Gazipaşa’nın Akoluk ve Çığlık Mahalleleri sınırları içerisinde Gün Güneş Enerjisi Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan G3- Antalya-1-2 GES projesine, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) onayı çıktı. Bakanlık tarafından kurulan İnceleme Değerlendirme Komisyonu, projenin ÇED raporunu inceleyerek nihai olarak kabul etti. Projenin nihai ÇED raporu, 10 takvim günü boyunca halkın görüş ve önerilerine açıldı. Bu kapsamda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü hizmet binasında halkın görüşleri alınmaya başlandı. Yetkililer, bir hafta içinde iletilecek görüş ve önerilerin Bakanlığa sunulacağını belirtti.

50 BİNE YAKIN PANEL 

Antalya Körfez Gazetesi Muhabiri Ertuğrul Gün'ün özel haberine göre Antalya-1 ve Antalya-2 isimleriyle toplam 40 MWe kapasiteye sahip olacak iki büyük güneş enerjisi santrali (GES) için alternatif projeler hazırlandı. G3-ANTALYA-1-2 GES projesi kapsamında 550 W gücünde 43 bin 636 adet güneş paneli ve 67 adet 300 kW’lık inverter kurulması hedeflendi. Toplam 696 milyon TL’ye mal olacak projenin inşaat sürecinin 24 ay içinde tamamlanarak işletmeye alınması planlandı. Proje kapsamında inşaat aşamasında 80, işletme aşamasında ise 10 kişinin istihdam edileceği belirtildi.  GES projesi, Antalya il merkezine 167,2 kilometre, Gazipaşa ilçesine 23 kilometre, Akoluk Mahallesi’ne 4,11 kilometre ve Çığlık Mahallesi’ne 7,26 kilometre uzaklıkta konumlanacak. En yakın duyarlı yapı ise projeye kuş uçuşu yaklaşık 200 metre mesafede bulunması dikkatlerden kaçmadı.

YAYLA KÜLTÜRÜNE BÜYÜK DARBE 

Ortaya çıkan durum, Gazipaşa ve Anamur halkının yaylalardaki geleceğini tehdit eden bu projeye dair endişelerini artırdı. Yöre halkı, Kaşpazarı Yaylası’nda kurulması planlanan güneş enerji santralinin hayvancılığa, arıcılığa ve göç yollarına büyük zarar vereceğini dile getirdi. Ancak, halkın karşı çıkışları ve endişeleri ÇED raporuna yansıtılmadı ve proje onaylandı. Yüzyıllardır yaylada hayvancılık ve arıcılık yapan Gazipaşalı ve Anamurlu Yörüklerin bu proje gerçekleşirse yerlerinden edileceği ve yayla kültürü büyük bir darbe vuracağı savunuldu. 

ARAZİNİN TARİHİ GEÇMİŞİ VAR

Antalya Emekli Biyolog Hüseyin Ketir projeye yönelik kaygılarını dile getirdi. Proje sahasının tarihte çok önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Ketmir, “Kaşpazarı Yaylası, Gazipaşa ve Anamur ilçelerindeki Yörüklerin yüzyıllardır kullandığı en önemli yaylalardan biri. 2300 metre rakıma sahip bu tarihi yayla, Karamanoğulları Beyliği’nin kurucusu Kerimüddin Karaman Bey’e kadar uzanan bir geçmişe sahip. Bölge, yalnızca bir yayla değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel değerleriyle de dikkat çekiyor. Yaylada Karamanoğulları dönemine ait dört askeri mezarlık bulunurken, Karamanoğlu Güneri Bey zamanından günümüze kadar ibadethane olarak kullanılan tarihi bir camii de mevcut” dedi. 

ÇED TOPLANTISI ELEŞTİRİSİ

Yaylanın kendilerine ata yurdu olarak bırakıldığını belirten Hüseyin Ketir, “Orası bizim ata yurdumuz. Bu adamlar kışın giderek kendilerince yeri belirliyorlar. Firma çalışanları karda mahsur kalıyor, Alanya Belediyesi ekipleri kurtarma operasyonu yapıyor. Kimsenin gidemeyeceği bir yerde ÇED toplantısı yapıldı. O tarihte oraya kimse gidemez. Temmuz ve ağustos ayında bir toplantı olsa en az 15 bin kişi gelirdi. Biz 1500 rakımlı şenlikte 30 bin kişi toplandık. Güneşli gün sayısı göstergesi doğru değil. Mayıs ayında yapılan Kaşpazarı şenliğinde bu projenin sahasına çıkılmazdı. Kışın bu sahada en az 4 metreden aşağı kar olmaz” dedi. 

ZEHİRLER TOPRAĞA KARIŞACAK

Sahanın firma açısında da doğru bir tercih olmadığını belirten Ketir, “Bir panelin tüm gücünü kar eritmeye versen yine eritmez. Burası -16 derecelere kadar iner. Antifriz türü kimyasal yapı kullanılacak, bu da tamamen toprağa karışacak. Buradan çıkan sular Gazipaşa ilçesine kadar geliyor. Türkiye’nin tek tropikal bölgesi olan Kaledran tehlike altında bulunuyor. Bu alan oradan gelen sularla besleniyor. Bu proje firma açısında da ölü bir yatırım olur. Güneş kalitesi açısında yüksek ama burada bir yaban hayatı var. On binlerce arı kovanı gider, binlerce keçi ve koyun buradan beslenir. Ot çıkmaması için zehir kullanılacak. Binlerce kablo döşenecek. Fare gibi birçok hayvan var, bunları yok etmek için de zehir kullanılacak. Bunlar da toprağa karışacak” açıklamasında bulundu. 

BU KORKUNÇ BİR PROJEDİR

Projenin 2 parça halinde 800 dönüm alanda faaliyete geçirilmek istendiğini ifade eden Ketir, “En büyük su baskınları dolu yağışından sonra olur. Buraya çok şiddetli dolu yağar. Bu su toprağa karışmayacak, burada oluşacak sel bahçeleri siler gider. Korkunç su baskınları olacak. Burada dağ keçileri, vaşaklar ve nesli tükenme altındaki Anadolu parsı var. Bunlar nasıl korunacak. Bu korkunç bir projedir. Burada olmaz, yakınlarda daha uygun alanlar var. Ermenek taraflarında güneş kalitesi daha da yüksek” dedi. 

"TEBDİR ALACAĞIZ" AÇIKLAMASI

Firma ise proje tanıtım dosyasında kendini savundu. Projenin inşaat ve işletme aşamalarında çevresel etkilerin en aza indirilmesi için çeşitli önlemler alınacağı kaydedildi. Evsel atık sular, sızdırmasız foseptik tanklarda toplanacak ve düzenli olarak vidanjörle çekilerek bertaraf edileceği belirtildi. Yüzey ve yeraltı sularını kirletebilecek unsurlara karşı gerekli tedbirler alınacağına vurgu yapıldı.  Atık yönetimi çerçevesinde, oluşacak evsel nitelikli katı atıklar, 02.04.2015 tarihli ve 29314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Atık Yönetimi Yönetmeliği” kapsamında ayrıştırılarak toplanacak ve lisanslı geri dönüşüm firmalarına teslim edilecek. Ambalaj atıkları da geri dönüşüm süreçlerine dahil edilecek.

FİRMA, KENDİNİ SAVUNDU

İnşaat sürecinde iş makinelerinin kullanımı nedeniyle oluşabilecek toz ve gürültü kirliliğini en aza indirmek için çeşitli önlemler uygulanacak. Arazinin hazırlanması sırasında açığa çıkacak bitkisel toprak, çevre düzenlemesi çalışmalarında kullanılacak. Ayrıca, iş makinelerinin düzenli bakımı sağlanarak gürültü seviyesinin belirlenen sınırların altında tutulmasına özen gösterilecek. Projenin işletme aşamasında herhangi bir yakıt kullanılmayacak, tamamen elektrik enerjisiyle ısınma sağlanacak. Bu nedenle atmosfere emisyon salınımı olmayacak. Ayrıca su kullanımına bağlı atık su oluşumu minimum seviyede tutulacak.

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-ERTUĞRUL GÜN