Muğla’daki Güllük Körfezi, önemli deniz çayırı habitatlarını barındırıyor. Denizel yaşamın sürmesi için kritik önemi bulunan deniz çayırları, birçok deniz canlısı için yumurtlama ve üreme alanı işlevi görüyor. Sağladığı oksijenle denizin akciğeri konumunda olan deniz çayırları, ayrıca organik madde üretimiyle de denize yaşamın sigortalarından biri olarak biliniyor. İnsan kaynaklı faaliyetlerden olumsuz etkilenen deniz çayırlarının en önemli yok oluş nedenleri arasında kirlilik, liman ve benzeri kıyı yapıları ile balıkçı trolleri ve tekne çapaları gibi etkenler sayılıyor.

ADINI MİTOLOJİK DENİZ TANRISI POSEİDON’DAN ALAN TÜR

Akdeniz’e özgü ve koruma altındaki bir deniz çayırı türü olan Posidonia oceanica, adını mitolojideki deniz tanrısı Poseidon’dan alıyor. Deniz çayırlarının korunması için Türkiye’nin de dâhil olduğu birçok ülkede bilimsel projeler yürütülüyor. Bunun yanında toplumsal farkındalığın artırılması için yürütülen eğitim faaliyetleri de deniz çayırlarının gezegenin geleceği açısından öneminin altını çiziyor.

MADEN YÜKLEMEK İÇİN İASOS ANTİK KENTİNDE LİMAN PROJESİ

Ancak doğal deniz çayırı yataklarına sahip olan Ege ve Akdeniz kıyılarında hızla artan yapılaşma ve kullanım baskısı denizin akciğerlerini tahrip ediyor. Muğla Güllük Körfezi’nde yapılmak istenen maden yükleme limanı da bu tehditler arasında. Denizli, Muğla ve Aydın illerinde çıkarılan maden ve doğal taşların deniz yoluyla taşınmasını amaçlayan yeni limanın yapılmak istendiği alan yaklaşık 5 bin yıllık geçmişe sahip olan İasos antik kentinin koylarından birini kapsıyor.

GÜLLÜK KÖRFEZİNDE TOPLAM 6 ADET LİMAN, MARİNA VE BARINAK VAR

Antik limanın batısındaki koyda liman projesi için deniz tabanında tarama çalışması başlatıldı. Özel bir şirket tarafından yapılmak istenen liman projesinin bulunduğu bölgede 2 yat limanı, bir marina, 2 balıkçı barınağı ve mevcutta maden nakli için kullanılan 3.2 km. mesafedeki Güllük Limanı bulunuyor.

YILDA 3,5 MİLYON TON KAPASİTE, GÜNDE 320 KAMYON SEFERİ

Proje dosyasında yer verilen bilgilere göre yapılması planlanan maden limanında günde 5 ila 10 bin ton arasında yükleme boşaltma yapılacağı, yıllık kapasitenin de 3 milyon 500 bin ton olacağı belirtiliyor. Bölgeden çıkarılan feldpast ağırlıklı, boksit, kalsit kuvars, zımpara taşı, alüminyum ve mermerin naklinde kullanılacağı kaydedilen liman için günde 320 kamyon seferi düzenleneceği öngörülüyor.

DENİZ TARAMASINA TEPKİ: ‘DENİZEL YAŞAM YOK EDİLİYOR’

Projeyle ilgili açılan davaların ardından hukuki sürecin Anayasa Mahkemesi’nde devam ettiği belirtilirken deniz tarama çalışmasının geceleri de sürmesi Kıyıkışlacık sakinlerinin tepkisini çekiyor. Deniz tabanının kazılmasıyla bitkilerin kıyıya vurduğunu belirten mahalle sakinleri, “Denizimiz çamur içinde. Denizel yaşamın ve atmosferimizin oksijenini sağlayan deniz çayırları ile olası arkeolojik kalıntılar yok ediliyor. Gece boyunca çalışıyorlar. Denizden çıkarılan 10 gemiden fazla kumu yine denize döktüler. Şimdi kırıcılar geldi. Tam bir vahşet yaşanıyor burada. Halk uyuyamıyor, Sahil Güvenlik gelmiyor” sözleriyle tepkisini dile getiriyor.

ANTİK LİMANIN OLDUĞU KOYDAKİ DALIŞ YASAĞI 2020’DE KALDIRILDI

Antik bir limana sahip olan İasos’un koyları, barındırdığı sualtı arkeolojisi kalıntıları nedeniyle 2016 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile dalış yasağı getirilmişti. Ancak liman projesinin gündeme gelmesiyle bu karar, 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararı ile kaldırılmıştı. Mahalle sakinlerinin verdiği bilgiye göre denizde herhangi bir sondaj çalışması yapılmadığı, olası arkeolojik kalıntıların göz ardı edildiği öne sürülüyor. “Çıplak gözle dalındı, deniz kirliydi ve bir şey bulunmadı” diye rapor verdiler iddiasını dile getiren mahalle sakinleri, dalışa yasak bölgenin koordinatlarının değiştirilerek yasağın kaldırıldığını dile getiriyor.

DR. MERT GÖKALP: ‘DENİZ ÇAYIRLARI KAZINARAK YOK EDİLECEK’

Denizel biyoçeşitlilik açısından yaşanan tahribatın gözle görülür seviyede olduğu liman projesinin bulunduğu alan önemli bir deniz çayırı alanı olarak biliniyor. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz Deniz Bilimci Dr. Mert Gökalp, “Akdeniz’e özgü Posidonia deniz çayırlarının ekosisteme faydalarının yanında, ne kadar özel canlılar olduğu iklim değişikliğinin azaltılmasındaki rollerinin ortaya çıkması, kökleri ve yapraklarında tuttukları CO2 oranları ile de anlaşılmaktadır. Limanın yapılması tasarlanan alanda, uzun ömürlü Posidonia deniz çayırlarının haricinde ayrıca Cymodocea nodosa ve Zostera sp. türü deniz deniz çayırlarının yaşadığı bilinmektedir. Alanda gerçekleştirilen liman drenaj faaliyetlerinin deniz çayırı türlerini kökten kazıyarak yok etmesinin yanı sıra kritik öneme sahip ve nesilleri tükenme seviyesinde olan Akdeniz fokları haricinde yukarıda bahsi geçen ve bu alanları yaşam alanı ve muhtemel üreme alanı olarak kullanan bu kıkırdaklı balık türlerini de şüphesiz negatif olarak etkileyecektir” görüşünü dile getirdi.

TAHRİBATTAN KURTULABİLEN SON DENİZ EKOSİSTEMLERİ

Deniz yaşamıyla ilgili birçok belgesele ve makaleye imza atan Dr. Mert Gökalp, Bodrum Yarımadası ve çevresinde koruma çalışmaları ve itirazlar sayesinde kısmen kurtulabilmiş az sayıda kritik deniz ekosistemi bulunduğunun altını çizdi. Gökalp, arkeolojik ve doğal sit olarak koruma altında bulunan Küdür Yarımadası ile Akdeniz foklarının yaşam alanı olan Myndos ve İasos gibi arkeolojik alanların dalışa yasak bölge ilan edilmesiyle deniz ekosistemlerinin kısmen korunabildiğini kaydetti.

DENİZ YAŞAMININ SİGORTASI BASKI ALTINDA

Güllük Körfezi’nde 2014-2022 yılları arasında yapılan çalışmaların ardından 2023 yılında Ata Bilgili ve Hakan Kabasakal’ın yayınladığı makaleye de atıfta bulunarak şunları söyledi: “Bu korumaya rağmen günümüzde yazlık villa ve tatil köylerinin çevredeki önemli kıyı alanlarını işgali ve yıllar bazında yayılımı devam etmekte, Bodrum Yarımadası, Güllük Körfezi ve çevresinde marina, liman ve benzeri yapılar gün geçtikçe artmakta ve bu faaliyetler bu önemli habitatlara ekstra düzeyde baskı getirmektedir. Bu alanlar Akdeniz foku gibi geniş kıyı alanlarına ihtiyaç duyan bir canlı, denizatı gibi anıtsal türleri ve kum köpekbalığı (Carcharhinus plumbeus), fulya balığı (Aetomylaeus bovinus), melek köpekbalığı (Squatina squatina) kemane (Rhinobatos rhinobatos) ve dikenli kelebek vatoz (Gymnura altavela) gibi ve diğer vatoz türleri nesli kritik düzeyde tehdit altındaki türler, deniz kuşları ve tüm bu canlılara yaşam sağlayan ada/yarımada ekosistemleri doğal kayalıklar ve bunları çevreleyen doğal plaj, koylardan oluşmaktadır. Tüm bu saydıklarımızı bir arada tutan, beslenme, yaşam alanı, korunma ve barınma sağlayan, kıyılardaki erozyonu engelleyen, ekosistemin oksijen ihtiyacını karşılayan, üreme, gelişim gibi canlıların kritik yaşam döngülerinde yer tutan, Posidonia oceanica deniz çayırı habitatlarını kapsamaktadır.”

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ - YUSUF YAVUZ