Manavgat, bir zamanlar türlerin cenneti olan doğa harikası bir alanı içinde barındırıyordu. Ancak 28 Temmuz 2021'de başlayan ve günlerce süren korkunç yangın, bu cenneti cehenneme döndürdü. 56 memeli türün yaşam alanı alevlerin kurbanı oldu, bazıları nesli tükenme tehlikesi altında olan bu türler, ne yazık ki evlerini kaybetti. Özellikle, IUCN tarafından "hassas" ve "tehdide yakın" olarak sınıflandırılan türler ciddi etkilendi.
BÜYÜK KAYIP: YANGIN SONRASI KIRMIZI LİSTEDEKİ TÜRLERİN YAŞAM ALANLARI
Araştırmalar, yangından etkilenen 713 kilometrekarelik bölgenin yüzde 15'inin en yüksek derecede, yaklaşık yarısının ise orta derecenin farklı seviyelerinde zarar gördüğünü ortaya koydu. Bu zarar gören bölgelerde bulunan ve Kırmızı Liste'de yer alan 56 memeli türün yaşam alanı da bu etkilenmenin içindeydi. Araştırmayı gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri, bu durumun türlerin endişe kategorilerini olumsuz yönde değiştiren en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtti.
“Yanan alanlardaki 56 türün 5'inin toplam yanan alanının yüzde 85'i ve üstünün orta-yüksek şiddette yanma zararına uğradığını söyleyebilirim." - Dr. Fulya Aydın Kandemir
KRİTİK DURUM: TÜRKİYE'DE TEHLİKEDE OLAN TÜRLER
Küçük memeli türlerden büyük memeli türlerine kadar geniş bir yelpazede türlerin yaşam alanları bu yangında zarar gördü. Karakulak türünün Türkiye'de çok dar bir habitat alanına sahip olduğuna dikkat çeken Kandemir, türün yaşam alanlarının neredeyse tamamının yangında zarar gördüğünü belirtti. Aynı zamanda, orman yangınının hem türlerin habitatlarını hem de nüfuslarını ve doğurganlıklarını etkilediğini dile getirdi.
“Orman yangınlarının sonuçları olacak. Hassas olan türün tehdide yakın seviyeye gelmesi, az endişedeki olanın endişe verici türler kategorisine girmesi beklenen çıktılar arasında." - Dr. Fulya Aydın Kandemir
DOĞA İLE İNSAN ARASINDAKİ ETKİLEŞİM: YENİ PATOJENLERİN İNSANLA KARŞILAŞMASI
Yangın sonrasında türlerin göç etme ihtimali, bu sürecin doğal yaşam dengesini değiştireceği ve bu durumun insanları yeni patojenlerle karşılaşma ihtimalini artıracağı bir duruma dönüştürüyor. Ayrıca, türlerin göç etmesi durumunda yarasa gibi türlerin insanla etkileşiminin artması, bu durumun insanlar için yeni sağlık tehditleri oluşturabileceğini gösteriyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ORMANLAR İÇİN PLANLAMA VE YATIRIM GEREKLİLİĞİ
Yangınlar sonrasında, ormanların sürdürülebilir şekilde planlanmasının önemini vurgulayan Kandemir, özellikle orman koridorlarının korunması, ormandan geçen yolların doğru planlanması, biyoçeşitlilik analizlerinden, su kaynaklarına kadar multidisipliner ve kurumlar arası hazırlık egzersizleri yapılması gerektiğini belirtti. Bu sayede, türlerin yaşam alanlarının korunması ve türlerin nüfuslarının korunması için etkin bir yönetim sağlanabilir. Sonuç olarak, Manavgat yangını sonrasında yaşanan bu büyük ekolojik kayıp, hem doğa için hem de insanlar için büyük bir uyanış olmalıdır. Böyle bir felaketin tekrar yaşanmaması için, doğa koruma ve sürdürülebilir orman yönetimine daha fazla yatırım yapılması, bilimsel araştırmaların artırılması ve bu konuda daha etkin politikaların uygulanması gerekmektedir.