CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararlarını eleştiren Başarır, konuşmasında şunlara değindi:
"Pençe Kilit Operasyonu’nda şehit olan 6 askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar ve tüm milletimize başsağlığı diliyoruz.
İngiltere tarafından Türkiye ile İngiltere arasında bir anlaşma imzalandığı açıklandı. Anlaşma kapsamında insan kaçakçılığına karşı ortak polis operasyonlarının yapılacağı ve bot satışlarının engelleneceği duyuruldu. Bunu İngiliz medyasından duyduk. İngiliz medyasından duyduklarımız yazılanlar, söylenenler; Türkiye’nin insan kaçakçılığı bağlamında çetelerin bir merkezi haline geldiği ve Manş Denizi’nden geçen mültecilerin botlarının Türkiye’de üretildiği açıklandı.
Yine haziran ayında İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın geri dönüş ve yeniden entegrasyon yardımı kapsamında Türkiye’ye belli ödeneklerin yapıldığı, 2019’tan sonra bu ödeneklerin arttığı ve 2022, 2023 yılları arasında 3 milyon sterlin civarında Türkiye’ye para verildiği söylendi. Bir anlaşma var. Acı olan şu; Türkiye İngiltere bir anlaşma yapıyor, sığınmacılarla ilgili bir anlaşma yapıyor. İngiltere bir anlamda kendini korumaya alıyor, Avrupa Birliği gibi, bir anlamda mülteci, sığınmacı deposu haline gelen ülkemiz ve ülkemize karşı bazı maddeler, gümrükler koyuyor ama biz bunu Dışişleri Bakanı’ndan ve Cumhurbaşkanı’ndan duymuyoruz, İngiltere’den duyuyoruz. Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti için utanç verici bir manzaradır. Bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeyi yönettiğini düşünenler bir kez daha düşünmeli.
“Getirin bu anlaşmaya bakalım”
İşte TBMM. Türkiye’yi, 85 milyonu ilgilendiren, Türkiye’nin büyük bir sorunu olan sığınmacı, onunla ilgili bir anlaşma var. TBMM’nin haberi yok. Getirin. TBMM bu anlaşmayı onaylayacaksa getirin bu anlaşmaya bakalım, tartışalım. Kabul oyu mu vereceğiz, ret oyu mu vereceğiz, Türkiye’nin mi İngilizlerin mi lehine? Bir bakalım. Ama biz bu anlaşmayı İngilizlerden duyuyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci görevi şu anda sığınmacılardan ülkemizin büyük oranda arındırılması. 10 milyona yakın sığınmacı var. Biz Avrupa Birliği’nin, Avrupa ülkelerinin, şimdi İngiltere’nin bu konuda sınır güvenliğini mi düşüneceğiz, kendi ülkemizdeki sınır güvenliğini mi düşüneceğiz? İngiltere ben almam diyor, Türkiye koruyacak, Avrupa ben almam diyor, Türkiye koruyacak. Peki benim ülkemi, 85 milyonu kim koruyacak? Bu anlaşmaların hükümleri, içeriği bizim yükümlülüklerimiz, eksisi, artısı kamuoyuna paylaşılmalıdır. Dışişleri Bakanı bir açıklama yapmış. Ben anlamadım. Çık, bu metinleri konuş, neyin karşılığında İngiltere’ye neyin sözünü verdiğinizi söyleyin.
Diğer bir konu, ne yazık ki ülkemiz kültürel bir erozyona uğratılıyor. Dün Resmî Gazete’de bir atamayı gördük. Tamer Karadağlı’nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olduğunu gördük. Anadolu’ya, ülkemize tiyatroyu, sanatı taşıyan, sevdiren bir kurumdan bahsediyoruz. Yaklaşık 3 bin personeli var bu kurumun. Çok değerli sanatçılar, kuruma bağlı yöneticiler var. Bir sefer, Tamer Karadağlı’nın bu kurumla hiçbir ilgisi yok. Tiyatrocu, sanatçı, başarısını bir kenara koyabiliriz, ama bu kurumun içerisinden birisi değil. İki; Türkiye’nin en önemli film festivali, Antalya Film Festivali’nde sanatçı arkadaşı ödül aldığı zaman konuşmasını kesip mikrofonu alacak kadar da saygısız bir kişi. Neden Tamer Karadağlı? Niçin? Vali kararnamesinde, kaymakamlarda, yargıda, bankalarda bunu yapıyorsunuz. Ama tiyatroda niye bunu yapıyorsunuz? O kurumda çok değerli sanatçılar var. Kurumu bilen sanatçılar var.
“Muhsin Ertuğrul’dan Tamer Karadağlı’ya geldik biz”
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, evet tiyatroyu bilecek. Yılda 150 değişik oyun sergileniyor bu kurumda. Ama personelin haklarını bilecek. Devlet Tiyatroları, bağımlı bir kuruluş değil yasaya göre, bir anlamda yarı özerkliği olan kuruluş. 50 yıldır bir düzenleme bekleyen bir kuruluştan bahsediyoruz. Özerk olması gereken bir kurumdan bahsediyoruz. Bu yasayı getirmektense Tamer Karadağlı’yı getiriyoruz. Niye sarayı çok seviyor. Birden döndü. Düne kadar Gezi’deydi. Bugün Gezi karşıtı. Düne kadar muhalifti, bugün sarayın yanında. Olmaz. Tiyatroda, sanatta bari bunu yapmayın. Bir düşünün 1949’da kim var? Muhsin Ertuğrul vardı. Oradan buraya, Tamer Karadağlı’ya geldik biz. Sanata, sanatçıya, bu kurumlara dokunmayın.
“Hiçbir fani yandaşın açıkta kalmıyor”
Yine çok ilginç bir atama. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum gününde bir şarkı yazıp besteleyen, adı da ‘Çok yaşa Tayyip Dede’ şarkısını özgün bir projeye dönüştüren kim? Ömer Faruk Belviranlı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne atandı. Ne güzel. Gerçekten, çok yaşa Tayyip Dede. Seni seven, öven, şarkı yapan mutlaka birilerini bir yere getiriyorsun. Hiçbir fani yandaşın açıkta kalmıyor. Güzel sanatlardan bahsediyoruz.
“İmamoğlu’na saldırı olurken kılını kıpırdatmayan Erzurum Valisi, AFAD’ın başkanı oldu”
Erzurum Valisi… Bir miting için Erzurum’da gelen bir belediye başkanını korumayan Erzurum Valisi… Ekrem İmamoğlu’na saldırı olurken, taş atılırken, linç edilirken kılını kıpırdatmayan Erzurum Valisi, AFAD’ın başkanı oldu. Ya yok mu? Daha dün bir deprem yaşadık. AFAD’taki eksiklikleri gördük. Neden orayı bilip, tanıyan, uzman gerçekten sele, yangına, depreme karşı duyarlı, güvenliği alabilecek bir bilim adamını değil de bir partilimizi korumayan, ‘Niye geldi’ diyen bir valiyi atıyoruz?
Fatma Betül Sayan’ın kardeşi… Ayşe Hilal Sayan Koytak… Dışişleri Bakanlığı’ndaki Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü’ne atandı. Yok mu başka vatan evladı. Bir kardeşi büyükelçi, bir kardeşi Meclis üyesi, diğer kardeşi bu kurumda. Nasıl bir aile bu. Birazdan işsizliği konuşacağız. Pırıl pırıl gençler var. İki dil bilen, yüksek lisans, doktora yapan gençler var. Neden?
AK Parti’ye göre güzel, bize göre sakıncalı atamalar. Devam ediyor. Benim ülkemde emekliye yapılan zam yüzde 25. Ama kamu bankalarının yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkına yüzde 100 zam yapılıyor. Kim bunlar? Bu bankalar AKP’nin eski milletvekilleri, bakan yardımcıları, bakanlarının toplama kampı haline gelmiş. Örneğin, Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanvekili, AKP 23, 25, 26’ncı Dönem Kahramanmaraş Milletvekili. Hem emekli maaşı alacaksın 65 bin TL hem Ziraat Bankası’ndan alacaksın. Bu olacak bir şey mi? Ziraat Bankası’nda bir facia daha, Fazlı Kılıç, 3 dönem Kağıthane Belediye Başkanlığı yapmış. Şu anda yönetim kurulu üyesi.
“Bu bankalar 85 milyonun”
Vakıfbank Yönetim Kurulu üyelerinden bir tanesi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı… Ya o kadar çok örnek var ki… Halk Bankası, önemli kamu bankalarından bir tanesi, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal yönetiminde RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin yönetim kurulunda. Bu bankalar 85 milyonun. Bu bankalarda görev yapacak Türkiye’nin çok önemli üniversitelerinden mezun gençler, vatan evlatları var. Ama AKP’nin milletvekillerinin, AKP’nin yandaşlarının kampı haline gelmiş.
“Zam yağmuru olacak”
Mehmet Şimşek’e gelelim… Önümüzdeki birkaç ay içerisinde enflasyonun daha da artacağını söyledi. Güzel, bunu zaten biliyoruz, görüyoruz. Ama Erdoğan, geçen yıl, 2023’te enflasyonun yüzde 20 civarında olacağını söylemişti. Merkez Bankası bunu yüzde 58’e çıkardı. Mehmet Şimşek artacağını söyledi ve seçime kadar zam yapmamak ya da yapmak için sabırsızlanan iktidar seçimden hemen sonra iğneden ipliğe zam yaptı. Şimdi, 2024’ün ilk çeyreğinde her şeyin düzeleceğini söylüyor Mehmet Şimşek. Niye? Bir yerel seçim var. Yerel seçime kadar yine zam yapmayı bekleyecekler, ama yerel seçimden sonra vergiden, iğneden, ekmekten ipliğe kadar Türkiye’de zam yağmuru olacak. Çünkü Türkiye ekonomisi kötü yönetiliyor.
Nebati ile denedin olmadı, damadınla denedin olmadı, Lütfi Elvan ile denedin olmadı, Mehmet Şimşek ile deniyorsun, olmaz. Çünkü beyefendi bilgisi ve ilgisi olmadığı bu konuda sürekli müdahalede bulunuyor. 85 milyon vergi ödüyor, sıkıntı çekiyor, sefaletle boğuşuyor, biz Kur Korumalı Mevduat’tan dolayı bu ay 350 milyarı bulan bir ödeme yapabiliriz. Bizim paramız. 85 milyondan aldıkları parayı bir avuç zengine veriyorlar. Nasıl olacak? En büyük kalem faiz, kredi notumuz ortada ve maalesef ki Türkiye genel kabul gören bir ekonomik programı uygulamamakta direniyor. Mehmet Şimşek, bunun olabileceğini, bununla ilgili plan yaptığını söylüyor. Ben sormak isterim, bunu yüksek faizli borç olarak mı yapacaksın, vergi ve gelir adaletsizliği ile mi yapacaksın, vergideki harçları, MTV’yi artırarak mı yapacaksın, Kur Korumalı Mevduat’a milyarlarca dolar ödeyerek mi yapacaksın, 3’er 4’er maaş alan bürokratlarla mı yapacaksın, garantili kamu projeleriyle mi yapacaksın?
“DİSK’in araştırmasına göre geniş tanımlı işsizlik Türkiye’de 9 milyon 234 bin”
Bir başbakan bir dönem simit hesabı yapıyordu. Günde 3 öğün simit yese 4 bin TL ödüyor ayda insanlar. Bu enkazın, bu bilgisizliğin, bu ekonomik durumu yöneten az düşünüp az okuyup az danışıp çok karar alan iktidarın işsizlik rakamları… TÜİK rakamları… Geçen aya kadar 2 bin kişi arttı diyor. 3 milyon 337 bin kişinin işsiz olduğunu söylüyor. Ben mayıs ve haziran arasındaki rakama bakıyorum 9 bin. Zaten sahte hesap yapan TÜİK, rakamlarla da oynayarak bize bunu veriyor. DİSK’in araştırmasına göre geniş tanımlı işsizlik Türkiye’de 9 milyon 234 bin. Bu bir felakettir. Ülke için büyük bir sıkıntıdır.
Dün motorine 1 lira 80 kuruş zam yapıldı. Herhalde seçimden bu yana motorine yapılan zam yüzde 100’ü geçti. Ve 200 gram ekmeğin fiyatı 6 lira 50 kuruşa çıktı. Seçimden sonra ekmeğe gelen zam yüzde 30. Ama biz memur ve emekliye yüzde 25 zam yaptık. Memuruna, işçisine, emeklisine, ekmeğe gelen zam kadar zam yapmayan zalim bir iktidar ile karşı karşıyayız.
Şu anda yeni öğrenciler hariç 4 milyon öğrenci var. Ama 825 bin çocuğumuz yurtlarda kalabiliyor. Yani 5 öğrenciden birine bu iktidar yurt verebiliyor. Özel yurtların fiyatları 20 bin TL. Ankara’da, İstanbul’da, Adana’da, İzmir’de, Mersin’de… Araştırdık. Nasıl olacak? Asgari ücret 11 bin 400 TL. Ben ülkeme sormak istiyorum. Eylül ayında bu çocuklar gelecek, yurtlarına yerleşecek, Türkiye’nin birçok üniversitesinde öğrenim görecek. Ama 5 çocuğumuzdan 4’ü sokakta.
“Zaten cebinde para olmayan milyonlar bu vergiyi ödemek zorunda kalmasın”
Anayasa Mahkemesi’ne bir çağrımız var. MTV ile ilgili hukuksuz bir artışı Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Anayasa Mahkemesi, 24 Temmuz’daki başvurumuzdan iki gün sonra 26 Temmuz’da işin esasına girdi. Ama 31 Ağustos’a kadar insanlar bu vergileri yatıracak. Peki Anayasa Mahkemesi, bir 1 Eylül’de karar verirse ne olacak? Anayasa Mahkemesi geriye yürümediği için insanlar bu parayı vermiş olacak, tekrar geri alınmayacak. O yüzden çok kıymetli üyelere, başkana buradan şunu söylüyorum, bu şekilde karar verin, vermeyin, o onların takdiridir ama lütfen 31 Ağustos’tan önce bu kararı verin, haksız hukuksuz olan bu vergiyle ilgili olumlu karar vereceksiniz, zaten cebinde para olmayan milyonlar bu vergiyi ödemek zorunda kalmasın." (ANKA)