Türk lirasının yaşadığı değer kaybı nedeniyle 500 ve 1000 TL'lik banknotlar gündemde. Bu konu, iktisadi zorunluluk ve 2024 seçimlerinin sonrasına dair bir beklenti olarak tartışılıyor. Uzmanlar, yüksek kupürlü banknotların kullanımının artışına dikkat çekiyor ve basım maliyetlerini ele alıyorlar. İşte detaylar...

Prof. Dr. Dündar Murat Demiröz ve Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, BCC Türkçe'nin video haberinde konuyu iktisadi, tarihi ve siyasi açıdan ele aldılar:

Prof. Yılmaz: Enflasyonla birlikte eldeki paraların satın alma gücü azalıyor. Aynı banknotlarla devam ederken daha fazla sayıda banknot basmanız gerekiyor. Merkez Bankası'nın faaliyet raporlarında ayrıntılı şekilde verilen banknot adetlerinin, özellikle bayram dönemlerinde çok yükseldiğini görüyoruz.

Prof. Demiröz: Haziran 2022'yle kıyaslandığında 200 TL'nin sayısı yüzde 135 artmış durumda. Toplam paranın değeri içinde 200 ve 100 liranın toplamı yüzde 93'e çıkmış; 200 liranın payı yüzde 65. Bu durum, Türkiye Ekonomi Modeli adı verilen, faiz düşürmeye ve sınırsız kredi dağıtmaya; parasal genişlemeye yönelik politikanın sonuçları.
2021 eylülünden bu yana banknot matbaası çok hızlı çalışmış ve sürekli 200 TL basmış.

Prof. Yılmaz: Aslında kriz dönemlerinin de göstergesidir en yüksek kupürlünün kullanımındaki artış. Daha önceki kriz dönemlerinde de böyle olmuştur ki dünyada da böyledir; yüksek kupürlünün kullanımı artar.

Prof. Demiröz: Maliyeti en aza indirmeniz için en yüksek kupürlü parayı basmanız lazım. 200 ile 10 liranın maliyeti arasında bir fark yok. 3 liraysa maliyet, 10 lirada 7 lira, 200 lirada 197 lira değer yaratmış oluyorsunuz.

Prof. Yılmaz: Basım maliyeti de var tabi. Hem personel hem kağıt maliyeti. Merkez Bankası bu paraların depolanması için özel bankaların kasalarına kira ödemek zorunda kalıyor. Tüm bu maliyetler yeni bir banknot ihtiyacının göstergesidir.

Prof. Demiröz: Geçmişe döndüğümüzde ve her yıl en yüksek kupürlü paranın kaç dolar ettiğine baktığımızda, ortalama 31 dolar çıkıyor. 1000 ve 500 lira basmamız bu tarihi ortalamayı yakalamamız açısından da önemli.

Prof. Yılmaz: Kasım 2001'deki krizde, 20 milyon liralık ilk banknot çıktığında 100 bin TL'lik banknotlar tedavülden kalkmıştı. Aralarındaki binde 5'lik oranı günümüze uyguladığımızda, 1000 TL basılırsa 5 liralıkların tedavülden kalkması anlamına gelir. Bu durumda 10 ve 20 liralıkların madeni para olma ihtimali yüksek.

Prof. Demiröz: Yeni Türk lirasına geçtiğimizde, 1 doların değeri 1,5 liraydı; 70 sente tekabül ediyordu TL; değerliydi. Bugün 70 sent olan paramız 20 lira, yani Yeni Türk lirasına geçtiğimizde 1 liranın değeri bugünkü 20 liraya yakındı. 1 lira ağırlığında bir şey basıp üzerine 20 lira yazacaksınız.

1 lira = 10 kuruş gibi küçük nikelden, hafif ve ucuz; 5 lira = 25 kuruş, 10 lira = 50 kuruş, 20 lira = 1 lira gibi olur.

BU ARTIK GEREKLİ
Bu artık iktisadi bir gereklilik ama siyasi açıdan riskli olabilir. Şu anki konjonktürde hükümetin böyle bir şeye girişeceğini zannetmiyorum. Bunun psikolojik bir etkisi de var. 'Para değer kaybetti, ne oluyoruz' denir. Önümüzde yerel seçimler var, hükümet de önem atfediyor seçimlere. Bir dönem daha bu paraların basılmasını engelleyeceklerdir. 2024 seçimlerinden sonra yüksek kupürlü paraların basılmasına başlanacağını düşünüyorum.

Prof. Yılmaz: Karar alıcıların tamamıyla enflasyonun varlığını kabullenmiş olmasını beraberinde getirecektir basımlar. Daha görünür olmasına sebep olur durumun.

Prof. Demiröz: Sürekli kupür artırmak da bir şey sağlamayacak size. 80'ler 90'lar böyledir. Enflasyonu düşürmeden, istikrara kavuşmadan sadece paranın kupürlerini artırarak da işi düzeltemezsiniz. Sonuçta milyon liralık kupürler çıkar.

Mesela, 2026'da dolar kuru 40 lira oldu, en yüksek kupürlü paramız da 2 bin TL. Bir sıfır atarsanız 2000'lerin ortasına dönmüş olursunuz; 1 dolar 4 lira, en yüksek kupürlü paramız da 200 TL olur. Önemli olan istikrarı sağlamak, sonra sıfırı atarsınız.

Kaynak: BBC TÜRKÇE