Sinemanın güncel sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla meslek örgütleri, dernekler, sendikalar ve sinema akademisyenlerini bir araya getiren, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen “Sinema Çalıştayı” başladı.
SİNEMA ÇALIŞTAYI BAŞLADI
Türkiye’de sinemanın güncel sorunlarını farklı başlıklar altında ele alındığı “Sinema Çalıştayı” başladı. Açılışa Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve festival idari direktörü Cansel Tuncer, Sinema Çalıştayı Düzenleme Kurul Başkanı, İstanbul Kültür Üniversitesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Perihan Taş Öz, Çalıştay Düzenleme Kurul Başkanı, yönetmen ve senarist Aydın Sayman ve festival sanat direktörü Deniz Yavuz katıldı.
SEKTÖRÜN GÜNCEL SORUNLARI TESPİT EDİLEREK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNULACAK
Çalıştayda konuşan Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve festival idari direktörü Cansel Tuncer, “Üç gün boyunca sizlerin bu çalıştayda gerçekleştireceği oturumlar, değerlendirmeler ve sonucunda hazırlayacağınız sonuç bildirgesini merakla ve ilgiyle takip ediyoruz. Çünkü sizler sinema sektörümüzün güncel sorunlarını tespit ederek çözüm önerileri sunacaksınız. Bizlerde festival yönetimi olarak bu belirlemiş olduğunuz çözüm önerilerini ve sorunları ilgili kurumlara ileterek bizzat takip ederek hep birlikte çalışacağız. Bu yüzden ben sizleri saygıyla selamlarken bu çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen başta Perihan Taş Öz ve Aydın Sayman olmak üzere herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
"BİRİKMİŞ SORUNLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Sinema Çalıştayı Düzenleme Kurul Başkanı, İstanbul Kültür Üniversitesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Perihan Taş Öz, “Türkiye’de sinemada uzun zamandır konuşulmayan bazıları konuşulmuş olsa da gerçek muhataplar bir araya gelmediği için kendi kendine ya da biz bize konuşmaya dönüştüğü bazıların da ilgili kurumların ısrarla kulak tıkadığı, somut adım atılamamış ve bu haliyle de ne yazık ki birikmiş bir yığın sorunla karşı karşıyayız. Çalıştayın amacı bu sorunları doğru konu odakları etrafında bu alanın özneleri, söz sahipleri, emek verenleriyle tartışmak. Yani esas muhatapları bir araya getirmek ve en önemlisi somut adım atılabilmesi yönünde bir yol haritası çıkarabilmektir” dedi.
"HER GÜN TRAVMATİK OLAYLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Öz, Türkiye sinemasındaki sektörün üretimine engel olan konu başlıklarını değerlendirmek için yönetmen Aydın Sayman ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Öz; çalıştay kapsamında 22 üniversite , 9 meslek birliği , 7 dernek , 3 sendika çeşitli bakanlık ve ilgili federasyon ve vakıf temsilcilerinin bir araya olduğunu vurguladı. Öz ayrıca şunları söyledi:
“Bu yönüyle Türkiye’de şimdiye kadar gerçekleşen en geniş katılımlı farklı kurum temsilcilerinin bir araya geldiği kapsayıcı niteliği öne çıkan bir çalıştay olacak. Değerli konuklarımız son olarak tüm bu resmi ve teorik çerçevenin ve açıklamaların ardından aslında bu görevi üstlenme amacıma dair birkaç şey söylemek isterim. Ben en basit anlamıyla bir borcumuz olduğunu düşünüyorum. Her gün daha travmatik olaylarla karşı karşıya kaldığımız ülkemizde bu travmayı hem zihin hem ruhuyla sorgulamak ve baş edebilmek için sanata ve sinemaya sığınan anlatılan film hikayelerini karakterleriyle hiç deneyimlemediği yolculuklara çıkan ve bununla kolektif mutluluğu yaşayan ve belki de buna her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyan seyircilerimize ve sinema öğrencilerimize bir borcumuz var. Türkiye’de sinema alanının söz sahipleri olarak karşı karşıya değil bir araya gelmeye sorunları çözebilmek için birlikte adım atmaya ihtiyacımız var. Bilgimizi ve emeğimizi dayanışmayla örüp çoğaltmaya ihtiyacımız var. Çalıştay tam da bu amaçla sizleri bir araya getirdi. Her birinizin önemli bir emanetin taşıyıcısı olduğunu düşünüyorum.”
"SANSÜR BİTMEDİ DEMEK Kİ HALA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR"
Çalıştay Düzenleme Kurul Başkanı, yönetmen ve senarist Aydın Sayman ise “Festivallerin sinema sektörüyle ilişkilerinin daha organik ve daha sıkı olmasını istiyorum. Bundan sonrasında festivallerle film sektörü arasında daha canlı bir bağlantı olmasını temenni ediyorum. Hem bu festival hem de diğer festivaller için biz hiçbir şey yapmasaydık, 40-50 yıl içerisinde hiçbir şey yapmasaydık da hayatın olanağın akışı içerisinde sinemamız şu anki duruma gelir miydi. 70’li yıllardan bu yana hiçbirimiz çalışıp çaba göstermeseydik diye düşündüm tabi onun cevabını kendi kendime vermeye çalışırken bir yandan da başka bir masallarda söylenen bir söz aklıma geldi; ‘az gittik uz gittik dere tepe düz gittik dönüp baktık bir arpa boy yol almışız’ sonunda kendi başıma kararımı verdim. Evet hayatın olanağın akışı içerisinde mutlaka sinema sektörü çökecek yeniden doğacak araya dizi film endüstrisi girecek, endüstri büyüyecek, birkaç yüz kişi klan gibi yaşayan sinemacılar, 10 binleri bulan sayılara çıkacak, çalışanları, yaratıcıları, emekçileri hayatın olağan akışı içerisinde insanların çalışma şartları veya film yapma şartlarında bazı değişiklikler olacak. Biz ta 78’li yıllarda İstanbul’dan Ankara’ya sansür yürüyüşü yapmış insanlarız. Aradan elli yıl geçti, ne kazandık diye bakınca hakikaten bir arpa boyu yol gittik gibi görünüyor. Buna rağmen son tahlilde emeklerimizin biraz zaman içeresinde dalgalanarak bir sonuç verdiği kanaatine kapıldım. Filmler daha yapılmdan senayo aşamasında sansür ediliyordu, şuan ismi değerlendime kurulu haline çevirildi. Ama sansür bitmedi demek ki hala gidecek çok yolumuz var, bu yolu hep beraber yürüyerek emek vermek zorundayız” dedi.