Türkiye’de son dönemlerde peş peşe pek çok olay yaşandı. Bolu’da yaşana yangın faciası, zamlar derken şimdi de siyasi parti liderleri ve gazeteciler tutuklanmaya başladı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Tektaş tutuklanırken, Gazeteci Barış Pehlivan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma başlatıldı. Peş peşe gelen olaylara ilişkin Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bulunan Attallos Meydanı’nda toplanarak tepkilerini ortaya koydu. "Baskılara, Gözaltılara, Tutuklamalara ve Kayyumlara Hayır! Demokrasi ve Adalet İstiyoruz" konulu basın açıklamasını grup adına Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İlhan Karakurt yaptı.
KAYYUMLAR ARTIK BİR DEVLET POLİTİKASI HALİNE GELDİ
2016 yılından bu yana kayyum atamalarının artık bir devlet politikası haline geldiğini belirten Karakurt, “2016 yılından bu yana kayyum atamalarının bir devlet politikası haline geldiğine tanık oluyoruz. Bu mesele sadece kayyum atanan parti ve belediye başkanlarının sorunu olmaktan çıkmış bu ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşın meselesi haline gelmiştir. Dolayısıyla Kayyum Siirt şahsında bütün Türkiye'ye atanmıştır. Her bir yurttaşın seçme ve seçilme hakkına karşı atanmıştır. Bu nedenle birlikte olmak, birlikte itiraz etmek, birlikte mücadeleyi örmek gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bu sorumluluğu hisseden bir yerden bugün emek ve Demokrasi güçleri olarak buradayız, birlikteyiz. Kayyum siyasetine, Baro yönetimine karşı uygulanan antidemokratik müdahaleye, gezisi davası üzerinden yeniden başlatılan operasyonlara, gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanmasına, Bolu'daki yangın kıyımına karşı yan yanayız, omuz omuzayız” dedi.
“GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR!”
Özellikle yaptıkları haberlerden ötürü pek çok gazetecinin tutuklanarak, Türkiye’nin karanlık bir rejime sürüklenmek istediğini vurgulayan Karakurt, “ESP üyesi 37 kişinin tutuklanması ve Antalya'da yaşanan gözaltılarla birlikte bu ay içinde 14 gazeteci gözaltına alındı. Son dönemde gazetecilere verilmek istenen gözdağı sadece basın değil, tüm halkımız için büyük bir tehdittir. Özgür medya, demokrasinin temel direğidir. Ancak AKP iktidarı, eleştirel ve bağımsız gazeteciliği susturmak için devletin tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. Saray rejiminin hoşuna gitmeyen haberleri yapan, yolsuzlukları ve hukuksuzlukları ifşa eden gazeteciler gözaltına alınıyor, yargı sopasıyla tehdit ediliyor. Bu uygulamalar, hukukun üstünlüğünü yok sayan otoriter bir yönetim anlayışının göstergesidir. Buradan açıkça ifade ediyoruz: Gazetecilik suç değildir! Özgür basın susturulamaz! Bu baskılar karşısında ne gazeteciler susacak ne de bizler geri adım atacağız! Türkiye’yi karanlığa sürüklemek isteyen bu otoriter zihniyete karşı, demokrasiye ve basın özgürlüğüne sahip çıkmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
"ÖZGÜR BASIN SADECE GAZETECİLERİN DEĞİL HALKIN DA HAKKI"
Özgür basının sadece gazetecilerin değil halkın da bir ihtiyacı olduğuna değinen sözcü İlhan Karakurt, ”Gazetecilere yönelik gözaltılar derhal son bulmalı, halkın haber alma hakkını savunan tüm basın mensupları özgür bırakılmalıdır. Onlar sadece gazeteci değil, aynı zamanda halkın haber alma hakkıdır, hakikattir, ifade özgürlüğüdür! Demokratik bir Türkiye ancak özgür bir basınla mümkündür! Unutulmamalıdır ki, basın özgürlüğü yalnızca gazetecilerin hakkı değil tüm yurttaşlarımızın hakkıdır. Türkiye'nin kayyumlara, gözaltı ve gazetecilerin tutuklanmasına değil, demokrasiye, barışa ve özgürlüklere ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı karşılamak için mücadele etmekte en temel insan hakkı olarak boynumuzun borcudur” sözlerini kaydetti.
“BEŞİKTAŞ’TA AYRI DEMOKRASİ, ESENYURT’A AYRI”
Beşiktaş’ta ayrı demokrasi, Esenyurt’a ayrı bir demokrasi işlediğini iddia eden Karakurt, “Siirt Belediye Eş Başkanı Sofya Alağaş hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmamasına rağmen kayyum atanması halkın iradesine karşı yapılmış bir darbedir. Esenyurt’ta milletin seçmiş olduğu meclis üyeleri kendi başkanını seçemezken, 20-30 kilometre ötedeki Beşiktaş Belediyesi ise kendi meclisi içerisinden bir başkanvekili seçti. Şimdi 20-30 kilometre uzakta 2 farklı demokrasiyi siz Türkiye’ye nasıl izah edeceksiniz? Beşiktaş’ta ayrı demokrasi, Esenyurt’a ayrı demokrasi olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
“ARTIK YETER!”
Hayat pahalılığına, zamlara, yoksulluğa ve demokrasinin aldığı yaralara "Artık yeter" diyen, İlhan Karakurt, “Tek adam rejimi, demir yumruğuyla ağzını açan herkesi susturmak istiyorsa, biz de işçilerin emekçilerin, ezilenlerin sesini yükseltmek ve birleştirmek için buradayız. 'Artık yeter' diyoruz. Demokrasinin aldığı yaralara 'Artık yeter' diyoruz, insan hakları ihlaline 'Artık yeter' diyoruz, hayat pahalılığına, zamlara ve yoksulluğa 'Artık yeter’ diyoruz. Baskılara, tutuklamalara, kayyumlara karşı 'hak hukuk ve adalet' demeye devam edeceğiz” dedi.
Fotoğraflar: BÜLENT ÖNER