yetiştirmede çağın ihtiyaçlarıyla uyumlu olacak şekilde ulusal ve aynı zamanda uluslararası eğitim ihtiyaçlarına uygun öğretmen yetiştirme programları geliştirilmelidir. Öğretmen yetiştirme programlarına çok kültürlü (ülkede etnik, dil, kültür çeşitliliği ve inanç çeşitliliğini dikkate alan) değerlere duyarlı eğitim pedagojisi entegre edilmelidir. 

Çocukların Hakları Için Buluştular

ÇOCUKLAR İNTERNETE ERİŞİMDE EŞİT DEĞİL

Dijitalleşme ve internet erişiminde eşitsizlikler ülke çocukları arasında büyük fırsat eşitsizliklerine neden olmaktadır. Dijitalleşme çocukların eğitim ve yaşam kalitesini artırmak için vazgeçilmez bir araç olarak kullanılmalı, çocukların internete erişim haklarını güvence altına almak için devletler, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, teknoloji şirketleri, aileler ve bireyler, internetin etik ve vicdani kullanımını teşvik edici iş birliği yapmalıdır.

İLKOKULLARDA MÜZİK EĞİTİMİ YAYGINLAŞTIRILMALI

Türk eğitim tarihi boyunca, müzik eğitiminin en etkili olduğu dönem olan küçük yaşlarda ihmal edilmesinden dolayı ülkenin müzik yetenek havuzu yeterince değerlendirilememiş, pek çok yetenek eğitimin ilk kademelerinde kaybolmuştur/kaybolmaktadır. Antalya Filarmoni Derneği ve Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğünün ortak Sanat İlkokulda Başlar (SİLOB) projesi gibi iyi örnekler okul öncesinden itibaren yaygınlaştırılmalıdır. 

ÇOCUKLARDA MADDE BAĞIMLILIĞI GİDEREK ARTIYOR

Türkiye Uyuşturucu Raporuna (2021) göre, yatarak tedavi alan hastaların maddeyi ilk kullanım yaşının 15-24 yaş arasında yoğunlaştığı, 2018 yılından bu yana madde kullanımına başlama yaşının düştüğü belirlenmiştir. Madde kullanımı ve bağımlılığını tespit etmede, önlemede ve tedavi sürecinde birincil koruyucu unsur ailedir. Aile içerisinde de annenin rolü belirleyici olduğundan öncelikle annelerin kendi rol ve etkileri hakkında bilgilendirilmesi ve farkındalıklarının artırılması gerekmektedir. Cumhuriyet Kadınları Derneğinin uyguladığı “Uyuşturucuya Karşı Anneler Hareketi” Projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmaların ve veli eğitimlerinin başarılı bir örnek olarak yaygınlaştırılması önerilmektedir.  

ÇOCUKLARIN DİJİTAL BAĞIMLILIĞI ARTIYOR

Çocukların dijital oyun oynayarak geçirdikleri sürenin önemli ölçüde arttığı ve bağımlılık düzeylerinin endişe verici boyutlara ulaştığı görülmektedir. Çocuklarda dijital oyun bağımlılığının önlenmesine odaklanan çalışmaların planlanması ve dijital teknolojilerin gerekli ve faydalı kullanımına ilişkin okul müfredatına derslerin eklenmesi önerilmektedir. Dijital oyunların sınırsız kullanımı dijital oyun bağımlılığı riskini artırmaktadır. Çocuklar için en önemli rol modeller ebeveynleridir. Annelerin dijital oyun bağımlılığına ilişkin farkındalıklarının artırılması ve böylece çocukların dijital oyun bağımlılıklarının önlenmesi için multidisipliner, aile odaklı müdahale programlarının geliştirilmesi önerilmektedir. 

ÇOCUKLARIN EN ÖNEMLİ TEHDİTLERİNDEN BİRİ YETERSİZ VE SAĞLIKSIZ BESLENMESİ

Çocuklarımızı tehdit eden en önemli sorunların başlarında yetersiz ve yanlış beslenme neticesinde ortaya çıkan çok ciddi beden ve ruh sağlığı sorunları gelmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün tespitlerine göre, tüm dünyada “mikro besin ögesi eksiklikleri, fazla kilo ve obezite dahil olmak üzere tüm biçimleriyle yetersiz beslenme” ülkelerin mücadele etmesi gereken en önemli küresel sorun alanlarından biri haline gelmiştir. Okul öncesi dönem sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanımı için oldukça önemlidir ve bu dönemdeki alışkanlıklar gelecek yıllarda beslenme ile ilgili davranışları da etkilemektedir. Bu bağlamda, okul öncesi, ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin etkili eğitim materyali ve yöntemleri konusunda bilgi ve yaklaşımlarını geliştirecek gıda Okuryazarlığı / sağlık okuryazarlığı girişim ve programlarının yararlı olacağı sonucuna ulaşılmıştır.

ÇOCUK VE GENÇLERDE İHTİHAR VAKALARINDA CİDDİ ARTIŞ KAYDEDİLDİ

Çocuk ve ergenlerde intiharın önlenmesinde en etkili yaklaşım sebep olan faktörlerin ve risk düzeyinin belirlenmesi ve koruyucu faktörlerin desteklenmesidir. Çocuk ve gençlerin sosyal hayata uyum sağlayabilmeleri, problem çözme yeteneklerini geliştirebilmeleri için; sosyal faaliyet imkanlarını da içeren gençlik merkezleri, sağlıklı yaşam merkezleri gibi kurumlarda hizmetler verilebilir; ailelere ve öğretmenlere intihar girişimlerinin önlemesi konusunda farkındalık eğitimleri planlanabilir; acil servis ünitesinde görev yapan sağlık personeline, intihar girişimleri ve kriz durumlarında doğru yaklaşımlarda bulunulması için sistemli planlı eğitim programı düzenlenebilir; intihar vakalarının ciddi artış gösterdiği bahar aylarında intihar girişimi önleme çalışmaları artırılabilir; akran zorbalığına ve bağımlılığa yönelik paydaş kurumlar ile çalışmalar yürütülebilir. Çocuk ve gençlerin kendilerini duygularını ifade edebilecekleri organizasyonlar (kamp, oyun, tiyatro vb.) düzenlenebilir. Medyanın intihar konusunda haber yapma tutumu ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. 

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARIYLA MÜCADELE 

Çocuklar her yaş grubunda, en güvende hissetmeleri gereken evde, okulda, onu koruma ve gözetme amacı olan kurumlarda ya da sanal ortamda ihmal ve istismara uğrayabilmektedir. Kişilerin uyuşturucu maddeyle tanışma ve suça yönelmelerinde çeşitli ihmal ve istismar gibi olumsuz çocukluk çağı deneyimlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir. Yaşanan felaketler sonrası çocuklara yönelik güvenli yaşam alanlarının temin edilmesi ile ilgili denetim mekanizmalarının daha etkin olması gerekmektedir. 

ÇOCUK İZLEM MERKEZİ'NDE ÇALIŞAN PROFESYONELLER DONANIMLI OLMALI

Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde yaşam boyu sürebilecek etkileri olan cinsel istismar olgularının çoğunluğunun bildirimi yapılamamakta, bazı olgularda etkileri istismar sonrası hemen ortaya çıkmamaktadır. Ülkemizde cinsel istismar mağduru çocukların ilk muayenelerinin yapıldığı ve adli süreçlerinin başlatıldığı Çocuk İzlem Merkezlerinde çalışan profesyonellerin cinsel istismar konusunda donanımlı olmaları gerekmektedir. Özellikle adli muayene süreçlerinin çocuğun travmatize edilmeden yürütülmesi, muayene esnasında çocukta anksiyete ve korkuya neden olabilecek durumların etkili bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.  

AKRAN ZORBALIĞI VE SİBER ZORBALIK

Öğrenciler arasında kendini gösteren şiddet vakaları ve akran zorbalığı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dikkat çekici bir boyuta ulaşmıştır. Akran Arabuluculuğu Derneği, dünyanın çeşitli ülkelerinde akran zorbalığının önlenmesi, azaltılması ve dönüştürülmesi için etkin ve uygulanabilir yöntemlerden biri olan “akran arabuluculuk yaklaşımı ve uygulamaları” hakkında farkındalık yaratılmasına çalışmaktadır. Bu modelin devlet okullarında yaygınlaştırılması soruna etkili bir çözüm olarak önerilmektedir. Siber zorbalık da dünya genelinde olduğu kadar toplumumuz açısından da oldukça önemli bir boyuta ulaşmıştır ve çocuklar üzerinde son derece zarar verici boyutlarda karşımıza çıkabilmektedir. Siber zorbalığın fark edilmesi, tespit edilmesi, önlenmesi ve çocuklar üzerinde yarattığı olumsuz etkilerinin azaltılması son derece önemlidir. Siber zorbalığın önlenmesi için toplumun her kesiminin siber zorbalık konusunda bilinçlendirilmesine ve farkındalıklarının artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması, ailelerin ve çocuklarının bilgi ve iletişim teknolojilerini doğru ve etkin şekilde kullanması yönünde müdahale programlarının düzenlenmesi de ivedi bir öneridir.
                                

Muhabir: MUSTAFA KOÇ