Binlerce yıldır kadınlara yasak olan Yunanistan’ın Aynoroz Yarımadası’ndaki Athos Dağı’na girmeyi başaran 2 kadın kimdi? Adaya nasıl girdiler? Kediler dışındaki dişi hayvanlara da konulan yasağın nedeni neydi? İşte bu soruların cevaplarını sizler için derledik!

BAKİRE MERYEM’İN BAHÇESİ DİYE

İsa’nın annesi Meryem, deniz yolculuğunun kötü sonuçlanması nedeniyle Aynaroz Yarımadası’na çıkmak zorunda kalır. Yarımadaya ve yarımadada bulunan Athos Dağı’na  hayran kalan Meryem Ana, oğlu İsa Mesih’ten buranın kendisine verilmesini ister. İsa Mesih, annesinin isteğini kabul eder. Bundan böyle yarımada “Bakire Meryem'in Bahçesi” olarak anılmaya başlar. 

AYNOROZ YARIMADASI'NA DİŞİ HAYVANLARIN DA GİRİŞİ YASAK

“Bakire Meryem’in bahçesi” 10. Yüzyıldan itibaren bekaret yemini etmiş Hristiyan Ortodoks rahiplerine tahsis edilir; rahiplerin bekaret yeminine halel gelmemesi için, bölge kadınların girişine yasaklanır.  Sadece kadınların değil, aynı nedenle dişi hayvanların hatta bazı erkeklerin de girişine yasak getirilir. Aynaroz’a erkelerin girişi de sınırlı. Giriş yasağı sakalı çıkmamış genç oğlanlar ve hadımlar için de geçerli. 20 manastırdan oluşan Aynoroz’a günde 100 Ortodoks ve 10 Ortodoks olmayan erkek hacı adayı kabul edilmekte;  her bir hacı adayına 20 manastırdan birinde üç gece kalma izni verilmekte.  Aynoroz'da dişi yasağı nedeniyle süt,  süt ürünleri ve yumurta dışarıdan sağlanmakta.

YARIMADAYA GİREBİLEN TEK İSTİSNA KEDİLER

Dişi yasağını delen tek hayvan kedi. Rahipler, fare akınını önlemek için kedilerin varlığına hoşgörüyle yaklaşır olmuşlar.  

YASAĞI DELEN İLK KADIN

Binlerce yıl sonra bu yasak erkek kılığına bürünüp yarımadaya girmeyi başaran bir kadın tarafından delindi. Bu kadın, 1929 yılında Miss Hellas, 1930 yılında Miss Europe yarışmalarınde birinci, aynı yıl Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlen  Kainat Güzelliği yarışmasında ikinci seçilen güzellik kraliçesi Aliki Diplarakou idi. Aliki Diplarakou’nun Aynoroz yasağını delip  Athos Dağı'na sızması ünlü Time dergisinde manşetten verildi;  Diplarakou’nun bu performansı Time’ın 1953 yılı Temmuz sayısında yer alan "Günahın Zirvesi" başlıklı bir makalenin konusu oldu. 

AYNOROZ YASAĞINI ÇİĞNEYEN İKİNCİ KADIN

Aynoroz’u kadınlara yasaklayan kuralı delen ikinci kişi Maria Poimenidou adlı bir kadın oldu. Maria Poimenidou da erkek kılığına girip Athos Dağı’na ayak basmayı başardı. 1953 yılındaki bu olayın ardından Avrupa Parlamentosu’nda tartışmalara neden olan kadınların Aynoroz'a gidişini yasaklayan bir yasa çıkarıldı. 

AVRUPA PARLAMENTOSU’NDA DA DELİNDİ

Avrupa Parlamentosu sosyalist grubunun Hollandalı kadın milletvekili J. Svibel’in, AB ülkelerinde temel insan haklarının durumu ile ilgili 135 maddelik raporunun 255’e karşı 277 oyla kabul edildiği haberi hiç de hoş karşılanmadı. Çünkü raporda Aynoroz’a kadınların ayak basmasına ilişkin yasağın, AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkını ve kadın-erkek eşitliğini ihlal ettiği belirtilmekteydi.

AYNOROZ YARIMADASI'NIN ADINI TÜRKLER VERMİŞ

Aynoroz, üç dil halinde Ege Denizi’ne uzanan Halkidikya yarımadasının dillerinden biridir. Türkler tarafından buraya verilen Aynaroz adı, Rumca Hagion Oros (kutsal dağ) adının değişmesinden meydana gelmekte. Aynaroz, Batı dillerinde de Athos Dağı veya Hagion Oros’un bu dillerdeki tercümesi ile ifade edilmekte.

İLK YERLEŞEN KEŞİŞ KOLOVOS

Kolovos adında bir keşiş, kuzeydeki kanalın yakınındaki Hierissos şehri civarında ilk teşkilâtlı manastırı kurmuş ve kısa sürede bu dinî tesis, yarımadanın tepelerinde dağınık halde bulunan kişilerle kuzeydeki kıta toprağındaki küçük topluluklar halinde yaşayan ve tarımla uğraşan keşişleri birleştirmiş. 9. yüzyıl sonlarında ise bütün Ortodoks âleminde Aynaroz’un şöhreti duyulmuş. Ancak 10. yüzyıl başlarında bu dinî topluluğun idare merkezi bugünkü Karyes’te toplanarak buraya bir kilise ile idarî işler başkanı (protos) için bir makam (protaton) ve memur keşişler için evler yapılmış.

İLK MANASTIRI NİKEPHOROS PHOKAS KURMUŞ

Bizans İmparatoru Nikephoros Phokas (963-969), burada ileride içine çekilmek için bir manastır inşa ettirmeyi tasarladığında dostu rahip Athanasios’un aracılığı ile yarımadanın güneybatı kıyısında Lavra Manastırı’nı kurmuş. Aynaroz manastırlarının doğuşuna esas olarak 963 tarihi alındığından, 1963’te büyük bir törenle kuruluşunun bininci yılı kutlanmış. Bu müessese Athanasios’un hazırladığı tâlimatnâmeye göre keşişlerin bir arada yaşaması esasına göre düzenlenmiş. Nikephoros bir suikast sonunda öldürüldüğünden buraya çekilememiş. Ancak Lavra, bir başrahip idaresinde pek çok keşişin barındığı Kinobion tipi bir manastır olarak gelişmiş. Nikephoros Phokas’ın yeğeni ve halefi İmparator Ioannis Tzimiskes’in 972 yılına doğru tasdik ettiği vakfiye (tipykon), Aynaroz’un bir bakıma anayasası olmuş ve bugüne kadar yürürlükte kalmış. Lavra’nın şöhreti o derecede yayılmış ki her taraftan akın eden keşişler burada onun tâlimatnâmesine uygun yeni yeni manastırlar kurdular. 1045’te Lavra’da 300 keşişin yaşadığı bilinmektedir. Bu manastırlar Bizans imparatorunun himayesinde idiler. 9. Konstantinos Monomakos 1046’da eski hakları devam ettiren ve yeni imtiyazlar da tanıyan ikinci bir vakfiye-ferman verdiği gibi, o vesile ile de Hagion Oros unvanını ilk defa olarak yakıştırmak suretiyle buranın diğer bütün manastırların üstünde olduğunu belirtmek ister. 

YASAĞI GETİREN ATHENAİOS

Athanasios Aynaroz’a kadın ve her türlü dişi hayvan, hatta “sakalsız” olanların girmesini bile şiddetle yasaklamış olmasına rağmen 12. yüzyılda Eflak’tan gelen çobanlar aileleri ve hayvan sürüleri ile buraya inmişler, fakat patriğin müdahalesi ile bu durum önlenmiş. 12. yüzyıl içlerinde çeşitli Slav milletlerine mensup keşişlerle Ruslar, Bulgarlar ve Sırplar Aynaroz’a gelerek burada manastırlar kurmuşlar. Bugün hâlâ duran Khilandar Manastırı da 12. yüzyılın sonlarında Sırp Kralı Stephan tarafından vakfedilmiş.

Muhabir: MUSTAFA KOÇ