Tarımda, son aylarda gündemden düşmeyen komisyoncularla ilgili, hemen her gün yeni bir gelişme yaşanıyor.
Tarım sektöründe iştigal edenler konu ile ilgili fikirlerini belirtiyor. Olumlu olacağını söyleyeni bugüne kadar görmedim, duymadım.
Yerine daha iyi bir sistem getirmeden komisyonculuğu kaldırmak zaten bir çözüm olmaz. Tarımın içinde bulunduğu sorunları biraz daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hale getirir.
Ancak daha iyi bir sistem getirilirse, komisyonculuk kendiliğinden zaten kalkar. Çünkü tarımın mutfağındaki üreticiler, daha iyisi varken komisyonculara rağbet etmez.
Çiftçi ile perakendeci arasında köprü görevi sağlayan komisyoncular, tarım sektörünün yaşadığı birçok sorunu kendiliğinden ortadan kaldırıyor.
Çiftçinin nakit ihtiyacını karşılayarak bankadan kredi çekmesini ve faiz darboğazının içinde can çekişmesini önlüyor. Seraların hazırlık aşamasında gübre ve tohum parasını peşin alan çiftçiler, komisyoncular sayesinde maça 1-0 önde başlıyor. Çünkü faiz ödemiyor ve ürününün parasını, satmadan peşin almış oluyor.
Komisyoncular, çiftçiye hazır müşteri bularak piyasaya göre makul bir fiyat tespitini sağlıyor.
Sattığı her ürüne fatura kesmek zorunda olduğu için, kayıt dışı ekonominin önüne geçilmesinde çok önemli bir rol oynuyor.
Sağladığı istihdam, yurtdışında bulduğu yeni pazarlar ve ihracat yoluyla döviz girdisini sağlaması zaten komisyoncuların görevi olarak kabul ediliyor.
Haftalık olarak hazırladığım tarım sayfası nedeni ile hemen her hafta yolum Toptancı Hali’ne düşüyor. Komisyoncuları da görüyorum, üreticileri de, perakendecileri de.
Antalya Ticaret Borsası’nda ile Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda tarımla ilgili yapılan toplantılarda, komisyoncuların kaldırılması halinde tarımda ciddi sıkıntılar yaşanacağı belirtiliyor.
Sektörün önde gelenlerinin neredeyse tamamının aynı fikirde olması, tesadüf olamaz.
Zaten konuyla ilgili yorum yapanlar, “Daha iyi bir sistem varsa onu da hayata geçirelim” teklifinde bulunuyor.
Ancak altyapısı hazır olmayan, üretici ile tüketici arasındaki zinciri koparacak, ihracata zarar verecek bir sistem, güçlükle ayakta kalan tarım sektörüne öldürücü bir darbe vurur.
Girdi fiyatlarının katlandığı, döviz arttığı zaman artan maliyetlerin dövizdeki düşüşe rağmen düşmediği bir sektörden bahsediyoruz.
Rusya ile yaşanan uçak krizinde ağır yaralanan, dövizdeki dalgalanma ile tsunamiye yakalanan, her enflasyon rakamları açıklandığında günah keçisi ilan edilen tarım ile ilgili adımlar atılırken daha hassas olunmalı.
Çünkü bir tarım ülkesi olan Türkiye’de, tarımdan kaçış yaşanıyor. Köyden kente göç bunun en somut örneği.
Israrla bu işi yapanları sekteye uğratacak adımlar ise sadece o insanlara değil, ülkenin geleceğine doğrudan etki eder.
O nedenle, istim üzerindeki tarımın temeli ile oynarken iki kere düşünüp, daha iyisini hazırlamadan mevcuttun vazgeçmemeliyiz.