Adana’dan başlayarak Toros Dağları’nın Akdeniz’e bakan güney yamaçları boyunca Muğla’ya, oradan da Ege kıyı hattında Aydın, İzmir, Balıkesir ve Çanakkale Kaz Dağları’na kadar uzanan bölgedeki ormanlarda ağaç kesim işlerini yapan topluluğa ‘Tahtacılar’ denirdi. Tahtacılar zamanla geçimlerini sürdürebilmek adına daha çok kasaba ve şehirlere yerleşti. Tahtacıların ağaç işleriyle geçen yaşamları Cumhuriyet döneminden geriye doğru Osmanlı ve Selçuklu beylikler dönemine kadar uzanıyor.

ÇADIRDA ZORLU YAŞAM

Tahtacılar, Osmanlı tersaneleri ve inşaatlar için ağaç kesip tahta biçiyordu. Yaptıkları işin gereği olarak ormanlık bölgelere yerleşen ve neredeyse bin yıldır orman dünyasının bir parçası olarak çadırlarda yaşayan Tahtacılar, özellikle Osmanlı’nın merkezi idaresinden uzak durmaya çalışıyordu. Tahtacıların gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet devletinden uzak durmalarının temel nedeni, Alevi ya da daha doğru bir terimle Kızılbaş olmalarıydı.

 

TAHTACI FATMA

Süha Arın, öğrencisi Nesli Çölgeçen ile birlikte bir belgesel yaptı. Belgeselin masrafını tamamını cebinden karşılayan Arın, filminin adını “Tahtacı Fatma” koydu. Bu belgesel, Antalya Elmalı kazası bölgesindeki Tahtacılarla ilgili bir belgeseldi. “Benim adım Fatma Şimşek. İlkokulu bitirdim. 12 yaşındayım. Babam Tahtacılık yapıyor…” diyerek Fatma’ya yönelen kamera bize, Fatma’nın ve naylon çadırlarda yaşayan Tahtacıların ağır iş hayatını yalın, doğal diyaloglarla anlatıyordu. 

 

“KENDİLERİNİ ÇOK GELİŞTİRİYORLARDI”

Süha Arın, "Tahtacı Fatma" belgeseli üzerine yaptığı bir söyleşide şu ifadeleri kullandı:

“Beni ve ekibin diğer elemanlarını şaşırtan en önemli olgulardan biri de o kadar aydın fikirli, o kadar ileri görüşlü insanlardı ki donup kaldık hepimiz. Açık fikirliler. Sorulara net cevaplar veriyorlar. Kendilerini çok iyi yetiştiriyorlardı. Sürekli okuyorlardı. Ve sürekli tartışıyorlardı. Türkiye gündemini takip ediyorlardı. Dünya gündemini izliyorlardı. Bu bizi çok etkiledi. Çekimlerdeki konuşmalar tamamen doğaçlamadır.”

 

YAŞLI AĞAÇLAR KESİLİYOR, ORMANLAR KORUNUYOR

Arın’ın ilk belgeselinden 35 yıl sonra “İki Ağaç İçin” adlı bir başka belgeseli, Tahtacı Fatma’nın evlendiği, Elmalı’ya yerleştiği, iki yetişkin çocuk sahibi olduğu haliydi. "Büyüklerimiz semah döner, bizler oyun oynardık" diyen Fatma, ormanın güzel olduğunu, özgürlük olduğunu dile getirerek,

"Bir ağacı kesebilir misin? Kesemezsin! Biz orman işletmesinin bize gösterdiği yaşlı işaretli ağaçları keserdik." dedi.

 

Muhabir: YEŞİM ERTAN