
'Kesik Minare', restorasyon çalışmasından sonra cami olarak ibadete açılacak. Birden fazla uygarlığa ev sahibi yapan tarihi yapının ‘evrensel’ değerinin korunması gerektiğini ifade eden Mimarlar Odası Şube Başkanı Özge Köksal, arkeolojik değerin ön planda tutulması gerektiğini söyledi
Kaleiçi'nde Selçukluların işgali sonrası kiliseden camiye çevrilen ve 1896'daki yangında minaresinin kubbesi yanarak kullanılamaz hale gelen, o günden sonra Antalyalılar tarafından 'Kesik Minare olarak adlandırılan Kaleiçi’nin sembol yapısı, 2019’da Şevket Korkut Camii olarak ibadete açılacak. Antalya Valisi Münir Karaloğlu, geçtiğimiz günlerde restorasyon çalışmaları kapsamında incelediği tarihi yapının camiye uygun hale getirilmesi için aslına uygun kubbe yapılacağını açıklamıştı. Karaloğlu, Avusturyalı bir mimarın yangın öncesine ait orijinal çizimlerin bulunduğunu ve yapının buna uygun projelendirileceğini ifade ederken, geçmiş yıllarda Kesik Minare’nin ‘Açık Hava Müzesi’ olarak kullanılmasına ilişkin görüşler yeniden canlandı.
KESİK MİNARE’DE 6 YILLIK ANLAŞMAZLIK
Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Özge Köksal, Kesik Minare’nin tarihten bu güne kadar çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapması sebebiyle ‘evrensel’ bir değer taşıdığına dikkat çekti. Köksal, tarihi yapının ‘Açık Hava Müzesi’ olması hususunda 2012 yılında Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararı olduğunu hatırlattı. Kararın gerekçesinde, yapının her dönemin ve kullanımının izlerini taşıyan tek yapı olması, bu kapsamda evrensel değer taşıdığı vurgulandı. Kesik Minare’nin, Açık hava müzesi olarak kullanım kararından sonra, Vakıflar Bölge Müdürlüğünce bu karara itiraz edildiğini anımsatan Özge Köksal, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun itirazı kabul ederek 26 Eylül 2012 yılında yapının camii olarak kullanılması kararı aldığını söyledi.
ARKEOLOJİK DOKUYA ZARAR VERECEK Mİ?
Söz konusu kararın iptali istemiyle Antalya 1. İdare Mahkemesi aracılığıyla dava açıldığını belirten Başkan Özge Köksal, bilirkişi incelemesinde tarihi yapının arkeoloji açısından önemli yere sahip olduğuna dem vurulduğunu, arkeoloji kazısından elde edilen yeni bilgilerle birlikte durumunun değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildiğini aktardı. Raporda yer aldığı gibi burada işlevin yapının kimliğinden ziyade üzerindeki arkeolojik ve mimari değerlerin sergilenmesi işlevi olması gerektiğini ifade eden Köksal, “Yapının cami işlevine uygun olarak yeniden donatılması durumunda altındaki ya da üzerindeki diğer değerlerin bir anlamda yok sayılması anlamına gelecektir ki bu durum Venedik Tüzüğünün 11.maddesiyle çelişen bir hal oluşturacaktır” ifadelerine yer verdi.
1300 YIL İBADET DIŞI KULLANILMIŞ
Bunun üzerine Antalya 1.İdare Mahkemesi’nin bilirkişi raporu doğrultusunda işlemin iptaline karar verdiğini belirten Köksal, kararın davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından temyiz edildiğini, temyiz üzerine Danıştay 14. Dairesi’nin mahkeme kararını bozduğunu söyledi. Dairenin bu kararı ile dava konusu yapının sadece cami olarak kullanımını ve bu kullanım yönündeki belgelerin esas alındığını ifade eden Köksal, şunları söyledi: “Yapı, 2. yüzyılda tapınak olarak yapılmış, kiliseye çevrilmiş, 15 yüzyılda cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu durumda 500-600 yıl cami olarak kullanılmadan önce 2 yy ile 15 yy arası 1300 yıl cami dışı ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Bu kadar çeşitlilik gösteren bir yapı ibadet yerinden öte, estetik, mimari, sanat tarihi açısından ve arkeolojik değerinin daha ön planda tutulması gerekliyken, Cami olarak yapılmasının ısrarını anlamakta güçlük çekmekteyiz.”
KALEİÇİNDE CAMİYE İHTİYAÇ VAR MI?
Kesik Minare’nin Kültür ve Turizm Bakanlığınca “Kültür ve Turizm Alanı” ilan edilen Kaleiçi’nde bulunduğunun altını çizen Özge Köksal, “Küçük bir alanı kapsayan bölgede 4 adet büyük cami ve 3 adet mescit bulunmaktadır. Bölge çoğunluk turistik dükkânlar, pansiyonlar ve barlardan oluşmaktadır. Bu bölgede ikamet eden insan yok denecek kadar azdır. Bu kadar az ikametin olduğu bir bölgede halen kullanımda 4 adet büyük caminin ve 3 adet mescidin olması kamunun ibadet yeri kullanımı için yeterli olduğu düşüncesindeyiz. Bölge tarihsel yapısı ile yoğun ilgi gören bir turistik alandır. Bu durumda yapının açık hava müzesi olarak kullanma fonksiyonu daha önem kazanmaktadır. Zira turizm bölgenin ana geçim kaynağıdır ve yapının arkeolojik kullanımı kamu yararınadır” diye konuştu.
KENT KONSEYİ DE MÜZE DEDİ
Antalya 1.İdare Mahkemesi’nin Danıştay Bozma Kararı uyarınca açtıkları davanın reddine karar verdiğini ifade eden Köksal, karara karşı, tekrar Danıştay’a, temyiz yoluna başvurulduğunu ve Temyiz sonucunun beklendiğini hatırlattı. Diğer yandan Kesik Minare’nin ‘Açık Hava Müzesi’ yapılmasına dair 2013 yılında Antalya Kent Konseyi de öneri de bulunmuştu. Kent Konseyi o dönemde kamuoyu ile paylaştığı basın bildirisinde “Evrensel kültür mirasına mal olmuş bu alanın Antalya’ya yakışır bir şekilde korunması ve dünya insanlarına sunulmasıdır. Antalya Koruma Bölge Kurulu’nun ‘’Açık Hava Müzesi’’ kararı bu yönde alınmış doğru bir karardır” ifadelerine yer verilmişti. Kesik Mimari’yi de içine alarak Yivli Minare Cami Kompleksinin bütün çevresiyle birlikte müzeye (Anadolu Selçuklu Eserleri) dönüştürülmesi önerisinde bulunan Kent Konseyi, Antalya’nın çok eskiye dayanan çok kültürlülüğünün izlerini taşıyan mimari mirasını görmek için yerli ve yabancı konukların ilgisini çekeceğini vurguladı. MÜZEYYEN YÜCE