YAZILI İFADE BOZUKLUĞU

Tanı

Yazılı ifade bozukluğu tanısı kişinin metin yazarken devamlı düşük performans göstermesiyle konur. Bunlar arasında el yazısında, heceleme yeteneğinde ve cümlelerde kelimeleri doğru olarak yerleştirmede bozukluklar vardır. Yazma performansı kişinin zeka kapasitesinin altındadır. Yazılı dil testleri arasında Yazılı Dil Testi (the Test of Written Language, TOWL), Yazma Yeteneğinin Tanısal Değerlendirilmesi (the Diagnostic Evaluation of Writing Skills, DEWS) ve Erken Yazılı Dil Testi (the Test of Early Written Language, TEWL) vardır. Yaygın gelişimsel bozukluk veya mental retardasyon gibi bir bozukluk olmamalıdır. Yazılı ifade bozukluğundan ayırt edilmesi gereken diğer bozukluklar iletişim bozuklukları, okuma bozukluğu ve görme ve işitme bozukluklarıdır.

Yazılı ifade bozukluğundan kuşkulanıldığında standart yazılı ifade testinden önce standardize bir zeka testi (Wechsler) ile kişinin zeka kapasitesi saptanmalıdır.

Klinik özellikler

Yazılı ifade bozukluğu olan okul çocuklarının önce kelime hecelemede ve düşüncelerini yaşa uygun dil bilgisi normlarına göre ifade etmede güçlükleri vardır. Konuştukları ve yazdıkları cümlelerde çok sayıda dil bilgisi yanlışları ve fena paragraf düzeni bulunur. İkinci sınıfta ve daha sonra çocuklar kısa bir cümleyi yazarken basit dil bilgisi hataları yaparlar. Örneğin, devamlı olarak hatırlatılmasına karşın büyük harfle başlamazlar ve cümlenin sonuna nokta işareti koymazlar. Yazılı ifade bozukluğunun ortak özellikleri heceleme, dil bilgisi ve işaretleme hataları, fena paragraf düzeni ve fena el yazısıdır.

Çocuklar büyüdüğünde ve daha ileri sınıflara gittiklerinde çocukların sözel ve yazılı cümleleri daha belirgin olarak ilkelleşir. Kelime seçimleri hatalı ve uygunsuz, paragrafları düzensiz, hecelemeleri daha zor ve kelime dağarcığı daha dar olur. Yazılı ifade bozukluğundaki ek özellikler arasında okula gitmek istememe, ev ödevlerini yapmama, matematik gibi diğer akademik performans alanlarında başarısızlık, okuldan kaçma, dikkat eksikliği ve davranım bozukluğu vardır.

Yazılı ifade bozukluğu olan birçok çocuk akademik performanslarındaki başarısızlık ve yetersizlik hislerinden dolayı engellenmiş ve kızgındır. Gittikçe artan yalnızlık (izolasyon), soğuma ve umutsuzluktan dolayı kronik depresif bozuklukları olabilir.

Eğitimsel yardım almayan yazılı ifade bozukluğu olan erişkinlerde yazma yeteneğini gerektiren alanlarda sosyal uyumsuzluk, yetersizlik, aşağılık, yalnızlık ve yabancılaşma hisleri devam eder. Hatta bazıları yazma yetersizliklerinin ortaya çıkacağı korkusuyla mektup veya kutlama kartı yazmaktan sakınır. Bu bozukluğu olan birçok erişkin çok az yazma yeteneği isteyen ticaret, güvenlik ve diğer hizmet işlerini seçerler. Yazılı ifade bozukluğuna ek olarak okuma bozukluğu, alıcı ve ifade edici dil bozukluğunun karışık tipi, matematik bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve yıkıcı davranış bozukluğu ile dikkat eksikliği bozukluğu bulunabilir.

Yazma, dil ve okuma bozuklukları çoğunlukla birlikte olduğundan ve bir çocuk okumayı öğrenmeden önce konuştuğundan ve yazmayı öğrenmeden okuduğundan böyle çocuklara önce ifade edici dil bozukluğu daha sonra yazılı ifade bozukluğu tanısı konur. İleri derecedeki olgularda yazılı ifade bozukluğu ikinci sınıfta, daha az ciddi olgularda beşinci sınıfta veya sonrasında belirgindir. Yazılı ifade bozukluğu olan birçok insan zamanında eğitim desteği alırsa orta eğitime ve hatta yüksek eğitime devam edebilir. Prognoz bozukluğun şiddetine, yaşa, eğitim desteğinin ne zaman başladığına, süresine ve devamlılığına, ikincil duygusal ve davranışsal sorunların olup olmamasına bağlıdır.

(Devam Edecek)

Esenlikler Dilerim.