1993 yılında, ‘Bireysel silahsızlanma’ temelinde kurulan Umut Vakfı, bireysel silahlanmadaki artışa bir tıkla kolaylıkla silah alındığına ve silahlı şiddetin her yıl daha da arttığına dikkat çekmeyi sürüyor. Vakıf son yayımladığı basın bildirisi ile ‘ruhsatsız silah’ dosyasını gündemine taşıdı. Yayımladığı bildiride İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, koltuğuna oturduğu ilk günden bu yana emniyet birimlerini, ülkenin baş belası haline gelen ‘uyuşturucu, çeteler ve de bireysel silahlanmayla mücadele’ konularında teyakkuza geçtiğini hatırlatan Umut Vakfı, Emniyet Teşkilatı’nın mevcut konulardaki operasyonel çalışmalarını medya üzerinden takip ettiklerinin altını çizdi.
BİREYSEL SİLAHLANMADA PERVASIZCA ARTIŞ VAR
Hemen her gün çeşitli illerde düzenlenen operasyonlarda ruhsatsız onlarca silahın ele geçirildiğine tanık ettiklerine dikkat çeken açıklamada,
“Umarız bu operasyonlar, çalışmalar sürer ve bireysel silahlanmadaki pervasızca artış önlenir. En önemlisi de silahlanmayı önleyebilecek, silahlı şiddeti önleyebilecek yasal düzenlemeler yapılır. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bakanlığının 2024 yılı bütçesine ilişkin yapılan görüşmelerde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtlarken, ülke genelinde 1 Ocak-31 Ekim’de 51 bin 914 ruhsatsız silah ele geçirildiğini bildirdi. Korkunç bir rakam değil mi bu sizce? O da sadece ele geçirilenler. Ya ele geçirilemeyen?” ifadelerine ye verildi.
CEZALARIN HİÇBİR CAYDIRICILIĞI BULUNMUYOR
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, “Ruhsatsız silahla ilgili cezayı artık gözden geçirmemiz lazım. Bu konu ile ilgili hazırlığımız var. Mutlaka ama mutlaka huzurlarınıza, yakın zaman içinde önerimizle beraber geleceğiz” sözlerini de hatırlatan Umut Vakfı’nın bildirisinde, şu ifadeler de yer buldu:
“Malumunuz bireysel silahlanma büyük sorun, ruhsatsız silahlanma da daha büyük bir sorun. 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’da ruhsatsız silah bulundurma ve satın almanın cezasını belirtmektedir. Ancak gelinen noktada hepimiz de görüyoruz ki, silah bulundurup suç işleyenler üç kuruş ceza ödeyip, eğer vurdukları şahıs ta ölmemişse ön kapıdan girip, arka kapıdan çıkıyorlar. Kısacası bu cezaların hiçbir caydırıcılığı da, önleyiciliğe de bulunmuyor. Bu nedenle ruhsatsız silah sağlayıcılarına yönelik denetimlerin, operasyonların artırılarak sürdürülmesi, özendirici dizi ve filmler dâhil faaliyetlere ve internet üzerinden satışlara yönelik ciddi düzenlemelerin yapılması kaçınılmaz. Bireysel silahlanmayı önlemek, caydırıcı cezaların getirilmesini sağlamak hemen her gün üzülerek şahit olduğumuz silahlı şiddet olaylarının sayısını azaltacaktır. Bu nedenle de İçişleri Bakanlığı’nın çalışmasını Umut Vakfı olarak merakla, ilgiyle bekliyoruz.”
RUHSATLI SİLAH BAŞVURUSUNDA AZALMA GÖZLENİYOR
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akçan da konuya ilişkin bir açıklama yaparak, Türkiye’de 4 milyon ruhsatlı, yaklaşık 36 milyon da ruhsatsız silah bulunduğunu vurgulayan Akça, Türkiye’de ruhsatlı silah başvurusunun 4-5 yıldır azaldığını, ancak ruhsatsız silaha başvurunun arttığını kaydetti. Ruhsatsız silah suçunun 6136 sayılı Türk Ceza Kanunu’na muhalefet suçu olarak görüldüğüne dikkat çeken Akça, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın silahlanmanın önlenmesine yönelik yapacağı çalışmaları Umut Vakfı olarak destekleyeceklerini belirterek,
“2021’de 67 bin 69, 2022’de 69 bin 892 kişi 6136 kanunu kapsamında yargılandı. Toplam özel kanunlara muhalefet suçlarına baktığımızda 639 bin işlem var. 145 bin 373’ü ruhsatsız silahla ilgili olan suç kapsamına alınmış ve en fazla olanı bu. Türkiye’de ruhsatlı silah başvurusu 4-5 yıldır azaldı ama ruhsatsız silaha başvurunun arttığı görülüyor. Kaçak ruhsatsız silaha yöneldiler. Asayiş tedbirleri içerisindeki verilere göre de yargılama aşamasının çözüm üretmediğini görüyoruz. Yüzde 34’üne kovuşturmaya yer olmadığına karar veriliyor. Mahkeme intikal ettirseniz dahi 3’te 1’i kovuşturulmuyor. Yüzde 42’sine kamu davası açılmasına, yüzde 22’sine ise diğer kararlar veriliyor. Sonuçta problemi çözmüyor” dedi.
ASAYİŞ TEDBİRLERİNİN SAYISINI ARTTIRILMALI
Ruhsatlı silahtan, ruhsatsız silaha yönelik ciddi bir kaçış olduğunun altını çizen Akçan,
“Yüzde 3 ila yüzde 5 civarında her yıl silaha talep artışı var. İçişleri Bakanlığı’nın en son açıklaması son derece iyi. Kanunda bir değişiklik iyi olur. Cezaları arttırmaları lazım. Asayiş tedbirlerinin sayısını arttırılmalı. Kişiler ruhsatsız silah alıyor ve cezai karşılığı da yok. İçişleri Bakanlığı’nın üzerine gitmesi son derece önemli. Biz de bunu destekliyoruz. Birçok ülkede ceza örnekleri var. En ağırı hapis cezası. Bu caydırıcı olur. Paraya çevrilmek ya da muhalefet suçu olarak algılanmaması en az 3 ay 6 ay yüzüne okunma ve erteleme olmadan cezalar uygulanırsa caydırıcı olur. Ayrıca kamuda çalışma ve bilgilendirmeye yönelik zorunlu eğitim gibi uygulamalar da uygulanabilir. Ruhsatlı silahta ise silah edinme yaşını 28 yaş olarak öneriyoruz ama 25 yaşın altına inmemeli bu. Suç verilerine baktığımızda suçu işleyenlerin yüzde 60’ı 28 yaş altı. Bundan dolayı o da sorun yaratacaksa 25 altında ruhsatlı silah verilmemeli. Ülkenin dört bir tarafında en ufak tartışma sonucunda bile silahlı şiddet olayları yaşanıp, adeta katliamlar yapılırken İçişleri Bakanı’nın açıklaması toplumun hemen her kesiminden de destek bulmuş bulunuyor” diye konuştu.
ALT SINIR ARTTIRILMALI, ÜST SINIR YUKARI ÇEKİLMELİ
Gazeteci Fatma Damla Kayayerli’ye konuşan Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanvekili ve Avukat Cem Kaya da,
“Cezalar artırılmalı, topyekun seferberlik başlatılmalı. Son dönemde yaşanan olaylarda gündeme gelen ‘Ateşli silahlar ve bıçaklar’ hakkındaki 6136 sayılı Kanun’un 13. maddesi yasal mevzuat hükmünü ve cezai normu ortaya koyuyor. Bu norm bir yıldan 3 yıla kadar hapis ve 100 güne kadar da bir adli para cezasına hükmettiriyor. Silahın, ‘vahim silah’ olması halinde örneğin halk tarafından keleş diye tabir edilen AK47 kalaşnikof silah gibi silahlarda alt sınırın 5 yıldan başlamasını öngörür. Buna ilişkin mühimmat mermilerinin yakalanması halinde yine vahim silah olarak telakki edilir ve doğrudan tutuklamayı gerektiren çok ciddi sevk maddelerini öngörür. Burada kanun koyucunun eksik boyutu nedir? Buradan 1 yıldan 3 yıla kadar olarak ifade ettiği noktada alt sınırın da daha da arttırılabilmesi ve üst sınırın daha da yukarı çekilebilmesi gerekli. Her şeyden önemlisi ise eskiden hükmün açıklanması geri bırakılması kararı vardı. Anayasa Mahkemesi CMK 231’i iptal etti. Şimdi erteleme müessesi gündemde. Kanun koyucu erteleme dışında kalabilecek suçlar kapsamına ruhsatsız silahı da ekleyebilir. Yine 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 100. maddesi katalog suçları ifade eder. Katalog suçlarda cinsel saldırı, terör, kasten öldürme gibi sıralar. Bu suçlar kapsamına ruhsatsız silahlar suçu da alınabilir. Doğrudan tutuklama tedbirini hükmedilebileceği bir güvenceye alınabilir” ifadelerini kaydetti.
ÇOCUKLAR VE GENÇLER SİLAHA ÖZENDİRİLİYOR
Konunun hukuki boyut dışında bir de psikolojik, sosyal ve kültürel boyutu olduğunu hatırlatan Kaya, şöyle devam etti:
“Özellikle geleceğimizi inşa edecek çocuklarımız, bugün ellerinde tabletler, bilgisayarlar, sosyal medya enstrümanları ve oyunlar ile küçük yaşta tanışıyor. Çocuklar bu alanlarda sürekli şiddete maruz kalıyor. Ebeveynler bu konularda dikkatli olmalı. Medya ayağında ise dizilerde çocuklar ve gençler adeta baskı altında tutularak silaha özendiriliyor. Bunların tartışılması lazım. Dini ve ahlaki boyutta gelecek olursak şiddet konusunda bilinçlendirilme yapılmalı, hutbelerde bunlar anlatılmalı. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı bu konuda topyekûn seferberlik başlatmalı. Ruhsatsız silahlanma ile ilgili mevzuat hükümlerindeki eksiklikleri ve sosyal, psikolojik, sosyokültürel boyutları ve ahlaki, dini değerler el birliğiyle ele alınmalı.”