Grev günü Antalya Defterdarlığı önünde toplanan KESK üyesi emekçiler adına konuşan KESK Antalya dönem sözcüsü Nurettin Sönmez,

“Sadece kendimiz için değil, göz göre göre sefalete itilen, verdikleri emekler yok sayılan 12 milyon emeklinin hakkını da savunmak için, nitelikli ücretsiz kamu hizmeti hakkı yok sayılan tüm bu ülkenin tüm insanları için grevdeyiz. Alanlarda omuz omuzayız” dedi.  

KARANLŞIK DAHA DA ZİFİRİ HALE GELDİ

“Ne yazık ki ülkemizde çok uzun süredir gecenin karanlığı hâkim. Üstelik ülkeyi yönetenler attıkları her adımda üzerimize çöken karanlığı daha da zifiri hale getirmeye çalışıyor. İki gün önce yine böyle bir adım atıldı. Hükümet 6 milyonu aşkın kamu emekçisi ve emekliye, bizlere toplu sözleşme teklifini açıkladı. Buna göre hükümet bizlere altışar aylık dilimler halinde 2024 yılı için yüzde 14 + yüzde 9, 2025 yılı için ise yüzde 6+ yüzde 5 maaş artışı teklif etti.  Şaka gibi ama ne yazık ki gerçek” diyen Nurettin Sönmez, “İktidar Merkez Bankası'nın hedeflediği, ama her zamanki gibi tutmayacağı bugünden belli olan enflasyon oranlarının bile altındaki teklifi ile hepimizle açıkça alay etmiştir. Üstelik hükümetin tırnak içinde teklifinde tüm kamu emekçilerinin ortak taleplerine ve 11 hizmet kolunun taleplerine dair tek cümle edilmemiştir. Tüm bunlar ‘müzakereler devam ediyor’ denilip geçiştirilmiştir. Kısacası ilk toplantının yapıldığı 1 Ağustostan iki hafta sonra gelinen yerde dağ fare doğurdu ” diye konuştu.

YOKSULLUK GİDEREK ARTIYOR

Kamu emekçilerine seslenen Nurettin Sönmez,

“Kamu işvereni olan iktidarın toplu sözleşmeye ilişkin ilk teklifini hepiniz duydunuz, öğrendiniz.  Seçimden önce ‘En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak, artışlar emekli maaşlarına da yansıtılacak’ sözü verdiler.  Ancak verdikleri sözü arkadan dolanma yöntemleri ile tutmadılar. İlave seyyanen ödenek adı altında hepimizin yıllardır yaşadığı kayıpları daha da artıracak yeni bir maaş-ücrete rejimi getirdiler. Bugün için ortalama 13 bin TL’lik bir tutarı emekli aylığı bağlama tutarımızdan düştüler. Böylece emekli maaşlarımızın kısa vadede çalışırken aldığımız maaşın üçte birine uzun vade de ise beşte birine kadar düşeceği bir tuzak kurdular.  Ne yazık bizim dışımızda, KESK dışında diğer konfederasyonlar bu tuzağa dikkat çekmedi. Görmezden geldiler. Hala görmezden gelmeye devam ediyorlar. Son bir ayda akaryakıt ve doğalgazda ÖTV artışı, hemen her şeyin KDV oranlarının artırılması, TL’nin döviz karşısında değer yitirmesi ile hızlanan zam kasırgası zincirleme bir şekilde iğneden ipliğe tüm ürünlere yansımaya devam ediyor. Bu durumda 2023 yılı için yüzde 58 olarak ‘güncellenen’ enflasyon hedefi daha şimdiden kağıt üzerinde kalmıştır. Temmuz’da aldığımız maaş artışları bir ay geçmeden eridi. Hepimize dayatılan bu yoksulluğa dur deme vakti gelmedi mi?” ifadelerini kullandı.  

EMEKLİLER ZOR BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR

Temmuz maaş artışlarında en büyük darbenin emeklilere vurulduğunu, 12 milyon emeklinin gözlerinin içine baka baka aldatıldığını belirten Nurettin Sönmez, şöyle konuştu:

"Milyonlarca emekli kök aylığı 6 bin TL’nin altında kaldığı için yüzde 25’lik artıştan bile yararlanamadı, aylıkları bir kuruş bile artmadı. Üstelik emekliye verilen yüzde 25 maaş artışından 12 gün sonra çıkıp dalga geçer gibi ‘2023 enflasyonunu yüzde58 olarak güncelledik’ açıklaması yapıldı. Bu sefalete dur deme vakti gelmedi mi? Bugün ya bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine boyun eğeceğiz. Ya da hangi sendikaya üye olursak olalım kamu emekçisi ile emeklisi ile ‘Hak verilmez mücadele ile alınır’ diyerek ortak sorunlarımız, taleplerimiz için mücadeleyi yükselteceğiz.”

ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜ KULLANIYORUZ

“Bizler sustukça, yetkimizi başkalarına teslim ettikçe başımıza nelerin geldiğini geçtiğimiz 6 toplu sözleşmede gördük” diyen Nurettin Sönmez, “Kamu işvereni olan hükümetin sesimize kulaklarını kapatamaması, üzerinde pazarlık yapılabilecek yeni ve gerçek bir teklif sunması bizlere bağlı. Bunun için KESK olarak hükümetin hepimize sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik dayatan ilk teklifine karşı ilk uyarımızı yapıyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulu'nun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden bu garabet sisteme karşı hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini yoksulluk sınırı üzerinde insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam demokratik bir çalışma yaşamı, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için her adımda omuz omuza vermeye davet ediyoruz” dedi.   

 

Muhabir: BÜLENT ÖNER