Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Ertuğrul Gün'ün haberine göre; Antalya Ticaret Borsası (ATB) ağustos ayı meclis toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Meclis Salonu'nda yapıldı. Üyelerin yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği toplantıda ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente dair açıklamalarda bulundu. Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM)’in başlangıçta sadece tapulu ve kira sözleşmeli alanları sigorta yaptığına dikkat çeken Başkan Çandır, yoğun çalışmalarının ardından son üç yıldır çiftçi kayıt sistemine (ÇKS) dahil olan varislerin arazileri ile hazine ve orman arazilerini de sigorta kapsamına alındığını duyurdu. Çandır, bu değişiklik sayesinde üreticilerin tüm ekim alanları tarım sigortasıyla korunduğunu ve afetler sonucu oluşan zararların karşılandığını ifade etti. Son günlerde üyelerden eski hale dönüldüğü yönünde şikayetler alındığını ifade eden Çandır, “İklim değişikliği nedeniyle artan doğal afetlerin üreticileri olumsuz etkilememesi için sağlıklı bir yapı kuruluncaya kadar mevcut uygulamalardan vazgeçilmemesi talebimizi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği aracılığıyla Tarım ve Orman Bakanlığı'na ilettik. Üreticinin alın teri döktüğü ürünlerin tarım sigortası ile koruma altına alınması son derece önemlidir. Aksi halde, afetlerde zarar gören üreticinin kayıpları katlanarak artacak ve bir sonraki ekim döneminde üretimden çekilme oranı hızlanacaktır” uyarısında bulundu. 

“ÜRETİMİ BÜYÜTME POLİTİKASINI ÖNEMSİYORUZ”

Ağustos ayı meclis toplantısında 2025-2027 dönemini kapsayacak Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili olarak 7 ana baslıkta tarım sektörü̈ ile ilgili önerileri paylaştıklarını hatırlatan Çandır, “Geçen yıl yayınlanan 2024-2026 OVP’deki 10 adet politika ve hedef alanlarının 5’inde tarım sektörü yer almıştı. Bu kez tanımlanan 8 adet politika ve hedef alanı içerisinde sadece 2’sinde kendisine doğrudan yer bulabildi. İlki büyüme politikaları ve hedefleri, ikincisi ise fiyat istikrarını sağlama, politika ve hedefleri olmuştur. Büyüme başlığı altındaki tarımsal verimliliği artırma ve üretimi büyütme politikasını önemsiyoruz. Çünkü bu politikanın uygulamaya geçirilmesi için tarımsal faaliyette bulunanların kazançlarının ve refah düzeylerinin artırılması gerekmektedir. Böyle bir gelişmeye konu olacak politikanın kuşkusuz doğal destekçileri ve katılımcıları oluruz. Büyüme politikaları başlığında dikkatimizi çeken diğer bir konu da hep dile getirdiğimiz genel tarım sayımı ihtiyacının gündeme alınmasıdır. Böylece doğru ölçebildiğimizi doğru yönetmede önemli bir aşamayı başarmış olacağız” dedi.

“TABİİ Kİ BU BİZDE BİR HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI”

2025 yılındaki uygulamaları izleyecekleri orta vadeli programın (OVP) diğer 6 başlığında doğrudan ya da anlamlı bir dolaylılıkla olsa yok olduklarını ifade eden Çandır, “Tabii ki bu bizde bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Özellikle yatırım ortamının iyileştirilmesi bölümünde sektörümüzün kapasite artışı için yeni yatırım motivasyonunu artıracak bir hamle beklentimiz vardı. Bunu, ilgili merciiler için hazırlayıp gönderdiğimiz raporda özellikle talep etmiştik. Çok önemseyip sürekli gündemde tuttuğumuz istihdam başlığında da sektör olarak yokuz. Halbuki sektörümüzün yapısına uyumlu, sektörde ve kırsalda kalmayı motive edecek bir tarımsal istihdam politikasına hayati ölçüde ihtiyacımız bulunmaktadır. Özellikle eğitimle ve sosyal yardımlarla eşgüdümlü bir özgün istihdam uygulaması sektörümüzdeki birçok yapısal sorunu çözebilecek önemdedir. Buna yönelik önerilerimizi yazılı olarak defalarca iletmemize rağmen henüz anlamlı bir sonuç alamadık. Açıklanan programda, iki konuyu daha sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. İşlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması ve ekilebilir alanların genişletilmesi planlamaktadır. Nitekim geçtiğimiz ay bu konuda işlenmeyen tarım arazilerinin tarımsal amaçlı kiraya verilmesine ilişkin yönetmelik yayımlanmıştı.  Lojistik maliyetlerinin azaltılarak tarım ürünlerinin tüketicilere uygun fiyatlarla ulaşması hedeflemektedir” sözlerine yer verdi.

“MALİYET ODAKLI BİR HAL ALMIŞTIR”

2024 yılı Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan 2. çeyrek ekonomik büyüme rakamlarını değerlendiren Başkan Çandır, “Büyüme eğilimindeki hızlı düşüşe rağmen manşet enflasyonda henüz benzer oranda bir düşüş gerçekleşmemiştir. Bunun temel sebeplerinden birini aylardır sizlerle paylaşıyorum. Yaşamakta olduğumuz enflasyon, uzun bir süredir talep odaklı olmaktan çok maliyet odaklı bir hal almıştır. Enflasyonu istenen hızda düşürmek için bu odaklanmayı doğru tespit etmemiz şarttır. Genel ekonominin durağanlaştığı dönemlerde her zaman olduğu gibi tarım sektörü ortalama üstü büyümeyle durağanlığın daha kötüye gitmesini önlemiştir. Bu sefer de 2. çeyrekte yüzde 3.7 büyüyerek yüzde 1.8’lik uzun dönem ortalamasının iki kat üzerinde bir performans göstermiştir. Aslında ekonomiyi rakamsal olarak daha kötüye gidişten koruyan başka unsurlar da bulunmaktadır. Bunların içerisinde en dikkat çekeni, geçen çeyrekte olduğu gibi, 2. çeyrekte de ürünler üzerindeki net vergiler yani dolaylı vergiler olmuştur. 2. çeyrekte yüzde 9.6 büyüyen dolaylı vergiler, 26 yıllık ortalama olan yüzde 4.9’un yaklaşık iki kat üzerinde gerçekleşmiştir. Bu artışlar enflasyondan arındırılmış yani reel artışlardır.  Ozet olarak yılın ikinci yarısı, ekonomik iklim bakımından birinci yarıya göre çok daha zorlu geçmesi muhtemeldir” ifadelerine yer verdi. 

ANTALYA’DA ÇEK KRİZİ DEVAM EDİYOR

Başkan Çandır konuşmasını, “Özellikle aylık ve 3’er aylık dönemlerde yayınlanan şirket, kredi, çek-senet ve ihracat gibi kentimiz verileri ülke ortalamasından olumsuz yönde ayrışmıştır. Son yayınlanan Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin veriler de benzer eğilimini korumaya devam etmiştir. Buna göre;  Yıllık olarak kurulan şirket sayısında yüzde -27.2’lik azalışla ülkemiz ortalamasından yaklaşık iki kat fazla azalış olmuştur. Kapanan şirkette ise kentimizdeki durum yıllık yüzde 47.2 artış varken ülkemizde bunun yaklaşık yarısı kadar bir artış oldu. Protestolu senet tutarında kentimizdeki yıllık yüzde 3.26’lık artışa karşılık ülkemizde yüzde 1.73 artış oldu. Karşılıksız çek tutarında da kentimizdeki yüzde 3.71’lik artışa karşılık ülkemizde yüzde 2.25 artış oldu. Ticaretin öncü göstergelerinden olan ibrazında ödenen çekle işlem hacminde kentimizde yüzde 53 artışa karşılık ülkemizde yüzde 71’lik artış yaşandı. Bu artışlar doğal olarak nominaldir. Yani reel değildir, Enflasyonla karşılaştırıldığında ülke geneli için hafif bir reel büyüme söz konusu iken kentimiz için reel anlamda küçülme yaşanmıştır diyebiliriz.  Benzer bir durum, kredi dünyasında uzun bir süredir yaşanmaktadır. Yani uzun bir süredir kredi büyümesi, enflasyonun altında seyretmektedir. Ortalama olarak kentimizdeki kredi büyümesi yıllık yüzde 38 civarında iken ülkemizde yüzde 51 civarında" diyerek sürdürdü. 

“REKOLTEDE YÜZDE 45-50 CİVARINDA ARTIŞ BEKLİYORUZ”

Geçtiğimiz yıl, hastalıklar, zararlılar, bakım-budama eksiklikleri ve kurak iklim nedeniyle bir önceki yıla kıyasla yüzde 55 düşüşle 38 bin ton zeytin hasadı yapıldığını ifade eden Çandır, “6 bin ton zeytinyağı elde edilmişti. Ancak bu yıl, rekoltede geçtiğimiz yıla oranla yüzde 45-50 civarında artış bekliyoruz. 55 bin ton zeytin hasadı ve yaklaşık 10 bin ton zeytinyağı elde etmeyi öngörüyoruz.  “Sizin Oraların Nesi Meşhur?” sloganıyla 09-13 Ekim tarihlerinde düzenleyeceğimiz Yöresel Ürünler Fuarı-YÖREX ile doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yöresel ve coğrafi işaretli tüm zenginliklerimizi 13. kez bir araya getireceğiz” açıklamalarında bulundu.

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-ERTUĞRUL GÜN