İnsanoğlu hayatı boyunca büyük küçük pek çok sorunla karşılaşır ve bu sorunları çöze çöze olgunlaşır. Günlük hayatta kendi istek ve eğilimleri ile çelişen sayısız engelle karşılaşır. Bu engelleri aşmak için kimi zaman çevresiyle, kimi zaman da kendi kendisiyle çatışmaya girer, bocalar. Zorlukları yendikçe güçlenir. Güçsüz ve yetersiz kaldığında başarabildiğiyle yetinir. Ruh sağlığı yerinde olan bir insan için bu zorluklar aşılabilirken ruh sağlığı iyi olmayan ya da olaylardan etkilenip sağlığı bozulan kişi, gerçeği iyi değerlendiremez. Tepkileri duruma uygunluk göstermez. Sorunları çözeyim derken daha çok büyütür. Bunalımsız ve kaygısız bir hayat düşünülemez. Ruh sağlığı iyi olan bir insanın da her zaman mutlu olduğunu söylemek doğru olmaz. Üzüldüğü, kendini kötü hissettiği olaylar mutlaka olacaktır. Fakat dayanma gücü ve esnekliği nedeniyle zor dönemlerden en az yara alarak çıkabilir.

Ruh Sağlığının Tanımı ve Ruh Sağlığı Bilgisinin Önemi

Ruh sağlığını tanımlayabilmek için öncelikle sağlığın tanımını yapmak gerekir. Sağlık, insanın en değerli hazinesidir. Başarı, para, iyi bir kariyer kısacası hayattaki bütün istenilen şeyler eğer insanın sağlığı yerinde ise anlamlı olur. Sağlığını kaybetmiş bir insan için para, başarı ne kadar mutluluk getirir ki? Dünya sağlık örgütünün sağlık tanımında bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilikten söz edilmektedir. Ruh sağlığı ise; “Kişinin kendisiyle ve çevresiyle sürekli denge ve uyum içinde olmasıdır.” şeklinde açıklanabilir.

Ruh sağlığı yerinde olan bir insanda aranacak özellikler şunlar olabilir:

  • Kişinin kendi kendisiyle uyumlu olması her şeyden önce gereksiz ve uzun süren kaygılardan, kuruntu ve kuşkulardan uzak olmasına bağlıdır. Günlük kaygılar ve üzüntüler her sağlıklı insanda vardır ve ruhsal uyumsuzluk belirtisi sayılmaz. Fakat nedeni belli olmayan ya da uzun süren kaygılar, kuruntular ruhsal dengenin bozulduğunun belirtisi olabilir.
  • Kişi, içinde yaşadığı yakın ve uzak çevrede ilişkiler kurup bu ilişkileri devam ettirebilmelidir. Ailesi, akrabaları ve iş yaşamındaki kişilerin dışında arkadaşlıklar da kurabilmeli ve bu ilişkileri devam ettirebilmelidir.
  • İnsanlarla geçinme ve iş birliği yapmanın ötesinde, sevgiye ve saygıya dayalı bağlar kurabilmelidir. Karşı cinsle de sevgiye dayalı ilişkilere yönelmeli, eş seçmede kendi başına sorumluluk alabilmelidir.
  • Kişinin kendine güveni olmalıdır. Davranışlarını ve yeteneklerini gerçekçi olarak tartabilmelidir. Kendini başkalarının gözüyle de görebilmelidir. Yetenekleriyle orantısız bir üstünlük ya da aşağılık duygusu içinde olmamalıdır.
  • Kişi toplumda bir yeri ve görevi olduğu duygusunu edinmiş olmalıdır. Yeteneklerini geliştirmeli, verimli işlere yöneltebilmeli, çalışmalarından ve başarısından zevk almalıdır.
  • Kişinin geleceğe yönelik planları olmalı, bunları gerçekleştirmek için de gerçekçi bir yol izlemelidir. Gerçekleştiremediği isteklerini de başka yollardan doyum sağlamaya çalışmalıdır.
  • Kişinin karşılaştığı zor durumlarda başvuracağı bir yedek gücü olmalı ve yeni durumlara uyma esnekliği gösterebilmelidir. Başarısızlıktan yılmamalı, zorlukla karşılaşınca kendini bırakmamalıdır. Geleceğe dönük umudu ve savaşım gücü ile karşılaştığı engelleri yenmeye çalışmalıdır.
  • Kendi başına kararlar alıp uygulayabilmeli, kararlarının sorumluluğunu taşıyabilmeli ve sonuçlarına katlanabilmelidir. Başarısızlıktan ders almalı, başarısızlık nedenlerini başkalarına yüklememeli, kendini eleştirebilmelidir.
  • Kişinin yaşadığı toplumla ters düşmeyen, inandığı değerleri ve inançları olmalıdır. Bunun yanı sıra birey yeniliklere de açık, ön yargıdan uzak olmalıdır. Başkalarının inanç ve görüşlerinde saygı duymalı, hoşgörülü olmalıdır.
  • Kişinin, mesleği dışında eğlendirici, dinlendirici ve kişiyi geliştirici, spor, sanat gibi uğraşları da olmalıdır.

(Devam Edecek)

Esenlikler Dilerim.