Sinop Nükleer Güç Santrali için Eylül 2020’de verilen ÇED Olumlu kararının iptali için açılan davada bilirkişi incelemesi yapıldı. Merkeze bağlı Abalı köyü İnceburun Mevkii’nde inşa edilmek istenen nükleer santral için verilen ÇED kararına karşı aralarında tabip odaları ve çevre örgütlerinin de bulunduğu kuruluşlar dava açtı. Samsun 2. İdare Mahkemesi, Haziran 2021’de yapılan keşfin ardından hazırlanan bilirkişi raporuna dayanarak ÇED kararının iptali talebini reddetti. Mahkemenin iptal kararında, ÇED raporunda projenin çevresel etkilerinin yeterince incelendiği ve mevzuata uygun olarak alınacak önlemlere yer verildiği kaydedildi. Kararda, dava konusu işlemin hukuka ve kamu yararına uygun olduğu da savunuldu.

DAVACILAR KARARA İTİRAZ ETTİ

Davacılar ise kararı veren Samsun 2. İdare Mahkemesi’nce atanan 15 kişilik bilirkişi heyetinin 7’sinin Akkuyu NGS için açılan davada, davacılar aleyhinde rapor düzenleyen uzmanlardan oluştuğunu belirterek karara Danıştay’da itiraz etti. Davacıların itirazında, ÇED raporunda Türkiye ve Japonya hükümetleri arasında imzalanan anlaşmanın esas alındığı, Japonya’nın anlaşmadan çekildiği vurgulanarak ÇED raporundaki eksikliklerin de dikkate alınmadığı belirtildi.

DANIŞTAY DAVACILARI HAKLI BULDU, KARARI BOZDU

Davacıların itirazını değerlendiren Danıştay 6. Dairesi, Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin kararını bozdu. Danıştay’ın düzeltme yolu kapalı olmak üzere aldığı 8 Aralık 2022 tarihli bozma kararında, temyize konu olan idare mahkemesi kararında hukuki isabet olmadığına hükmedildi.

DÜN YAPILAN BİLİRKİŞİ İNCELEMESİYLE YARGILAMA YENİDEN BAŞLADI

Danıştay 6. Dairesi’nin bozma kararının ardından 24 Nisan 2025 tarihinde bilirkişi keşfi yapılmasına karar verilerek yargılama yeniden başladı. Projenin uygulanmak istendiği bölgede yapılan bilirkişi keşfine, Mahkemece atanan heyetin dışında Nükleer Fizikçi Prof. Dr. Hayrettin Kılıç ve Çevre Mühendisi ve Emekli Öğretim Üyesi Dr. Enver Yaser Küçükgül de katıldı.

AV. İSMAİL HAKKI ATAL: JERSEY ADALARINDA ŞİRKET KURULDU

Keşfin ardından açıklama yapan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal, Japon Atmea-1 reaktörünün projeden çekilmesiyle ÇED raporunun hükümsüz hale geldiğini dile getirdi. Sinop Nükleer Güç Santrali için EÜAŞ tarafından Jersey Adaları’nda bir offshore şirket kurulduğunu vurgulayan Atal, bürokratik engellere takılmadan çalışmak ve vergi avantajları sağlamak amacıyla bu yöntemin tercih edildiğini savundu.

‘RADYOAKTİF ATIKLARIN NASIL BERTARAF EDİLECEĞİ BELİRSİZ’

Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi’nin ÇED raporunu hazırlayan danışmanlık şirketinin Fransız Assystem şirketinin ortaklık kurduğu ‘Assystem ENVY Enerji ve Çevre Yatırımları A.Ş.’ olduğunu kaydeden Atal, işlem sonrasında oluşacak radyoaktif atıkların nasıl korunup, nihai bertarafının nasıl yapılacağı konusunda hiçbir bilgi olmadığını söyledi.

YÜZLERCE TON TEHLİKELİ KİMYASAL HAVAYI, TOPRAĞI ETKİLEYECEK

Nükleer reaktörde zorunlu olan soğutma sistemleri için Karadeniz’in suyunun kullanılacağını söyleyen Avukat İsmail Hakkı Atal, geri dönüş suyunun içerdiği yüzlerce ton zehirli ve tehlikeli kimyasal maddelerin alıcı ortama karışacağını, havayı ve tarım alanlarını etkileyeceğini belirterek bu risklerin ÇED raporunda öngörülmediğini vurguladı.

‘NÜKLEER REAKTÖR KAZALARININ ETKİLERİ GİZLENİYOR’

Reaktörün işletilmesi için gerekli nükleer teknolojinin oluşturduğu çevresel etkiler ve atık yönetiminin dünya genelinde en ileri teknolojiye sahip ülkelerde bile çözümlenemediğini dile getiren Atal, keşif sırasında, “Nükleer atık yönetiminde atık bertarafının söz konusu olmadığını, bir kaza veya benzeri durumda yayılacak nükleer radyasyonun nükleer reaktörün bulunduğu bölge ya da ülke ile sınırlı kalmayıp kıtalar boyutunda geri dönüşümsüz kirlilik ve tahribat yarattığını Çernobil ve Fukuşima'da herkes tarafından izlenen etkiler olduğunu, ancak dünya genelinde işletilen 400'e yakın nükleer reaktörde sayısız kazaların meydana geldiğini ve bunların ve etkilerinin kamuoyundan gizlendiğini” anlattıklarını aktardı.

DÜNYADA YÖNETİMİ VE MÜLKİYETİ BAŞKA ÜLKEDE OLAN SANTRAL YOK

Nükleer radyoaktivitenin canlılar üzerinde tedavisi mümkün olmayan hastalıklar veya ölüme yol açtığını da savunan Atal, yayılan düşük dozdaki radyasyonun bile insan hücresindeki genetik materyal olan DNA'nın yapısını bozduğunu vurguladı. Dünyada hiç bir ülkede yönetimi ve mülkiyeti başka ülkeye ait olan bir nükleer santral bulunmadığını dile getiren Atal, bunun ilk örneği olan Türkiye’deki nükleer santral projelerinin ülke için bir milli güvenlik tehdidi olduğunu savundu.

OLMAYAN REAKTÖR İÇİN 1 MİLYON 200 BİN AĞAÇ KESİLDİ

Sinop NGS ile ilgili hazırlanan ÇED raporunun yok hükmünde olduğunu savunan Avukat İsmail Hakkı Atal, Sinop İnceburun Yarımadası’nda olmayan bir ÇED ve reaktör için 1 milyon 200 bin ağacın kesildiğini söyledi.

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ PROJESİNDE 12 YILDA YAŞANANLAR

Türkiye’nin Mersin Akkuyu’dan sonra yapmayı planladığı Sinop Nükleer Güç Santrali için Mayıs 2013’te Japonya ile 22 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı. Nisan 2015’te santralle ilgili planlar onaylandı. Böylece Türkiye’nin inşa etmeyi planladığı nükleer santralleri Akkuyu’da Ruslar, Sinop’ta ise Japonlar yapacaktı. AKP hükümeti; Japonya'nın Mitsubishi Heavy Industries (MHI) ve Itochu şirketleri ile Fransa'nın Areva ve GDF Suez'e verdiği Sinop Nükleer Güç Santralini 2017 yılında başlatmayı ve ilk ünitenin 2023 yılına kadar faaliyete geçmesini planlıyordu. Ancak projeyle ilgili yapılan ÇED başvurusunun 20 gün içinde karara bağlanması dikkati çekti. Nükleer santral için hazırlanan ÇED başvurusunun Bakanlığa sunulduğu tarih 21 Ağustos 2020 olarak görülürken, ÇED Olumlu kararının verildiği tarih ise 11 Eylül 2020 olarak kayıtlara geçti. Toplam 3301 sayfadan oluşan ÇED raporunun sadece 20 günde değerlendirilerek onaylanmasının imkânsız olduğunu savunan çevre örgütleri kararı yargıya taşıdı. Danıştay’ın yerel mahkemenin red kararını bozmasının ardından dün yapılan bilirkişi keşfinin ardından yeniden görülmeye başlanan davada gözler mahkemenin vereceği kararda.

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-YUSUF YAVUZ