Birçok çocuğun travma sebebi! Birçok çocuğun travma sebebi!

Pankreasın vücut için yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin vücut tarafından etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda ortaya çıkan diyabet, sanıldığı gibi sadece orta yaşlı veya yaşlı insanlarda görülmüyor. Çocuklarda da çok fazla rastlanılan diyabet fark edilmezse olumsuz sonuçlara yol açabiliyor.

DİYABETİN EN TEMEL İKİ ÇEŞİDİ

Tip 1 ve Tip 2 olarak en çok bilinen diyabetin iki çeşidi de hem yaşlı hem orta yaşlı hem genç hem de küçük yaştaki çocuklarda görülebiliyor. Bağışıklık sistemi hastalığı olan Tip 1 diyabet, vücudun bağışıklık sistemi vücudun insülin fabrikaları olan beta hücrelerine saldırıyor ve kandaki şeker oranını kontrol edecek derecede insülin üretilmiyor. Tip 2 diyabette ise genelde kötü beslenme sonucu ortaya çıkıyor çünkü vücuttaki yağ oranı insülinin işe yaramasını engelleyebiliyor.

BEBEKLERDE DAHİ GÖRÜLEBİLİYOR!

Daha çok ergenlik çağında ve 5-7 yaş arasında görülen Tip 1 diyabet artık 5 yaş altındaki bebeklerde de görülmeye başlandı. Ancak Tip 1’in yanı sıra Tip 2 diyabet de günümüzde çocukluk çağında aşırı kilo artışına bağlı olarak görülebiliyor. Tip 1, Tip 2 diyabetten farklı olarak çok daha hızlı ilerliyor ve genellikle durum kötüye gittiğinde doktora başvurulmuş oluyor.

SIK İDRARA ÇIKMAK

Diyabette vücut, yüksek şekeri önce idrarla atmaya çalışıyor. Şeker atılırken su da atılacağından daha fazla idrara çıkma başlanıyor. Diyabetli kişilerde görülen sık idrara çıkma isteği nedeniyle günlük tuvalete gitme sayısında artış oluyor. Kişi artık geceleri de tuvalete kalkmaya başlıyor. Çocuklarda ise bu durum aniden başlayan gece altını ıslatma şeklinde kendini gösteriyor. Öte yandan vücut, idrarla kaybedilen suyu yerine koymak için su içme isteğini uyararak su tüketimini artırıyor. Su içilmediği takdirde ağızda kuruluk hissi ortaya çıkıyor.

ÇOCUKLARDA BU BELİRTİLERE DİKKAT!

Yüksek şeker düzeyine bağlı, yaraların geç iyileşmesi, kız çocuklarında genital bölgede inatçı mantar enfeksiyonlarına bağlı sürekli kaşıntı ve kızarıklık da diyabetin bulgusu olabiliyor. Karaciğerin enerji elde etmek için yağların yakması karın ağrısı, kusma gibi şikâyetlere neden olabiliyor. Bu şikayetler idrar yolu enfeksiyonu, ishal, kabızlık gibi karın ağrısına neden olan diğer hastalıklarla karışabiliyor. Durum şiddetlendiğinde; hızlı nefes alıp-verme ortaya çıkıyor ve özellikle küçük çocuklar yanlışlıkla gribal enfeksiyon veya bronşit tanısı alabiliyor. Takip eden bulgular; ağızda çürük meyve kokusu, yanaklarda kızarıklık, sıvı kaybına bağlı deride yumuşama şeklinde oluyor. En şiddetlenmiş durum ise ‘diyabetik ketoasidoz’ adı verilen bir tür koma halidir. Son derece tehlikeli olan bu durum özellikle Tip 1 diyabetli çocuklarda çok yaygın görülüyor. Tanı konulması ne kadar gecikirse diyabetik komanın oluşma ihtimali de o kadar artıyor.

DİYABET TEŞHİS YÖNTEMLERİ

Diyabete bağlı şikâyetler olduğunda tanı konulması için açlık ve tokluk kan şekeri düzeyine bakılması gerekiyor. Açlık kan şekerinin 126 mg/dl, rastgele bakılan kan şekerinin veya yemekten 2 saat sonra bakılan (tokluk) kan şekerinin 200 mg/dl ölçülmesi tanı konulmasına yardımcı oluyor. Özellikle Tip 2 diyabetten şüpheleniliyorsa, şeker yükleme testi yapılarak tanı doğrulanmaya çalışılıyor. Üç aylık vücut şeker düzeyi konusunda fikir almak için de ‘HbA1c’ denilen ölçüm yöntemi kullanılıyor.

NE KADAR ERKEN O KADAR AZ ZARAR

Diyabet tanısından sonra çocukların ve ailelerinin yaşam tarzını mutlaka değiştirmesi gerekiyor. Düzgün takip ve kurallara uyulduğu müddetçe çocuklar, sağlıklı bir şekilde büyüyebiliyor. Diyabetin başlangıç bulguları, çocukluk döneminde görülen başka pek çok sağlık sorunuyla karıştırılabiliyor. Bu nedenle erken evrede tanı koymak oldukça güç hale geliyor. Oysa ki çocuklar ne kadar erken dönemde tanı alırlarsa o kadar az zarar görüyorlar. Bunun için de diyabetin bulgularının bilinmesi, en önemlisi de çocuklarda da olabileceği ihtimalinin her zaman düşünülmesi gerekiyor.