Kent kültüründe anavatanı Asya, Afrika ve Orta Amerika olarak bilinen palmiyenin kullanılmasını istemeyen turizmciler, palmiye yerine nar, limon, portakal, sandal ağacı, kızıl çam, zeytin, defne, keçi boynuzu gibi ağaçların kullanılmasını istedi. 

"ANTALYA'NIN DOĞAL FLORASINDA YER ALAN TÜRLER YER ALSIN"

Antalya’da turistik alanlarda ve kentin peyzaj düzenlemelerinde yaygın olarak kullanılan palmiye ağaçları, kentte turizm sektörünün önde gelen isimleri arasında tartışmalara yol açtı. Anavatanı Asya, Afrika ve Orta Amerika olarak bilinen palmiyelerin, Antalya’nın doğal yapısıyla uyumsuz olduğunu belirten turizmciler, kentin yeşil alanlarında yerel bitki ve ağaç türlerine daha fazla yer verilmesi gerektiğini savundu. Turizmciler, özellikle nar, limon, portakal, sandal ağacı, kızıl çam, zeytin, defne ve keçi boynuzu gibi Akdeniz iklimine uygun ve Antalya’nın doğal florasında yer alan türlerin, kentin doğal kimliğini yansıtmak adına daha uygun olduğu dile getirdi. 

OTANTİK ATMOSFER

Turizm sektörü temsilcileri, Antalya’nın doğal peyzajında bu yerel türlerin kullanılmasıyla hem çevresel sürdürülebilirliğin sağlanabileceğini hem de turistlerin ilgisini çekebilecek otantik bir atmosfer yarattığına dikkat çekti. Kente gelen turistlerin yerli ağaç türlerine ilgisinin çok fazla olduğuna dikkat çeken turizm işletmecileri, palmiyelerin bakımın da zor olduğunu söyledi. Antalya’ya her yıl gelen milyonlarca turistin endemik bitki türlerine olan ilgisine değinen turizm yetkilileri, son yıllarda otellerin peyzaj düzenlemesinde yerli türe yönelim olduğunu kaydetti. 

"KİMSE NEDEN PALMİYE SORUNUSU SORMUYOR"

Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Ertuğrul Gün'ün haberine göre Ela Hotels Turizm Koordinatörü Korhan Alşan, Antalya’nın kendine özgü bitki örtüsünün daha fazla ön plana çıkarılması gerektiğini vurguladı. Alşan, “Palmiye ağacı, bazı ülkelerin bayrağına dahi girebilmiş ilginç bir ağaç. Vatanı Asya, Afrika ve Orta Amerika olarak bilinmekte. Zamanla ılıman iklimlerin sembolü haline dönüşmesinden olsa gerek, kendi vatanının dışında da talep görür olmuş. Meslek hayatım boyunca çeşitli otel açılışlarında görev aldım, bazılarına tanıklık ettim. Eminim herkesin bildiği bir husustur ki şantiyenin bitmesine ramak kalan düzinelerce, boylu ancak yaprağı cılız Palmiye ağaçları adeta açılışı müjdelercesine dikilmek üzere otel sahasına getirilir ve dikilir. Bu ağaca pek çok kez baktım benim göremediğim farklı bir güzellik özellik mi var diye? Bulamadım. Doğadaki her canlıya saygı duymakla birlikte bu duruma çok anlam veremedim, halen veremiyorum. Yıllar geçti Palmiye ağaçları gelmeye devam ediyor. Kimse neden Palmiye sorusunu sormuyor. Güzel mi? Bana göre kesinlikle değil?” dedi.

YERLİ TÜRE İLGİ

İşletmelerde ve kent estetiğinde yerel türlere öncelik verilmesini isteyen Alşan, “Güzel olanlar; narımız, limonumuz, portakalımız, sandal ağacımız, kızıl çamımız, zeytinimiz, defnemiz, keçi boynuzu ağacımız, Akdeniz’in muhteşem endemik bitki türleri. Bu saydıklarım, memleketi burası olan canlılar. Dayanıklı, güzel, bakımı kolay, organik, yerel, özgün, buraya has güzellikler. Otellerimizi, bahçelerimizi, sokaklarımızı bunlar ile bezesek, buraya ait olan güzelliklerimizi şehrimizde ön plana çıkarsak ve bunların hikayelerini yazsak, anlatsak fena mı olur. Gelen yabancı misafirler emin olunuz bu değerleri keşfetmek istiyor. Antalya’da yere düşen portakal ve turunç ağacı meyvelerini çoğumuz yadırgamaz. Ama emin olunuz algısı yüksek turist profili bu konuda belki de bize için için gülümsüyor. Bu kadar kıymetli değerlerimizin burnumuzun dibinde arka bahçemizde olduğunu görüyor ve bizim bu değerlerimizin farkında olmayışımızı yadırgıyor. Kendi değerlerimizin farkına varırsak ve bunları kaliteli bir şekilde sunmayı başarırsak hep birlikte kazanırız. Bu arada lütfen mevcut Palmiyelere dokunmayalım, yaşasınlar” sözlerine yer verdi. 

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-ERTUĞRUL GÜN