Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Başkanlığı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, İl Başkanı Nail Kamacı, eğitimde yaşanan sorunları tek tek anlattı. Eğitimde öğretmen açığının giderek arttığına dikkat çeken Kamacı, AK Parti iktidarında Milli Eğitim Bakanlığının çok kez değiştiğine dikkat çekti. 

EĞİTİM ALANINDA 22 YILDA DEĞİŞEN SİSTEM

Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Başkanlığında düzenlenen basın açıklamasında Milletvekilleri Aliye Coşar, Cavit Arı, Aykut Kaya, ilçe başkanları, belediye başkanları, Eğitim-İş Sendikası Şube Başkanı Sadık Acar, Eğitim-Sen Şube Başkanı Kadir Korkmaz ve çok sayıda partili katıldı. Basın açıklamasını okuyan CHP İl Başkanı Nail kamacı, “22 yıllık AKP iktidarında eğitim sistemi bilerek ve isteyerek siyasallaştırılmış, iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirilmiştir. Bu süreçte, var olan sorunlar çözülmek yerine, yenileri eklenmiştir. 22 yılda 9 Milli Eğitim Bakanı değişmiş, Bakanların ortalama ömrü iki buçuk yıl olmuştur. Her gelen bakan bir önceki sistemi eleştirmiş, yerle bir etmiş ve kendi ortaya attığı fikirleri apar topar uygulamaya koymuştur. 9 bakan toplamda irili ufaklı 18 sistem değişikliği yapmış, lise ve üniversiteye geçiş sınavları defalarca değiştirilmiştir. Hiçbir değişiklik etkisini değerlendirmeye yetecek kadar bile uygulamada kalamamıştır. Çocuklarımızın geleceği AKP’nin ve bakanlarının elinde oyuncak edilmiştir” diye konuştu. 

ÖĞRETMEN AÇIĞI OLDUKÇA BÜYÜK

“Üstelik bu yıl okullarımız yeni öğretmen ataması yapılmadan açılmıştır; okullarımızda öğretmen ihtiyacı devam etmektedir. Bakan Yusuf Tekin, 2 Eylül’de yaptığı açıklamada "İhtiyacımız açısından şu anda yüzde 95'e yakın öğretmen normumuz dolu" dedi. Bakanın ifadesine ve MEB istatistiklerine göre 48 bin 700 öğretmen ihtiyacı bulunuyor” diye konuşan Nail Kamacı açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

“Ancak 2023-2024 eğitim öğretim yılında valiliklerden alınan bilgiye göre 91 bin norm açığı bulunuyor. Geçtiğimiz yıl ise 85 bin ücretli öğretmen görevlendirildi. Veriler arasındaki tutarsızlıklar sürüyor. Bakanın açıklamasını doğru kabul etsek dahi bu yıl yapılacak olan 20 bin atama ile bu açığın kapatılamayacağı ortadadır. Bu açıklamaya dayalı olarak bu yıl en az 50 bin öğretmen ataması yapılmadığı takdirde öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler ise öğrencisiz kalacaktır. Öğretmen açığı yine ücretli öğretmenlik adı verilen emek sömürü sistemi ile kapatılmaya çalışılacaktır. Oysa AKP iktidarının seçim dönemlerinde vaatler verdiği KPSS mağdurları, engelli öğretmenler, memur öğretmenler, norm kadro sözü verilen PDR’ciler, çifte mağduriyet yaşayan depremzede öğretmenler, ek atama sözü verilen öğretmenler kendilerine verilen sözlerin tutulmasını bekliyor. AKP iktidarı bol keseden vaatler veriyor, ancak sözünü tutma noktasında hiçbir faaliyet göstermiyor.”

TEMİZLİK VE GÜVENLİK GÖREVLİSİ YOK DENECEK KADAR AZ!

“Öğretmen ataması gibi, okullar açılmasına rağmen okullarımıza temizlik ve güvenlik görevlisi ataması da yapılmamıştır. Okulların ve çevresinin temizliğinin ve güvenliğinin sağlanması sorumluluğu da okullara, dolayısıyla okul-aile birliklerine, dolayısıyla da velilere bırakılmıştır” diye konuşan kamacı açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

“Okulların kadrolu bir güvenlik görevlisi yoktur. Devlet okullarında 613 bin 785 derslik bulunmaktadır. 10 dersliğe bir temizlik görevlisi ataması yapılması gerektiği göz önüne alındığında yaklaşık 65 bin temizlik görevlisine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır. Son düzenlemelerden anlaşıldığı kadarıyla bu ihtiyaçların İşgücü Uyum Programı kapsamında giderilmesi planlanmaktadır. Haftada üç gün çalışma süresi ile okullarımızın temizlenmesi veya güvenliğinin sağlanması mümkün değildir. MEB tarafından sadece liselere bütçe gönderilmekte, ilk ve ortaokulların ise sadece elektrik, su ve ısınma giderleri karşılanmaktadır. Bin öğrencisi olan okulların en az 5-6 temizlik görevlisi ihtiyacı olduğu ve sadece temizlik personeli için aylık yaklaşık 150 bin lira ödeme yapması gerektiği düşünüldüğünde merkezi bütçeden aktarılan kaynak ile değil öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması, okulların yeterli personel istihdam edebilmesi ve temizlenebilmesi dahi mümkün değildir. Okul yöneticileri bütçe olmadığı için velilerden bağış talep etmektedir. Okullarda yeterli bütçe olamadığı için küçük tadilat ve temizlik işlerini yaptırabilmek için yöneticiler zorunlu bağış almakta ya da kendi imkanlarıyla okulları eğitim-öğretime hazır hale getirmeye çalışmaktadır. Milli Eğitim Bakanı “okul yöneticilerinin (bağış alma) bir hakkı yok” demek yerine okul bütçelerini oluşturmalıdır.”

ÖĞRETMENLER YOKSULLUK SINIRINDA

“Bakan’ın “fonluyoruz” dediği öğretmenler yoksulluk sınırının altında ücretlerle çalışmaktadır. 2002 yılında yeni göreve başlayan öğretmen 540 lira olan maaşı ile 17 çeyrek altın alabilirken, 2024 yılında göreve başlayan öğretmen 41 bin lira olan maşı ile 9 çeyrek altın alabilmektedir” şeklinde konuşan Kamacı sözlerine şu şekilde devam etti:

“Ayrıca 2002 yılında öğretmenler maaşlarının yüzde 32,4’ü kadar (175 lira) eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği alırken, 2024 yılında maaşlarının yüzde 9,9’u kadar (4.085 lira) eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği almaktadırlar. Öğretmenler bu ödenekle hangi ihtiyaçlarını karşılayabilir? Öğretmenin ihtiyaçlarını karşılamayan bir iktidar nitelikli eğitime nasıl erişebilir? Üstelik eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere ödenmektedir. Oysa bu ödenek tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir.”

ÜCRETSİZ YEMEK VE SU

“22 yılda eğitimin genel sorunları artan bir şekilde derinleşirken AKP iktidarı çocuklarımıza okullarımızda bir öğün yemek verecek bütçeyi dahi ayırmamıştır” şeklinde konuşan Kamacı öğrencilerin yemek sorununa dikkat çekti. Kamacı açıklamalarını şu şekilde sonlandırdı:

“Ülke genelinde okul yemeği tüm öğrenciler için temel bir hak ve talep iken, okul öncesi eğitimdeki okul yemeği uygulaması yalnızca bir dönem uygulandıktan sonra kaldırılmıştır. Okul yemeği uygulaması eğitime eşit erişim sağlaması, özellikle dezavantajlı çocukların okula devamlılığını artırması, çocukların sağlıklı büyümelerinin temini, ailelerin üzerindeki maddi yükü azaltması gibi çok sayıda faydası varken, her kademede çocuklarımıza en az bir öğün yemek verilmesinin önemi ortadayken, Bakanlık sadece okul öncesiyle sınırlı olan programı bile iptal etti. Çocuklarımıza bir öğün yemek verilemediği gibi, çocukların saatlerini geçirdiği okullarda bir bardak temiz içme suyuna dahi erişimi yoktur. Çocuklarımız sularını evden getirmekte, suyu bittiğinde ise kantinden parayla su almak durumunda kalmaktadır. Parası olmayan çocuklarımız ise ya susuz kalmakta ya da hijyenik olmayan koşullarda musluktan akan suları içmek durumunda kalmaktadır.
 

Muhabir: BÜLENT ÖNER