22 Kasım 2016 tarihinde gece yarısı yayımlanan 677 sayılı OHAL Kararnamesi ile Akdeniz Üniversitesi'ndeki kamu görevinden çıkartılan 8 barış akademisyeninden biri olan Prof. Dr. Taha Karaman’ın göreve iadesiyle ilgili olarak basın açıklaması gerçekleştirildi.
İHRAÇLAR PROTESTO EDİLDİ
Basın açıklamasını okuyan TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Nursel Şahin, Dr. Şahin,
“ Anayasa’da güvence altındaki ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı göz ardı edilerek, rektörlükler kendilerini mahkemelerinin yerine koyarak büyük bir adaletsizlikle kürsülerimizden, öğrencilerimizden koparıldık. Özerk, demokratik, laik üniversite ve barış talebimizden, onurumuzdan vazgeçmiyoruz” dedi.
Şahin açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
“Söz konusu ihraçların gerekçesi “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı Barış talebini içeren bildiriyi imzalamış olmaktı. Bildiriden sonra Akdeniz Üniversitesi Yönetimi talimatla disiplin soruşturmaları açmış ve hukuk fakültesi dekanının da yer aldığı disiplin komisyonlarınca suç belirtilmeden, savunma yapmamıza dahi izin verilmeden hakkımızda meslekten çıkartılma cezası öngörülerek dosyalarımız YÖK’e gönderilmişti. Bu arada soruşturmanın gizliliğini koruması gereken disiplin amiri bu ödevini yerine getirmeden bizlerin isimlerinin basına sızdırılmasına engel ol(a)mayarak bizleri itibarsızlaşmaya; silahların susmasını, barışı talep eden bizleri terörle ilişkilendirmeye çalışmıştır. Yasal dayanağı olmayan bu karar YÖK’ten döndü. Ancak, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen Olağanüstü Hal uygulaması üniversiteden ihraçlar için yeni bir fırsat yarattı. OHAL Kararnamesi ile üniversiteden ihraç edildik” dedi.
HER ÜNİVERSİTE AYNI DAVRANMADI
“Üniversitelerin farklı tutumlar aldığı, bazılarının soruşturma açmaya bile gerek görmediği bir süreç yaşandı. Daha sonraki açıklamalarda ihraç edilen akademisyenlerin isimlerinin bizzat rektörlüklerce bildirildiği açıklanan süreçte Akdeniz Üniversitesi de hızla isimlerimizi bildirerek ihraç edilmemizin zeminini hazırlamıştır. Anayasa’da güvence altındaki ifade özgürlüğü, adil yargılanma ilkesi göz ardı edilerek, rektörlükler kendilerini mahkemelerin yerine koyarak büyük bir adaletsizlikle kürsülerimizden, öğrencilerimizden kopartıldık. Hem öğrenciler hem de akademisyenler açısından kayıp 7 yıl söz konusu”
diye konuşan Dr. Şahin açıklamalarını daha sonra şu şekilde sürdürdü:
“Bir tıp fakültesi öğrencisinin mezun olacağı kadar bir süre. Öğrenciler hocalarını tanımadan mezun oldu ve bir sürü nitelikli hoca öğrencileriyle buluşamadı. Bilgi birikimlerini onlara aktaramadı. Hakkımızda açılan ceza davaları, Anayasa Mahkemesinin “Hak İhlali” kararı, OHAL komisyonu incelemesi ve ret kararı, sonrasında idare mahkemesi dava süreci, yaklaşık yedi yılı aldı. Anayasa Mahkemesi, Barış Akademisyenleri’nin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisinde, bir suç unsuru olmadığına; bu nedenle cezalandırılmalarının ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna, bu metne imza atan akademisyenlerle ilgili yargılama yapılmasının ve hatta disiplin cezası verilmesinin bile hak ihlali olduğuna hükmetti. AYM’nin bu kararının ardından OHAL İnceleme Komisyonu, haklarında açılan davalardan beraat etmelerine rağmen Barış Akademisyenleri’nin iade taleplerini beş yıl beklettikten sonra, neredeyse elinde bakılacak dosya kalmadığı zaman topluca reddetti. OHAL Komisyonuna karşı açılan davalar sonuçlanmaya başlarken, Barış Akademisyenleri’nin bir kısmı idari mahkemelerin verdikleri iade kararı sonucu görevlerine dönmeye başladı. Henüz davası sonuçlanmayan ya da idare mahkemesinde olumsuz karar verilen akademisyenlerin istinaf mahkemesinde davaları devam etmektedir. Olağanüstü hal kapsamında KHK ile kamu görevinden çıkarılan 400 civarında akademisyenden 100’e yakını mahkeme kararıyla görevlerine iade edildi. Yaklaşık 300’ünün göreve iade talepli dava süreci ise devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi’nde de görevden uzaklaştırılan barış akademisyeni sekiz arkadaşımızdan halen dördünün göreve iade davası yargı sürecinde. Dolayısıyla bizim için mücadele henüz bitmedi devam ediyor. En son arkadaşımız işine iade edilene kadar da bu mücadele devam edecek. Sevgili Taha Karaman hocam üniversitenize hoş geldiniz. 30 yılı aşkın süre boyunca öğrendiğiniz, bilime katkı sunduğunuz, çok sayıda öğrenci ve asistan yetiştirdiğiniz, hastalara iyilik hali sunduğunuz ve bundan sonra da sunacağınız akademik hayatınızın bu döneminde başarılar diliyoruz. Bu süreçte meslek odalarımız, Antalya’daki tüm demokratik kitle örgütleri her zaman yanımızda oldu, dayanışmanın önemini gösterdi. KHK’lar gidecek biz kalacağız, biat etmeyeceğiz demiştik, işte buradayız. Bizlerin ihraç edilmesine neden olanlar, bizleri terörle ilişkilendirerek itibarsızlaştırmaya, etiketlemeye çalışanlar, akademik özgürlüklere sahip çıkmayan yöneticiler sizler neredesiniz? Özerk, demokratik, laik üniversite ve barış talebimizden, onurumuzdan vazgeçmiyoruz”.
Muhabir: BÜLENT ÖNER