“Bütçesine uygun kiralık ev bulamayan, elindeki parayla ancak sağlıksız, alt yapısı bozuk, depreme dayanıksız, yağmurda su basan, derme çatma yerlere razı olmak zorunda kalan, banka kredisine, düşük faiz hikayesine inanarak ödeyemedikleri borçların altına girip zorlanan nüfus giderek büyüyor”

diye konuşan Alkan,  oturduğu evin kirasını ödeyemediği için sokağa atılan ailelerin sayısında büyük artış olduğunu dile getirdi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR YAĞMADIR

“Kentsel dönüşüm adıyla yapılan yağma sırasında evinden sökülüp çıkarılan insanların camilere, otoparklara, boş arsalara akrabalara sığınmak zorunda kalanların sayısı da artıyor”

şeklinde konuşan Emek Partisi Antalya İl Başkanı Hasan Alkan,

Turizm kenti diye övünülen Antalya da bu tablodan azade değil. Özellikle Rusya- Ukrayna savaşının ardından Antalya ciddi bir göç aldı. Ne dışarıdan gelen ne Antalya’da yaşayan halk bütçesine uygun ev bulamaz oldu. Muratpaşa, Konyaaltı gibi ilçelerde tek odalı dairelerin kiraları 5 bin liradan başlıyor. Tabi bu 5 bin liradan başlayan daireler insanca yaşam için değil, öylesine inşa edilen, dairelerin 4’e, 5’e bölünmesinden elde edilen daireler. Konut olmadığı ya da arz çokluğundan kiraların yükseldiği doğru değil! İBB İstanbul Planlama Ajansı verilerine göre İstanbul’da 1 milyon 800 bin boş konut bulunuyor. Yani sorun göç alıyor olmamız değil konut sorununun inşaat tekellerinin eline terk edilmiş olması” dedi.

KİRAYA ÇIKACAK EV BULAMIYORLAR

“Halk barınma sorunu altında ezilirken, inşaat tekelleri zenginleşiyor, zenginleştikçe halk daha da eziliyor. “Kira öder gibi” kredi borcu ödeyerek ev sahibi olmaya heveslendirilenler, faizli borçların altında eziliyor; borcunu ödeyebilmek için sürekli fazla mesaiye kalmak, tüketimi kısmak gibi yöntemlere başvuran emekçiler için yaşam giderek daha büyük bir eziyete dönüşüyor” şeklinde konuşan Alkan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Üstelik borç nedeniyle icralık olmak, eve el konulması, çoluk çocuk sokakta kalmak gibi ihtimaller de çok uzak değil. Dolayısıyla barınma sorununu borçlandırarak derinleştiren Erdoğan hükümetinin, sözde ucuz konut politikalarının bedelini de işçiler, emekçiler ödemektedir.  Kapitalizmin bugünkü koşullarında yoğun tekelleşme, inşaat sektöründeki sermayenin de genişlemesini teşvik etmektedir. İnşaat tekelleri sadece hazine garantili yol, havaalanı, hastane değil aynı zamanda lüks konutlara da yatırım yaptı. Gıda, enerji, medya tekelleri bile inşaat işine girdiler. Tekelci kapitalist sömürücülerle devletin TOKİ’si, elbirliğiyle memleketin gözde arazilerini arsalaştırıp kâr ve rant kaynağı haline getirdiler. Rezidanslar, gökdelenler, iş merkezleri olarak kullanmak amacıyla binalar inşa edildi. Bunların bir kısmı eski işyerlerinin ve gecekonduların tasfiye edildiği alanlara kuruldu. Turistik sahil beldelerinde lüks villalardan oluşan ‘köyler’ ve ‘semtler’ ortaya çıktı. Ormanlar yağmalandı.”

İNŞAAT TEKELLERİNE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR

“Birçok doğal alan imara açılmış; İstanbul’un kuzeyi, Ege’nin koyları, Karadeniz’in dereleri/yaylaları başta yandaşlar olmak üzere bir avuç sömürücü kapitalistin durgunluk ve kriz dönemlerinde kâr ve rant elde edebilmesi için talana sunulmuştur. 2015-2020 yılları arasında Türkiye’de bedeli 100 milyon TL’nin üzerinde olan toplam 327 milyar 800 milyon TL’lik inşaat ihalesi yapıldı” şeklinde konuşan Alkan sözlerini daha sonra şu şekilde sürdürdü:
“ Bu ihaleler toplam 300 şirket arasında paylaştırıldı. 327 milyarlık ihale havuzunun yüzde 36’sı sadece 10 şirkete ait. Yani Türkiye’de iktidarın koşullarını belirlediği piyasa ve ihale şartlarıyla inşaat şirketlerine 327 milyar liralık zenginleşme olanağı sunulurken; emekçilerin barınma sorununun hafifletilmesi için hiçbir adım atılmadı. Türkiye pandemi döneminde 1 buçuk milyon adet konutla Avrupa’da en çok konut satışının yapıldığı ülke oldu. Bu kadar konut üretimi ve satışının yanı başında devasa bir barınma sorunu beslendi. Üretilen konutların yüzde 93,2’si özel sektör tarafından yapıldı ve şirketlere en çok kâr getirecek şekilde devlet destekli olarak satışa sunuldu.”

TOKİ’Yİ HATIRLAYIN

“Hatırlayın. Ağustos 2021’de Antalya'nın Manavgat, Akseki, Muğla'nın Marmaris, Bodrum, Köyceğiz ile Milas ilçelerinde başlayan yangınlar ormanları küle çevirdi. Yangınlar ormanları küle çevirirken TOKİ’nin ilk işi, yangının külleri soğumadan, evi yanan emekçileri arayarak ‘Kredi imkânı’ sunmak oldu” diye sözlerini sürdüren Alkan konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
“Kibrit kutusu büyüklüğünde evlerin fiyatları 1 milyon liradan başlıyor. Emekçilerin ‘Ucuz’ kredilere, ‘Şirketleşen’ TOKİ’ye değil ücretsiz barınmaya ihtiyacı var. Barınma ihtiyacı basitçe dört duvar içine ve bir çatı altına yerleşmekten ibaret değildir. Yaşanan konutun çalışma mekanlarına, eğitim ve sağlık merkezlerine sorunsuz bir ulaşım noktasında bulunması, düzgün bir çevre düzenlemesinin yapılması, havadar, aydınlık, rutubetsiz olması gibi sağlık koşullarına uygunluğu, sosyal ve kültürel ihtiyaçların giderilmesi için kentsel düzenlemelerle çevrelenmesi başta olmak üzere bir dizi faktörün bir arada olmasını gerektirir. Daha önemlisi emekçilerin kendi yaşam alanlarına ilişkin karar alma süreçlerinde inisiyatif alabilecekleri mekanizmaların oluşturulmasıdır. Gelgelelim kapitalizm ücretsiz sağlanabilecek kentsel hizmetleri de ücretli hale getirmiş ve konutlarda kullanılması zorunlu olan su, elektrik, doğalgaz gibi hizmetlerin fahiş fiyatlarla faturalandırılmasının yolunu açmıştır. Bu piyasayı yaratan sermaye-devlet iş birliği ağında yer alan siyaset, ticaret, mafya kesimleri ise emekçilerin barınma ihtiyacını istismar ederek daha da zenginleştiler. Boş konut stokları yerleşime açılmalı ve acil ihtiyacı olan yurttaşlara tahsis edilmelidir. Kirasını ödeyemeyen ya da ödemekte zorlanan işçi ve emekçilere devlet tarafından gelirine göre kira desteği sağlanmalıdır. Devlet ve yerel yönetimler insanca yaşanabilecek, sağlıklı ve ferah sosyal konutların yapımı için bütçe ayırmalıdır. Bunun için gerekli kaynak başta tekeller olmak üzere büyük kapitalistlerden alınacak vergilerden sağlanmalıdır. Emekçiler gelirlerine göre kira ödeyerek bu evlerde istedikleri süre oturabilmelidir. Bu konutların planlama ve yapım sürecine mimar ve mühendis odaları, sağlık meslek örgütleri ve sendikaların katılımı sağlanmalıdır. Öğrenciler için yeterli sayıda ücretsiz yurt sağlanmalı ve bu sağlanana kadar ihtiyacı olan her öğrenciye kira desteği verilmelidir. Kamuda çalışan işçi ve emekçiler için lojman hakkı geri getirilmelidir. Emekçilerin, kredi borcu yüzünden el konulan konutları geri verilmeli, el konulanlar da dahil konut kredi taksitleri emekçilerin ödeyebileceği şekilde düzenlenmelidir. İnşaat tekellerine ve müteahhitlere sağlanan her türlü hibe, kredi, teşvik vb. uygulama son bulmalıdır. “Mega projeler” kapsamında planlanan lüks konut yapımından vazgeçilmelidir.”

Muhabir: BÜLENT ÖNER