Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, mayıs ayında tekrar başkan seçildi. Kapısı altın varaklı makamında koltuğu sağlama alan Dere, bu sıralar ziyaret turunda. Hayırlı olsuna gelenler, tebrik edenler vs. vs. Kendisi de geçtiğimiz haftalarda şehir içi esnafı ziyaret etmişti. Anladığım kadarıyla Dere, Kapalıyol ve Kalekapısı esnafının sorunlarını biliyor ama vatandaşın onlarla olan sorunlarını bilmiyor. Bir vatandaş olarak ben de o bölgedeki esnafla yaşadığım sorunları anlatayım.
Geçtiğimiz günlerde Kalekapısı'nda bir marketten soda aldım. Sade sodaya 4 lira fiyat çekti. Eee tabi şehrin merkezi olunca marketçi dahi kendini shopping center falan sanıyor. Neyse sodanın yanında bir şeyler daha aldığım için kredi kartını uzattım. Kartım temassızdı. Marketçi arkadaş kartı posttan çekti ve bana şu soruyu sordu: "Şifre neydi"... Önce şaşırdım ve duraksadım. Marketçi aynı soruyu tekrarladı: "Bilader şifreyi söylesene"...
Bende şifreyi vermeyeceğimi, post cihazını bana döndürmesini söyledim. Homurdanarak dediğimi yaptı ve şifremi girerek alışverişi tamamladım. Bu deneyim beni çok şaşırttı. Anlaşılan o esnaf, şifre isteme olayını alışkanlık haline getirmiş ama bunun suç olduğunu bilmiyor...
İkinci örneğe geçelim. Allah aşkına şu Kalekapısı'ndaki dönercilere, dondurmacılara bir çözüm bulunsun. Kiraladıkları 10 metre karelik dükkanla Attalos Heykeli dâhil, alanın komple kendilerine ait olduğunu sanıyorlar. Yakında Attalos Heykeli'ne de 100 gram tavuk döner+ayran 30 lira tabelası asarlarsa hiç şaşırmam.
Örneği biraz daha genişleteyim. Geçen akşam saat 20.00 sıralarında Kalekapısı'ndan geçiyordum. Şemsiye ve sandalyelerle devasa bir alanı işgal eden, utanmasa tramvay hattına kadar genişleyecek tavuk dönerci, kendisinden 20 metre uzakta el yapımı ürünler satan tekerlerli sandalyedeki vatandaşı taciz etti. Dönerci, 3-5 parça bir şey satarak geçimini sağlamaya çalışan engelli vatandaşı tartakladı ve "Daha uzağa git, müşterileri rahatsız ediyorsun" gibi cümleler kurdu. Elinde sigara, bağrı açık, bir karış sakal ile benim nazarımda kötü bir profil çizen dönerci, diğer yurttaşların tepkisi ile geri adım attı.
Bu gücü, bu laubaliliği nerden, kimden alıyor bunlar? Elbette AESOB ve yetkili belediyelerden. Bir zabıta görmüyorum ki bu işgale bu haksız genişlemeye ceza yazsın, en azından uyarıda bulunsun.
Bir AESOB personeli görmüyorum ki esnafa, 'Arkadaşlar tertipli düzenli olun. Tek tip giyinin. Kim garson, kim döner ustası belli olsun. Saçınıza, sakalınıza dikkat edin" desin...
Lafa geldi mi mangalda kül bırakmazlar...
Esnafımız şöyle dertli, böyle sıkıntıları var...
Evet, doğrudur esnafın sıkıntıları var ama esnafın bu hal hareketlerini kim düzeltecek?
Ben değil elbette.
Burada görev Büyükşehir ve AESOB'a düşüyor. Özellikle şehir içi esnafa davranış, konuşma, hitap konularında eğitim verilmeli. Hem öyle dostlar pazarda görsün misali yılda bir kez değil. Aylık ve düzenli olarak bu eğitim verilmeli, eğitime katılmayanlar bu şekilde cezalandırılmalı.
Türkiye'nin turizm başkentinin merkezinde bir elinde sigara diğer elinde döner bıçağı, yarım yamalak İngilizce ile turist avlayan esnaf bana göre Antalya'ya yakışmıyor.
Haksız mıyım Adlıhan Dere?