Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Onursal Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, yaklaşık dokuz yıldır tutuklu bulunduğu Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden 16 Nisan'da tahliye edildikten bir gün sonra yeniden cezaevine gönderildi. Başsavcılığın tahliye kararına yaptığı itiraz üzerine infaz hakimliği, savcılığın itirazını kabul ederek Kozağaçlı'nın koşullu salıverilme kararının kaldırılmasına hükmetti. Bu gelişme üzerine akşam saatlerinde ÇHD'nin çağrısıyla İstanbul Barosu önünde toplanan avukatlar, Kozağaçlı'nın yeniden tutuklanmasını "Bize böyle davranmalarına izin vermeyeceğiz. Selçuk Kozağaçlı'ya özgürlük" pankartıyla protesto etti. BBC Türkçe'ye bilgi veren ÇHD avukatları, başsavcılığın tahliyeye itiraz ettiğini doğruladı.
"TOPLUM VİCDANI DERİNDEN SARSILDI"
Antalya Barosu da konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaparak karara tepki gösterdi. Açıklamada, "Avukat Selçuk Kozağaçlı hakkında verilen şartlı tahliye kararının üzerinden 24 saat geçmeden somut ve kamuoyuna açık olmayan gerekçelerle kısa sürede iptal edilmesi, hem hukuki güvenliği hem de toplum vicdanını derinden sarsmaktadır" ifadelerine yer verildi. Baro, ceza adalet sisteminin temel taşlarından birinin yargı kararlarının tutarlı ve herkes için eşit şekilde uygulanması olduğunu vurgulayarak, Kozağaçlı'nın herhangi bir somut delil ya da suç isnadı olmaksızın soyut değerlendirmelerle yeniden özgürlüğünden yoksun bırakılmasının hukuk devleti ilkesinin ruhuna ve ceza infaz hukukunun temel prensiplerine aykırı olduğunu belirtti.
"İNSAN HAKLARINA UYGUN DAVRANIN"
Açıklamada ayrıca, "Hukuk, sadece bireyler için değil, aynı zamanda kamu otoritesi için de bağlayıcıdır. Adaletin herkese eşit uygulanması, ayrım gözetmeksizin tüm yurttaşların hukuk önünde eşit kabul edilmesi, demokrasimizin temelidir. Bu ilkeye zarar verecek her uygulama, sadece bireysel değil, toplumsal hak ve özgürlükler açısından da tehdit oluşturur" denildi. Antalya Barosu, yargı organlarını hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına ve insan haklarına uygun davranmaya davet ederek, bir gün arayla verilen kararların bireylerin hakkına olduğu kadar ülkeye de zarar verdiğini kamuoyuna duyurdu.
