Antalya’da Ahilik Haftası kutlamalarında konuşan Vali Hulusi Şahin, ahilik kültüründen uzaklaşan kişilere yönelik çok sert açıklamalarda bulundu. Ahiliğin sadece kazanmak ve biriktirmekten ibaret olmadığını belirten Şahin, “Maalesef çarşılarımızda benim esnaf diye tanımlamama imkanı olmayan bazı türediler çıktı. Bunlar sadece akşamki cirolarının hesabını yapıyorlar. Hiçbir kültür değeri, bizi biz yapan unsur yok. Yeniden toplumsal denetim mekanizmalarını çalıştırmalıyız. Yoksa bize ne mahkemeler ne cezaevleri yeter. Yerine ekledikçe ekliyoruz ne cezaevi ihtiyacı bitiyor ne adliye ihtiyacı bitiyor” sözlerine yer verdi.
"AHİLİK; KARDEŞLİK, DOSTLUK, YOL ARKADAŞLIĞI DEMEKTİR"
ANTALYA Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) tarafından bu yıl 37'ncisi düzenlenen Ahilik Haftası kutlamaları, Tarihi Bakırcılar ve Sobacılar Çarşıs'nda yapıldı. Törene Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya AK Parti, CHP ve MHP milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, oda başkanları, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve çok sayıda esnaf katıldı. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren AESOB Başkanı Adlıhan Dere, Ahilik Teşkilatı’nın Temelleri Ahi Evran-ı Veli tarafından 12'inci yüzyılda Anadolu’da atılan ve günümüze kadar ulaşan en önemli kültürel hazinelerden birisi olduğunu vurguladı. Ahiliği tanımlayan Dere, “Ahilik; kardeşlik, dostluk, yol arkadaşlığı demektir. Eli açık ve konuksever insan anlamına gelir. Doğruluk, dürüstlük, hoşgörü ve dayanışma gibi değerlerimizin bilgi ve birikim ile harmanlanıp üretim ve ticarette hayat bulmasıdır. Mesleği, ticareti ve sanatı güzel ahlak ile bütünleştiren ahilik; milli birlik ve bütünlük anlayışıyla toplumda düzeni sağlayan kültürel, sosyal ve ekonomik bir oluşumdur” sözlerine yer verdi.
“EŞİT DAVRANMAYI ÖĞÜTLER”
Ahilikte eğitim hayat boyu devam ettiğine dikkat çeken Dere, “Yüzyıllardır bu topraklarda ticaretin ve dayanışmanın bel kemiğini oluşturan ahilik kültürü geçmişimizin tecrübeleriyle bizleri bugünlere getirmiştir. Öyle ki Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran-ı Veli’nin ilke ve öğretileri günümüzde de halen geçerliliğini koruyarak esnaf ve sanatkarlarımıza yol göstermektedir. Ahilikte açık ve kapalı şartlar vardır. Açık olan 'Elini, sofranı, kapını açık tut' ve kapalı şartları 'Gözünü, dilini, belini bağlı tut' ilkeleriyle haksız kazançtan uzak durmayı, kul hakkı yememeyi, yoksula sahip çıkmayı, dil, din, ırk farkı gözetmeksizin herkese eşit davranmayı öğütler. Harama el uzatma, yanlış ölçüp eksik tartma, adaletli ol diye uyarır. Türk milleti tarih boyunca işte bu milli ve manevi değerlerle yaşamış ve tüm dünyaya örnek teşkil etmiştir” dedi.
“ONUR DUYUYORUZ”
Antalya’nın Ahi Yusuf gibi önemli bir değere ev sahipliği yaptığını belirten Dere, “Bildiğiniz üzere bugün sabah ilk olarak başkanlarımız ile birlikte Ahilik haftası etkinliklerimize Ahi Yusuf türbesini ziyaret ederek başladık. Ebediyete irtihal eden ahilerimizi, ustalarımızı tüm esnaf ve sanatkarlarımızı dualarla andık. Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği olarak biz de ahilik teşkilatının şehrimizdeki günümüz temsilcileriyiz. Birliğimize bağlı Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar merkez ve ilçelerde toplam 75 esnaf odamız ve yaklaşık 105 bin üye esnaf ve sanatkarlarımızla kocaman bir aile olarak bu geleneğe sahip çıkıyoruz. Bu kadim kültürün bir parçası olmaktan onur duyuyoruz. 'Halka Hizmet, Hakka Hizmettir' anlayışını kendimize düstur edinip Ahi Evran-ı Veli’nin izinden gidiyoruz. Ahilik kültürünü ayakta tutmaya, milli ve manevi değerlerimizi yaşatmaya çalışıyoruz. Esnaf ve sanatkarlarımızın hak ve menfaatlerini korumak için var gücümüz ile çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.
MİLLİ KARAKTERİNİ BELİRLEMİŞTİR
Ahiliğin köklü ticaret ve sanat kültürünü gelecek nesillere aktarmak olduğunu ifade eden Ticaret İl Müdürü Halil Özşahan, ahilik sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir erdem ve ahlak mektebi olduğunu ifade etti. Kardeşlik ve cömertlik anlamına gelen ahiliğin temelinin yardımlaşmaya, milli birlik ve beraberliğe karşılıklı sevgi ve saygı dayanmakta olduğunu belirten Şahan, “Ahilik kültürü üretirken de satarken de dürüst, güvenilir, insan hak ve hukukuna saygılı, güler yüzlü olmayı bir düstur olarak kabul etmiştir. Ahilik azabı yüzyıllar boyunca Anadolu Türk halkının milli karakterini belirlemiştir. Ahiler Anadolu'da birliğin beraberliğin, kardeşliğin mayasını oluşturmuş, toplumda denge unsuru olmuşlardır. Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahilik'in temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli mesleki kuruluşların varlığı gibi kavramları günümüze aktaran birikim ahilik kültürüdür. Bu nedenle ahiliğe sahip çıkmamız ve atalarımızın değerlerini yaşatmanın yanında özümüzü kavramamızı da sağlayacaktır” açıklamasını yaptı.
“İMKANI OLMAYAN BAZI TÜREDİLER ÇIKTI”
Ahilik kültürünün Anadolu'yu bize vatan yapan ve 12. yüzyıldan sonra bu coğrafyada tutunmamızı ilmek ilmek işleyen ana kültür ögelerinden bir tanesi olduğunu hatırlatan Antalya Valisi Hulusi Şahin ise, “Geçmişle ilgili güzel anekdotları benden önceki değerli konuşmacılarımız da ifade ettiler. Ben bugünü konuşacağım. Çünkü bu bir zincir. Netice itibariyle Ahilik kültürü birbirine devrede devrede devam eden çok önemli bir kültür ve bir anlayış toplumsal bir konsensüs anlayışı o kadar önemli ki bazı ilim adamları 12. yüzyılda Ahilik sisteminin kuruluşunu Türk Rönesansı olarak tanımlıyorlar. Ama bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin çarşılarında, pazarlarında ahilik kültürüyle ilgili neler kaldı? Bunu düşünmek lazım. Ahilik nediri konuştuk. Ama Ahilik ne değildir de unutmamak lazım. Ahilik sadece kazanmak, biriktirmek zenginleşmek değildir. Maalesef çarşılarımızda benim esnaf diye tanımlamama imkanı olmayan bazı türediler çıktı. Bunlar sadece akşamki cirolarının hesabını yapıyorlar. Hiçbir kültür değeri, hiçbir bizi biz yapan unsur yok. İşte bunları eğer ahilik teşkilatı geçmişte olduğu kadar güçlü bir şekilde devam etseydi acaba onları o çarşıda barındırırlar mıydı? Yoksa onların pabuçlarını dama atarlar mıydı? Bizim artık yeniden ahilik kültürünün o temel değerlerini benimsememiz lazım” dedi.
AYIKLANMAYA İHTİYACIMIZ VAR
Antalya’ya her yaz milyonlarca turist geldiğini hatırlatan Şahin, “Bunlar bizim misafirimiz. Biz turistlerimizi bir misafir gibi mi algılamalıyız? Yok birer kazanç kapısı ya da ne bileyim tabirimi mazur görün bir kazıklanacak bir unsur gibi mi görmeliyiz? Bunu yapmak bizim kültürümüze yakışır mı? Asla. Ama biliyorsunuz ki gazete haberleri bunlarla dolu. Bizim bir ayıklanmaya ihtiyacımız var. Ve gerçekten gerçek esnafın gerçek ticaret erbabının ahilik kültürünü ta yüzlerce yıl önceden taşıyan ve o büyük insanlara ahi evden başta olmak üzere o büyük insanlara layık ahilerin esnafların ticaret erbabının, yeniden çarşı doldurması lazım. İşte o zaman kültür olarak da bir yere varırız. O zaman çocuklarımız da bize benzerler, bizim gibi olurlar. İşte o hep hayalini kurduğumuz doğruluk, dürüstlük, diğerkâmlık, kanaat, fedakarlık, cömertlik gibi, milli hasletlerimizi ve milli değerlerimizi, esnaf, çarşıda yaşatır. Çocuklarımız da bu isimden etkilenir” açıklamasına yer verdi.
“GEREKİRSE LEVYE FIRLATMALIYIZ”
Değerlerin okullarda sadece söylenerek kazanılmadığına dikkat çeken Şahin, “Rol modellere ihtiyacımız var. Esnaf bunun en güzel örnekleriydi. Aileler, anneler, babalar yaşantılarıyla çocuklarına yön verirlerdi ve bizim çocuklarımız da en az bizim kadar hatta bizden daha da yüksek karakterli olarak yetişirlerdi. Biz buraya doğru evrilmeliyiz. Yoksa geleceğimiz karanlıktır. O yüzden yeniden yabancı unsurları bizim toplumumuzda kökleşmesini engelleyici tavırlarımızı yeniden almalıyız. Gerekirse levye fırlatmalıyız ki o levye kıymetli bir levye size bir eğitim unsuru olarak geldi. Gerekirse pabucu dama atmalıyız. Ama yeniden toplumsal denetim mekanizmalarını çalıştırmalıyız. Yoksa bize ne mahkemeler ne cezaevleri yeter. Yerine ekledikçe ekliyoruz ne cezaevi ihtiyacı bitiyor ne adliye ihtiyacı bitiyor. Biz öncelikle bu toplumsal uyumu yeniden kazanmalıyız” diye konuştu.
“DAHA ÇOK KAZANIRSAN BAŞARILISIN”
Ahiliğin önce kendi içimizde sahip çıkmakla olacağını ifade eden Şahin, “Önce biz oturup bir eskilerin nefis muhasebesi dediği, ecnebilerin otokontrol, oto kritik dedikleri şeyi biz kendi yapmalıyız. Ya ben ne yapıyorum? Nasıl yapıyorum? Bunu önce bir düşünmeliyiz. Kazanmak sadece hedef değil. Kazanmak sadece tek hedef değil. Hani şöyle diyorlar. ‘Bir insanın midesi yumruğu kadarmış.’ Şu kadar. Bunun dolması için bu kadar gam keder, vesvese nedir? Biz kanaat toplumuyduk. Değil mi? Kanaat berberi, efendim azim kuyumculuk, Anadolu'nun her yerinde en çok isimler bunlardı. Niye o aile kültüründen gelen isimler, yaklaşımlar, bunlara yeniden dönmemiz lazım? Yeniden kepimizi önümüze koymamız lazım ve sadece bu kör kapitalizmin bize dayattığı, kazanırsan başarılısın. Daha çok kazanırsan başarılısın. Anlayışını kırmalı. Ne kadar erdemliysen ne kadar faziletliysen, o zaman başarılısın. Duygusunu, yani ahiliğin özünü yeniden kazanmalıyız” dedi. Törende, marangoz Durmuş Daran'a 'Yılın Ahisi' olarak ahilik kaftanı giydirildi. Yılın kalfası seçilen kuaför Esmanur Bıyıklı, yılın çırağı seçilen makine bakım onarımcı Nasuh Polat Aktaş'a plaket verildi. Etkinlik şed kuşanma töreniyle sona erdi.