Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın (ASHB) 2024 yılı bütçe teklifine ilişkin, şube binasında bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısında Şube Yönetim Kurulu adına açıklamayı SES Antalya Şube Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer yaptı.
BÜTÇE DIŞINDA BIRAKILAN KESİMLER VAR
2024 ASHB bütçesine en genel hatlarıyla yorum getiren Taşer,
"Sadece aile kavramı içerisinde anlam ve önem kazanan kadınlar, korunamayan ve evrensel insani ölçütlerin çok altında yaşam ve gelişim standartlarına mecbur edilmiş çocuklar, hak ettikleri değeri ve refahı alamayan yaşlılar, özel önlemlerle desteklenmesi gerekirken ısrarla kamusal alandan uzaklaştırılan engelli bireylerin bütçenin dışında bırakıldığını görüyoruz” dedi.
HALK BÜTÇEDEN PAY ALAMIYOR
Belirli hizmet politikalarının farklı vaatler çerçevesinde sunulduğunu iddia eden Taşer, “Tünelin ucunda ışık gösterilerek siyasi emeller ve menfaatlere kurban edilen mülteci, göçmen, sığınmacı bireyler ve iktidarın yanlış politikaları ile beslenen derin yoksulluk canavarının pençesinde yaşam mücadelesi veren halk bütçeden payını alamamaktadır. Maalesef tablo karamsar ve bu tablonun mimarlarının 2024 yılı bütçe teklifinde sergilediği özensizlik ve sorumsuzluk ortadadır” diye konuştu.
BAĞIMLILIK İLE OY İLİŞKİSİ
AKP iktidarının uzun süredir sosyal yardımı hak olmaktan çıkardığını belirten Dr. Kaan Taşer, “Yardım/lütuf ve bağımlılık ile oy ilişkisi bağlamına yerleştirdiğini vurguluyoruz. Sosyal yardımlar yoksulluğu sürdürme, yoksullaştırılan emekçileri iktidara bağımlı hale getirme politikasının bir aracı olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Uzun yıllardır sosyal hizmetlerde ana kalemin giderek artan şekilde bu biçimde kurulan bir sosyal yardımdan oluşması da temel itirazlarımızdan birini oluşturuyor” şeklinde konuştu.
ÇALIŞAN YOKSULLARDA ARTIŞ
Sosyal yardımların düzenli olarak artmasını, ihtiyaç sahiplerinin sosyal hizmet, istihdam, eğitim, sağlık gibi en temel hizmetlere erişimini artırmayı hedefleyen etkin politikaların olmamasının sonucu olarak değerlendiren Taşer, şöyle devam etti; “Günümüzde yoksul kategorisindeki işsizlere ek olarak ‘çalışan yoksullar’, yani iş bulabildikleri halde yoksulluktan kurtulamayanlar da ekleniyor. İşsiz yoksulluğunun yanına, artık oran olarak düşük gözükse de mutlak çalışan sayısının büyüklüğü düşünüldüğünde çok önemli bir kitle haline gelen çalışanların yoksulluğu eklenmektedir.”
BAĞIMLILIK İLİŞKİSİ GÜÇLENİYOR
Bakanlık verilerine göre sosyal yardım alanların büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu hatırlatan Taşer, şunları kaydetti; “Ayrıca sosyal yardımlar içinde önemli bir yer tutan bakım hizmetlerine ayrılan ödenekte de ağırlık kadın emeğine dayanan yaşlı, engelli ve çocuk bakımı ödenekleridir. Sadece bu durum bile uygulanan ekonomik politikalar sonucu yoksullaştırılan halka, iş olanağı yaratacak politikalar yerine bağımlılık ilişkisini güçlendiren yardım politikalarının esas alındığını göstermektedir. Oysa yardım esaslı değil hak temelli sosyal hizmetlerin sunulması gerekmektedir.”
SES’İN GENEL MADDELERİ
Dr. Kaan Taşer SES’in genel taleplerini ve iş kolu taleplerini ise şöyle sıraladı:
1- Bütçe sivil toplum ve emek örgütlerinin de katılımı ile yapılmalıdır.
2- Sosyal hizmetler hak temelli sunulmalı ve iktidar ile sosyal hizmetler arasında ki tahakküm ilişkisi veya yeniden üretici bir ilişki kurulmaması sağlanmalıdır.
3- Ülkemizin de tarafı olduğu Avrupa Sosyal Şartı ile tanımlanan ve güvence altına alınan temel haklar (Barınma, sağlık, eğitim hakkı, İşçi hakları, tam istihdam, eşit işe eşit ücret, doğum izni, sosyal güvenlik, yoksulluk, sosyal dışlanmaya karşı koruma seyahat ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmama) kesintisiz bir şekilde kullanıma açılmalıdır.
4- Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi temel alınarak iç mevzuatın ve uygulamaların düzenlenmesi, bazı maddelerdeki çekincelerin derhal kaldırılması sağlanmalıdır.
3-Sosyal Hizmet alanlarındaki politikalar, sorunları çözmeye odaklı, iktidarın siyasi çıkarlarından arındırılmış ve kapsamlı olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlamalarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaca göre bütçe ayrılmalıdır.
4- Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma, rant ve siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alan vatandaşlara şantaj tehdit gibi söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.
5- Bütçe; salgın, deprem, sel gibi olağanüstü dönemler göz önünden alınarak hesaplanmalı, ekonomik krizleri, yoksulluğu önleyici tedbirler alınmalıdır.
6- Ülkemizde bulunan göçmen, mülteci ve sığınmacılara yönelik ayrıca sosyal politikalar geliştirilmeli ve daha insani yaşam koşullarını sağlayacak şekilde yeterli bütçe ayrılmalıdır.
7- Ülkemizde büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu vb. madde kullanımının artması özellikle bunların küçük yaştaki çocuklara kadar inmiş olmasına yönelik gerekli tüm tedbirler alınmalı ve buna dair önleyici politikalar geliştirilmelidir.
8- Kadına ve çocuğa yönelik şiddete ilişkin önlemlerin alınması için yeterli bütçe ayrılmalıdır.
9- Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bütçe görüşmelerinde sivil toplum örgütlerine, işkolunda örgütlü ve söz konusu alanda çalışan emekçilerin iradi temsilcisi olan sendikalara yer verilmelidir.
İŞ KOLU EMEKÇİLERİ İÇİN TALEPLER
1- İşkolundaki tüm emekçiler için emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret olmalı, eğitim durumu, hizmet yılı, yapılan işin niteliği, riski, sosyal hizmet tazminatı vb. kriterler eklenerek giydirilmiş ücretler belirlenmelidir.
2- Bütçede personel ödemelerinde personel açığı düşünülerek, kadrolu ve güvenceli istihdamla personel açığının hızlı bir şekilde giderilmesi için ödenek artırılmalıdır. ASDEP, ek ders, sözleşmeli vb. adlar altında çalışma biçimleri kaldırılarak işkolu emekçilerinin güvenceli, kadrolu çalışması sağlanmalıdır.
3- Ağır engelli, çocuk ve yaşlılara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanların ek ödeme oranlarına ilave puan artışı yapılmalı. Benzer koşullarda ve risk altında kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarında aynı oranda puan artışından yararlanmaları sağlanmalıdır.
4- Meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışma görevlisi” tanımı ortadan kaldırılmalıdır.
5- Meslek çalışanları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri dışında işlerin yaptırılması engellenmelidir.
6- Yatılı kurumlarda çalışan personelin nöbet ücretleri artırılmalı, yatılı olmayan kurumlarda gerçekleştirilen fazla çalışma ücretlendirilmelidir.
7- İcap nöbetleri ve danışmanlık tedbirleri için ödenen ücretler yapılan işin ve çalışanların emeğini karşılayacak şekilde artırılmalıdır.
8- Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında mülakat kaldırılmalıdır.
9- Fiilen Genel İdari Hizmetleri sınıfı işlerini yapan yardımcı hizmetler personelinin sınavsız GİHS kadrosuna geçişleri sağlanmalıdır.
10-Çocuk eğiticilerinin kadrosu GİHS’ ten çıkarılarak SHS’ na alınmalıdır.
11- İdarecilik kadrolarına liyakat ve seçim yöntemi ile atama yapılmalı, atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmelidir. Atama ve yer değiştirmelerde hiçbir kurumda olmayan koşul ve kriterler ortadan kaldırılmalıdır.
12- Sosyal Hizmetler risk ve tehdidin yüksek olduğu çalışma alanları olduğundan, sosyal incelemeler, evde hizmet verilmesi gereken durumlar, güvenlik riski olanlara yönelik kurumlarda yapılan çalışmalar sırasında çalışanlara yönelik tehlike ve risklere karşı iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmalıdır
13- Sosyal hizmetler işkolunda çalışan emekçilerin ikincil travmaya maruz kalma riski oldukça yüksektir. Araştırmalarla ortaya konulan bu bilgi ışığında alanda çalışan emekçilerin çalışma koşulları ve emeklerinin ücretlendirilmesi açısından sübvansiyonel düzenlemelerin derhal hayata geçirilmesini talep ediyoruz.