İstanbul’un Şişli ilçesinde, 19 Ocak 2007 günü Agos Gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırıda tetikçi Ogün Samast tarafından öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, vurulduğu saatte, vurulduğu yerde anıldı.
ÇOK SAYIDA YURTTAŞ DİNK’İ ANDI
19 Ocak 2007’de, 18 yıl önce, Hrant Dink, gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ailesi, sevenleri, meslektaşları, insan hakları savunucuları ve çok sayıda yurttaş, Şişli’deki Sebat Apartmanı önünde toplandı. Dink’in vurulduğu yere kırmızı karanfiller, Agos gazetesi, mum ve nar bırakarak anma gerçekleştirdi.
HRANK İÇİN ADALET
Sebat Apartmanı’nın duvarına, Hrant Dink’in fotoğrafının üzerinde “Hafıza, hakikat, hayat, hasret 18 yıldır” yazılı büyük bir pankart asıldı. Törende, üzerinde “Hakikat”, “Hayat”, “Hasret” ve “Hafıza” yazılı Kürtçe, Ermenice ve Türkçe yazılı pankartlar taşındı. Anma sırasında “Sarı Gelin” türküsü, Türkçe ve Ermenice olarak çalındı ve Hrant Dink’in bıraktığı barış ve adalet mirası bir kez daha hatırlandı. Anmada; “Yaşasın halkların kardeşliği” , “Katilleri koruyan cinayete ortaktır” , “Hrant için adalet için” , “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz” sloganları atıldı.
HRANT’IM, GÜZEL KARDEŞİM…
Hrant’ın Arkadaşları” adına konuşan yazar Takuhi Tovmasyan, duygu dolu bir açıklama yaptı. Tovmasyan, konuşmasında hem kendi ailesinin tarihine hem de Hrant Dink’in ideallerine değinerek şu ifadeleri kullandı: "18 yıl önce seni kaybettiğimiz o kara günden bugüne her yıl bu pencerenin önünde binlerce insan toplandı, senin adalet ve barış aşkını andı, sana kalkan elleri ve o elleri hazırlayan iklimi lanetledi. Bugün hâlâ hep birlikte lanetliyoruz. Hrant’ım, güzel kardeşim; bu yıl buradan sana seslenmemi istediler. Bu kadar acının içinde nasıl ‘Hayır’ diyebilirdim ki?”
BU TOPRAKLARDA BİR FİKİR UĞRUNA CAN VEREN HERKES İÇİN
Tovmasyan, Dink’in hayalini kurduğu Türkiye-Ermenistan sınırının açılması fikrini şu sözlerle dile getirdi: "Günün birinde o sınır kapısı açılırsa, yayamdan kalma bakır tenceremi alıp, orada irmik helvası kavuracağım. Bu topraklarda bir fikir uğruna can veren herkes için. O günleri görür müyüm bilmiyorum, ama siz görebilirseniz benim irmik helvası hayalimi gerçekleştirmenizi vasiyet ediyorum.”
HEPİMİZİN GÖZLERİ ÖNÜNDE
“2007’nin Ocak ayının 19’unda bir Cuma günü tam bu saatlerde, tam burada, canımı, Hrant’ımı vurdular…” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: "Evlatlarımın, yeğenlerimin, bütün gençlerin üstüne titriyordum, onlar bizim büyüklerimizin bize aktardıkları acı hikâyeleri artık duymasınlar, bu güzelim topraklarda gönüllerince yaşasınlar diye. Vay, cahil cesaretim, vay! Güpegündüz, İstanbul’un orta yerinde, hepimizin gözleri önünde, Ermeni bir gazeteciyi katlettiler. Suçu neydi? Suçu aşikardı: İnsan sevgisi, demokrasi ve insan hakları tutkusu, ifade özgürlüğüne inancı, o da yetmedi iki halk arasında barışı savunması ve Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasını istemesi…. Bütün bunların üzerine bir de tanrı vergisi insanları ikna etme yeteneği. İşte bu sonuncusu bazı insanları çok ama çok korkuttu.”
YÜREĞİM İLK GÜNKÜ GİBİ SIZLIYOR
“Canım Hrant’ım, 18 sene oldu, aynı Takuhi yayamın Mardig amcamın öldüğüne inanmadığı gibi, ben de senin öldüğüne inanmıyorum, inanamıyorum, kabul edemiyorum, senin canına bir irmik helvası kavuramıyorum! Yüreğim ilk günkü gibi sızlıyor. Kıvranıyordum ki, kendimi bu acıya katlanabilir bir teselli ile avutuyor buldum. Bak güzel kardeşim, sana söz veriyorum, günün birinde, hayali ile yaşadığın, yüreğini, aklını, nefesini tükettiğin o sınır kapısı var ya… Şayet bir gün açılırsa, Takuhi yayamdan kalma bakır tenceremi alıp, açılan sınır kapısında bir irmik helvası kavuracağım. Senin hayallerinin gerçekleşeceği o günü ben görür müyüm bilmiyorum… Ama şayet yaşarsam bu sözümü tutacağım. Bu fikir beni ancak teselli ediyor. Hatta bazı coşuyorum, hayalimi büyütüyor, bir kazan değil, onlarca kazan irmik helvası yapmayı / yaptırmayı düşünüyorum. Bu topraklarda bir fikir uğruna, bir hayal uğruna can veren veya canı elinden alınanlar için… “
İNANIP VASİYET EDİYORUM
Canım kardeşim, seninle oturup buna benzer hayaller kurduğumuzda nasıl parlardı gözlerin, nasıl gülerdi yüreğin, gözümün önüne geliyor şimdi. Sonra hayal dünyasından gerçek dünyaya geçtiğimde “yine dağıtma peynirleri Takuhi” diyorum kendi kendime. Kardeşin de demedi mi “bu ülkede güvercinlere dokunmazlar” diye… Ne oldu, güvercinlerin en ak yüreklisine dokunmadılar mı? Ne yaşımdan ne de sağlığımdan bir kuşkum var. Ama o günleri ben göremem diye düşünüyorum. Maalesef o günler çok uzakta gibi görünüyor. Sizler görebilirsiniz diye inanıp vasiyet ediyorum, benim yerime lütfen siz gerçekleştirin benim irmik helvası hayalimi. Alın tencerelerinizi, gidin Kars sınır kapısına, dağıtın iki yakanın halklarına. Yetmedi, bu ülkeye barış geldiğinde gidin her sınır kapısına, Habur’a, Sarp’a, İpsala’ya, Kapıkule’ye, Karkamış’a, Ceylanpınar’a, her dilden bildiğiniz dualar eşliğinde kavurun irmikleri. Dağıtın sınırların iki tarafındaki halklara." (İstanbul/EVRENSEL)