Çok basit; örgütlü, özgürlükçü gazetecilik. Yapılması gereken, vakit kaybetmeksizin örgütlemek, ortak çıkarlarda buluşmaktır. Gazetecilerin siyasi görüşü olabilir, olmalıdır da fakat iş meslek çıkarlarına geldiğinde ortak paydada buluşulmalıdır. İşte bizim sorunumuz da tam bu noktada başlıyor zaten. Ortak paydada buluşamıyoruz.
Kendimizle birlikte mesleğimizi de yalnızlaştırıyor, sorunlarımızı içimize gömüyor, ‘Aman boş ver. Zaten gazetecilik bitmiş’ diyerek düzene ayak uyduruyoruz. X sendikanın hak gaspıyla ilgili basın açıklamasına koşarak giderken, kendi özlük haklarımızı, özgürlük haklarımızı görmezden geliyoruz.
Maalesef toplumun aynası gazeteciler, aynanın karşısına geçemiyor, kendisiyle yüzleşemiyor. Halbuki daha 2019’da örgütlenmemiz gerektiğini gösteren çok acı örnekler yaşamadık mı? Örneğin Demirören Haber Ajansı’ndan paldır kültür atılan gazeteciler, mesela Antalya ve Türkiye’nin farklı illerde şiddete maruz kalan gazeteciler, mesela içeri tıkılan gazeteciler, mesela çalıştığı yayın organı kapandığı için işsiz kalan gazeteciler…
Hepsi önünüzde duruyor.
10 Ocak bizim için ne ifade ediyor? Üç beş süslü söz ve sırtımızın sıvazlanmasından öteye gidebiliyor muyuz? Mesela 11 Ocak’ta sorunlarımızın çözülmüş olacağına, daha özgür habercilik yapacağımıza inanıyor musunuz?
Sırtımızdaki yük her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, geçen yıl 180 ülke arasında 157. sırada yer aldı. Bugün medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolü altında.
Ve yine bugün;
İş güvencesi yok denecek seviyede. Sektörde çalışanların ekonomik ve sosyal hakları kullanılamaz halde. Kağıtta dışa bağımlılık yüzünden gazetelerin maliyetleri arttı.
İşsizlik basın sektöründe kanayan bir yara oldu. Basın sektörü üzerindeki sansür, otosansüre dönüştü. Liste uzayıp gider...
Tüm bu olumsuzluklar içinde küllerimizden yeniden doğmak mümkün. Bunun için yapılması gereken ilk başta yazdığım gibi örgütlenmek ve mücadeleyi kol kola sürdürmektir. Doğru ve tarafsız haber alma talebi, gazetecilerin özgürlüğünün ve dolayısıyla daha güçlü medyanın önünü açacaktır.
Umutluyum, umutluyuz, umutlu olmalıyız.