Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF) Dışişleri Bakanı Yardımcısı Burak Akçapar'la birlikte gençlerin yer aldığı oturuma katıldı.

"İLİKLERİME KADAR SAHİP OLDUM"

Oturumda Bakan Yardımcısı Akçapar, övgüyle söz ettiği Gezeravcı'ya uçuş öncesinde heyecanlanıp heyecanlanmadığını sordu. Alper Gezeravcı, aslında bu uzay yolculuğunun kendi başına başardığı bir şey değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin başardığı bir şey olduğunu belirterek, “Ve bu başarının gururunu, o görevi yapan bir astronot olmak bu ülkenin bir vatandaşı olarak iliklerime kadar sahip oldum. Bu en büyük ayrıcalıktı. Başlangıç, başlama aşamasına gelecek olursak orası hissedilebilir en son korku hissinin yattığı yer. Benim aslında görevim ile ilgili insanlardan biraz şaşıracak, biraz da serzeniş olarak bana ilettikleri hususu, 'heyecanlı mısın' diye sorduklarında, 'heyecanlı değilim ama mutluyum' diye ısrarla vurguluyorum” diye konuştu. 

SON DERECE SEVİNÇLİ

Türkiye'nin Uluslararası Uzay İstasyonu Projesi'ne dahil edilen ilgili projelerin sunduğu Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu 2026 açısından sonlandırılması planlanan bir araştırma platformuyken, şu anda sürecin ertelenmiş durumda olduğunu söyledi. Gezeravcı, “Ancak Uluslararası Uzay İstasyonu'nun uzaydaki faaliyeti sona erdikten sonra insanların onun yer almak üzere oluşturulduğu farklı oluşumlar var. Türk astronot ve bilim misyonu zaten yaygın olarak ortaya konulduğu uzay alanında 10 önemli hedeften sadece bir tanesiydi. Çok mutlulukla da dile getiriyorum, sağlıklı kalan dokuz hedefle ilgili ciddi çalışmalar yürütülüyor. Bizim görev sürecimiz biraz daha göz önünde, odak noktasında olduğu için dikkatler toplanmış ama aralıklı olarak çok hedefe yönelik yayın da hareket halinde yürüyor, devam ettiriliyor olmasından son derece sevinçli. Umarım devletimizin büyükleri yakın zamanda bu karşılıklara karşılık gelecek güzel, belirli yanıtları da uygun gördüklerinde halkımızla paylaşırlar” dedi. 

GEZERAVCI HEDEFLERİ ANLATTI

Uzay turizminin bu alanda yatırım yapan en tepe hedeflerinden bir tanesi olduğunu dile getiren Alper Gezeravcı, “Çünkü minimum sürede maksimum kazanç elde edilebileceği bir aşamaya evirmeye çalışıyorlar. Şu anda yapılan görevlerde, görev içeriği bir uzay turizmi konseptinden çok uzak. Görevin tüm gerekliliklerini sağlamanız gerekiyor. Bir insanın turist moduna girip gidebilmesi için o konforu sağlayabilecek bir ortamda elde edilebilen hava araçlarının, uzay araçlarının üretilebilmesi gerekiyor. Ama amaç son yerini orası, yani imkanı olan ayrılandan bu işin yapılan yatırıma karşılık gelecek katma değeri elde edilecek şekilde şu an uzay alanında yatırım yapan ana hedef bu. Maksimum insanı uzaya taşıyacak, görev yaptırmak belki bir hedef değil, ama o insanların uzay deneyimini yaşatacak bir aşamaya evrilmemeye çalışıyorlar. Ana hedef bu” dedi. 

"ÇOK HIZLI BİR İVMEYLE GİRDİK"

Görev ekibindeki diğer iki ülkedeki bütün deneyleri de ayrıntılarıyla incelediğini anlatan Gezeravcı, “Türkiye Uzay Ajansı 2018 yılının sonlarına doğru kuruldu. Bu kadar taze olan hafızasına rağmen bir vatandaşının uzaya gönderilmesine karar vermesine rağmen, bu gönderim sırasında aynı zamanda düzenli çalışmalar devam ediyor, bu kadar kısa bir hazırlık hareketleri bu seferlere sığdırabilmiş başka bir ülke yok. Zaten 193 ülke içerisinde uzaya kendi insanını gönderebilmiş 22'nci ülkeyiz. Uluslararası Uzay İstasyonu'na kendi insanını ulaştırabilmiş, orada görev yapan 275'inci ülke insanıyım. Diğer bölgede bizim çalışmalarımızı orada sürdürüyoruz. Bu kadar kurumsal hafıza yönünden geçmişte herhangi bir insanlı bir görev icra etmemiş bir ülkede bu derece komplike ve amaç olarak da bundan sonra hedeflenen Ay ve Mars'a yönelik uzay ekosistemindeki döngünün içerisinde yer almasına işaret edilebilir bu kadar hızlı giriş yapılabilir başka örnek yok. Bu konuda son derece memnunum. Arayı kapatmak için geç başlayın ama bundan sonraki süreçte aynı gecikme yaşanmayacak. Çok hızlı bir ivmeyle girdik ve devletimizin iradesi çok sağlam” dedi. 

"BİR POTANSİYEL OLUŞTURULUYOR"

Uzayda ilk gün ilk deneye başlama fırsatı bulan Gezeravcı, deneyi şöyle anlattı: 

“Antarktika'dan 8 yıldır bilimsel çalışmalar yürüten bilim insanlarımızın buradan sunulan çok ekstremleri ayırmayı başarabilmeyi başarabilmiş yosunlar, alglerin Türkiye'ye ait örnekleri biz Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yaşam destek ünitesi içerisinde bir döngü, filtrelerle belli bir akış içerisinde götürülüyorduk. Ve burada etkinleştirdiğiniz sistem. Üniversitemizde sistem kaybı denendi. Dünyada yoğunlaştırılmış enerji depolamada oksijenin istenilen oranda dönüştürülebildiği görülüyor. Bunun aynı şekilde Uluslararası Uzay İstasyonu'nda gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği merak ediliyor. Standart karbonhidratların beş katı yoğunlaştırılmış karbonhidratlar uygulanarak bu alglerin içine dahil edilmesi ve ilk etkinin 13 gün sonunda oldukça güzel, olumlu sonuçlar elde ettik. Halihazırda çalışmalar şu anda inceleniyor. Bundan sonra işte Ay ortamında ve bir sonraki aşamada Mars'a kadar gidecek uzay denemelerinin, planlandığı yerde ihtiyaç olacak yaşam destek birimlerinden bir tanesine potansiyel oluşturuluyor.”

"BU ÜLKENİN İLK ADIMI"

Uzay yolculuğunun resmi olarak açıklandığı güne kadar başvuru aşamasından itibaren gizli olması nedeniyle anne-babası ve kardeşinin dahi hiç haberi olmadığını anlatan Gezeravcı, uzay yolculuğu öncesinde ise annesinin endişelendiğini söyledi. Gezeravcı, Akçapar'ın, 'Bir çocuğun uzayda deniz yıldızı var mı' belirtileri da ilettiği Gezeravcı, şu yanıtı verdi: 

“Ülkemizdeki çocuklar için önemli bir eşik noktasıyım. Yıldızın her çeşidini gördük ama deniz yıldızının ayrımlarını henüz yapamadım, sanırım biraz daha çalışmam gerekecek cevap verebilmek için. Bugüne kadar işte 70 yıldır uzayda birçok milletin yaptığı her şeyi yaptık farklı diye, aynısını da yapabildik, gururla üyeydik. Farklı işler yaptık, farklı işlerin imzası attık. Ama aynısını da yapabiliyorduk. Önemli olan şu, bugün milyarlarca insan dışarıda, sokakta yürüyor. Günün çok rutin faaliyetlerinden bir tanesi, belki çok insan için farkında bile olunmayan bir faaliyet. Bu kadar sıradan bir şey olmasına rağmen günlük rutin yaşantımızda bir anne babasının görünümüki en önemli yürüme adımı çocuğun ilk adımıdır. dolayısıyla bu ülkenin gelişmesinin ilk adımıydı. Başlangıçtı.”

Kaynak: DHA