Bu gece Hıdırellez. Yani inanışa göre her yıl Hz. Hızır ile Hz. İlyas'ın bir gül ağacı altında buluşup, Anadolu ve Balkan coğrafyasında kendilerinden dilekte bulunanlara, yardım ettiklerine inanılan gün.

Hıdırellez kelimesi Arapça ‘da Hıdır ve İlyas kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır.

Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak kabul edilir.

Türk halk inançlarına göre Hızır, ölmezlik sırrına ermiş bir peygamberdir. Hızır, Tanrı’nın yeryüzünde dolaşan güçlü ve yardımsever elçisidir. Hızır’ın darda olanların yardımına koştuğuna inanılır. 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece ve sabahında Hızır’ın yeryüzüne uğrayacağı, sıkıntıda olanlara yardım edeceği, dilekleri yerine getireceği inancıyla bütün Türk coğrafyasında benzer uygulamalar yapılmaktadır.

Gregoryen takvimi (Miladi) 6 Mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen Jülyen takvimine göre 23 Nisan Hıdırellez günüdür. 6 Mayıs'tan başlayıp 4 Kasım'a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım'dan 5 Mayıs'a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 5 Mayıs günü gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir.

Türkiye'de Hıdrellez Bayramı 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece, yani bu gece kutlanır. Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; Rum Ortodoks Patrikhanesi Rum Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler "Aziz George" günü olarak kutlamakta bugünü.

5 Mayıs gecesi dileklerini yazdıkları kağıtları gül ağacının dibine koyan Antalyalılar, ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Hıdırellez olarak bilinen 6 Mayıs sabahı gün doğumuyla birlikte Konyaaltı sahilinden dileklerini denize bırakıyor. Kimi sessizce dua eden, kimi çakıl taşlarından ev çizen, kimi de denize giren Antalyalıların bu geleneği ise bir hayli eskilere dayanıyor.

Geleneklerine bağlı Antalyalılar, Hıdırellez gecesi dileklerini yazarak gül ağacının dibine koydukları kağıtlardan yapılan gemileri güneşin doğuşuyla kıyıdan ya da motorlarla, kayıklarla açıldıkları denize bırakıp dileklerinin gerçekleşeceği günü bekliyorlar.

Hıdırellez’de topyekûna yapılan hazırlıklardan biri evlerin ve üstün başın temizliğidir. Herkes evinin içini dışını, bahçesini temizlemek zorundadır. Çünkü Hıdırellez günü, Hızır Aleyhisselam’ın evleri ziyaret edeceğine inanılmaktadır. Bu inançla Anadolu’da kilitli yerler açık bırakılır.

Bir de Hıdırellez duası paylaşalım o zaman, evinize Hızır uğrasın. Dilekleriniz gerçek olsun. Hıdırellez’iniz kutlu olsun.

Her kimin ihtiyacı varsa...

“Hayattan korkmasın. Kendini akışa bırakmayı bilsin. Neşe onu kucaklasın, başından aşağı şans dökülsün. Sevdikleri hep yanında olsun.

Kafası karıştığında, şüphe tohumları zihin kıvrımlarında oynaşmaya başladığında. Gözlerini Toprak Ana’ya çevirsin. Yağmuru izlesin, rüzgâra sarılsın. Her şeyin geçeceğini bilsin.

Hırsla, kibirle koşup durmak yerine hayata teslim olmanın gücünü hissetsin. Gökyüzü kadar engin, kar tanesi kadar eşsiz olduğunu hatırlasın.

Duygularından korkmasın. Küçük bir çocuğun cesaretiyle dinlesin karnının sesini. İçine sinmeyen hiçbir şeye ‘evet’ demesin. Kendini köşeye sıkıştırıp keşkelerle, amalarla, oyalarla ruhunu çürütmesin.

Kalabalığın sesiyle arasına mesafe koysun. İhtiyacı olmayan sözlerin kalbine girmesine izin vermesin.

Meyvenin yere düşmesini beklemesin. İstiyor mu? Koparsın dalından. İştahla yesin, afiyet bal olsun.

Geceleri uykuya dalmadan önce sahip olduklarını hatırlasın. Hiçbir şeyi yok mu? Pencereden baksın. Yıldızlar hepimizin, unutmasın.

‘Olması gerekenlerle var olan arasında sıkışırsa, aynaya baksın. Doğa Ana’ya, Gök Baba’ya, Dünya’ya. aynada ona bakan gözlerin uğuruna güvensin.

İnansın, tüm kalbiyle inansın: Güneşin daha parlak doğacağına, bulutların dağılacağına, yağmurun dineceğine, Güzel günlerin geleceğine inansın.

Kendine sahip çıksın. Bu bedende, bu kirpiklerin arasından bu dünyaya bakarken. Küçük bir çocuğun resim yapışındaki heyecanla. Usta bir şairin kalem tutuşundaki özgüvenle çizsin sınırlarını. Kendi olmaktan korkmasın.

Bu mavi dünyaya yıldız tozu gibi serpilmiş milyarlarca insandan biri olduğunu da.. bir su damlasına eşsiz bir okyanus sığdırdığını da unutmasın.

Evini aradığı anlarda kalbine baksın. Kendini yalnız hissettiğinde her kalabalıkta yeri olduğunu hatırlasın.

Bu dünyada kocaman bir yeri olduğunu, hayal edebildiği her şeyin gerçek olabileceğini bilsin.

Yüzünü güneşe dönsün. Dönsün ki tüm gölgeler arkasında kalsın...”

Muhabir: YEŞİM ERTAN