Panik atak, bedensel belirtilerin de eşlik ettiği yoğun korku ya da rahatsızlık dönemleri olarak tanımlanmaktadır. Ataklar sırasında şiddetli bir ölüm, kontrolünü kaybetme ve çıldırma korkusu vardır. Bu belirtilerin yanında, baş dönmesi, bayılma hissi, nefes alamama, nefes darlığı, çarpıntı, göğüste sıkıntı, bulantı ya da karın ağrısı, terleme, titreme, uyuşma ve karıncalanma gibi bazı fiziksel belirtiler de panik atağa eşlik eder. Kişi ölümün kalp ya da solunum yetmezliğinden olacağına inandığından, çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi kaygının fiziksel belirtilerini yaklaşan ölümün kanıtlarıymış gibi algılarlar. Kişi telaşlı ve şaşkın bir halde bu durumdan kurtulmak için aşırı bir çaba gösterir. Panik atak sırasında, aşırı hızlı soluk alıp vermeden dolayı bayılmalar görülebilir. Ataklar esnasında dikkatini yoğunlaştırma, hatırlama ve konuşma güçlüğü söz konusu olabilir. Panik bozukluktaki ataklar günde birkaç kez ile yılda birkaç kez arasında değişkenlik gösteren sıklıkta olabilir. Panik atak genellikle 10 dakika içinde hızla en şiddetli düzeye ulaşır, 20-30 dakikada yavaş yavaş, bazen de aniden kendiliğinden düzelir. Ataklar nadiren 1-1.5 saat kadar devam eder. Panik bozukluktan söz edebilmek için yukarıda yer alan belirtilerin en az bir ay süre ile devam etmesi gereklidir.
Panik bozukluğun kadınlarda görülme riski erkeklere oranla 2-3 kat daha yüksektir. Son zamanlarda bir ayrılık ya da boşanma yaşamış olma panik bozukluk riskini artırmaktadır. Her yaşta görülebilirse de, genellikle ergenlik döneminin sonu ile genç erişkinlik döneminin başlangıcı olan 20’li yaşlarda başlar.
Kişinin erken tanı konulması ve iyi tedavi edilmesi durumunda iyileşme şansı yüksektir. Hastalar % 30-40 oranında tamamen, % 50 oranında kısmen iyileşmekte, % 10-20 hasta tedaviden yararlanmamaktadır. 5-10 yıllık olgularda bile uygun tedavilerle aynı tedavi şansına ulaşabilmek mümkündür.
Tedavi
Panik bozukluk durumunda aileler hastanelerinin psikiyatri kliniklerine ve psikiyatri uzmanlarına başvurabilirler. Panik bozukluk tedavisinde ilaçlarla birlikte psikoterapi yaklaşımlarına başvurulur. İlaç tedavisine ilave olarak, hastanın bedensel belirtiler hakkındaki yanlış yorumlarının ve panik atakların süresi ve sonuçları ile ilgili yanlış fikirlerinin düzeltilmesine yönelik bilişsel yaklaşımlar kullanılır. Bunun yanında panik atak esnasında uygulanabilecek gevşeme ve nefes alma eksersizlerinin öğretilmesi ve ayrıca korkulan durumlarla hastayı yüzleştirerek duyarsızlaştırmayı amaçlayan davranışcı yaklaşımların da etkili olduğu bilinmektedir.
FOBİLER
Fobi, genel olarak gerçekte yoğun düzeyde korku yaratmayacak bir nesneye, etkinliğe veya duruma karşı aşırı düzeyde korku duyma ve bundan kaçınma davranışı olarak tanımlanabilir. Fobisi olan kişiler belirli bir durum, nesne veya olayla karşılaştığında aşırı düzeyde kaygı duyarlar. Örneğin böcek fobisi olan bir kişi bir böcekle karşılaştığında ve hatta televizyonda bir böcek gördüğünde buna karşı yoğun bir şekilde kaygı tepkisi verir ve bu durumdan sakınmaya veya kaçmaya çalışır. Fobiler iki temel grupta toplanabilir ancak okul fobisi olarak da tanımlanan ve yalnızca çocuklara özgü olan bir durum da söz konusudur.