Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ekim ayı Meclisi, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu'nda yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği Meclis'te, Antalya Ticaret Borsası'yla ekim ayına yönelik hazırlanan faaliyet sunumu yapıldı. Konuşmasına TUSAŞ’a yönelik düzenlenen terör saldırısını kınayarak başlayan Başlan Ali Çandır, “İnsanlık tarihi boyunca pek çok barbarlık türü görüldü ve yaşandı. Her biri insanlığın ayrı bir utanç kaynağı olarak tarihe geçti. Hedef gözetmeksizin sivil ve masum insanların katledildiği en ağır, en rezil barbarlık örneği, terörist eylemlerdir. Neden ve kimden geldiğine bakılmaksızın, aması, fakatı, lakini olmadan aşağılanacak terörist eylemler, son 40 yıldır ülkemizi hiç terk etmedi. 40 Yıldır ülkemize uygulanan bu barbarlık, bizleri daha çok birbirimize bağladı ve asla muasır medeniyetler düzeyine ulaşma çabamızdan bizi geri çevirmedi. TUSAŞ’a yapılan terörist saldırı 5 canımızı aldı. Bu barbarlığa binlerce canımızı verdik. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, bir kez daha terörü lanetliyorum” dedi.
"DEMOKRASİMİZİ BU BARBARLIĞA TESLİM ETMEYECEĞİZ"
Cumhuriyetin 101’inci yılının coşkuyla kutlanmaya devam ettiğini belirten Başkan Çandır, “Önderimiz Atatürk’ün hakimiyet-i milliye diye tarif edip kurduğu cumhuriyetimizi ve kendine düşmanları bile besleyen tek rejim olan demokrasimizi, bu barbarlığa asla teslim etmeyeceğiz. İkinci yüzyılımızı ve nice yüzyıllarımızı hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti olarak yaşayacağız. Buna olan inancım tamdır. Cumhuriyetimizin 101. yılı hepimize kutlu olsun. 2024 yılı son çeyreğine girmiş bulunuyoruz. Geçtiğimiz üç çeyrek, hepimiz için zorlu geçti. Bir taraftan hızla sıkılaşan para politikası uygulamaları, diğer taraftan durdurulamayan maliyet artışları, hepimizi sık boğaz ederken iç ve dış pazar koşullarının giderek daralması da ek zorluklar olarak karşımıza çıkmıştır” ifadelerine ye verdi.
ANTALYA'DA ŞİRKETLER KAPANIYOR
Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Ertuğrul Gün'ün haberine göre yıl boyunca giderek ağırlaşan zorluklara dayanamayan işletmelerin kapanma hızlarının görülmedik düzeyde arttığını ifade eden Çandır, “Sizlerle her ay paylaştığım güncel kurulan/kapanan şirket sayılarının eğiliminde sürekli bozulmalar yaşanmaktadır. Fakat bizim açımızdan daha dikkat çekici durum, kentimizdeki eğilimin yıl başından beri ülkemiz genelinden olumsuz ayrışmasıdır. Örneğin geçtiğimiz ay, yıllıklandırılmış verilerle kurulan şirket, kentimizde yüzde -26 azalırken ülke genelinde yüzde -13 azalmıştır. Kapanan şirket ise kentimizde yüzde 46 artarken ülke genelinde yüzde 23 artmıştır. Dikkat ederseniz Antalya, kurulan/kapanan şirket hareketliliğinde ülkemizin iki kat gerisinde kalmıştır” açıklamasına yer verdi.
KARŞILIKSIZ ÇEK TIRMANDI
Protestolu senet tutarının kentte yüzde 304 artmışken ülke geneli yüzde 176 arttığını ifade eden Çandır, “Karşılıksız çek tutarı kentimizde yüzde 372, ülkemizde yüzde 225 artmıştır. İş dünyamızın öncü göstergelerinden biri olan çek ile işlem hacmi ise yine yıllıklandırılmış verilerle ülkemizdeki yüzde 71’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 53 artabilmiştir. Yani ticaretin parasal yönüyle ilgili göstergelerde de kentimiz, ülke ortalamasının yaklaşık yüzde 50 gerisinde seyretmektedir. Bir diğer öncü gösterge olan kredi kullanımı ise yine yıllıklandırılmış verilerle, ticari krediler ülkemizde yüzde 29 ve kentimizde yüzde 37 artmıştır. Tarım kredileri ise kentimizde %33, ülke genelinde ise yüzde 51 arttı “dedi.
İŞ DÜNYASI VE EKONOMİK AKTİVİTE ÜLKE GENELİNİN OLDUKÇA GERİSİNDE
Başkan Çandır konuşmasına şöyle devam etti: “Burada örneklendirdiğim iş dünyası parasal verileri yani çek ile işlem hacmi ve kullandırılan krediler resmi enflasyon kadar bile artmamıştır. Diğer bir deyişle reel büyüme yaşanmamıştır. Özellikle kentimizdeki iş dünyası ve ekonomik aktivite, ülkemiz genelinin oldukça gerisinde seyretmektedir. Bu durum yıl başından beri benzer bir eğilim göstermektedir. Bu nispi yavaş gidişatı sizlerle uzun bir süredir paylaşmaktayım. Antalya’mız geçmişi itibariyle genellikle ülkemiz ortalamasından hızlı büyümeye alışıktır. Bu genel eğilime yeniden kavuşmalıyız. Ancak uygulamalar Antalya için zorlayıcı olmaya devam etmektedir. Nitekim yıllıklandırılmış ihracat verileri de yılbaşından bu yana nispi olarak ülkemiz genelinden yavaş gerçekleşmiştir. Açıklanan son veriler de bu durumu teyit etmektedir. Toplam ihracat, kentimiz ve ülkemiz için yüzde 2.3 artarken tarım ve gıda ürünleri ihracatı kentimizde değişmemiş, ülkemiz genelinde ise yüzde 3.8 artmıştır. Yaş meyve sebzede durum daha olumsuzdur. Ülkemizdeki yüzde 5’lik artışa karşılık kentimizde yüzde -5.5 azalış yaşanmıştır."
CİDDİ ZARAR GÖRECEK
Önümüzdeki aylarda turizmdeki hareketliliğin azalmasıyla kentin ekonomisinin nispi olumsuz ayrışması, daha da belirgin hale gelme riski taşıdığına dikkat çeken Çandır, “Hepimiz, önümüzdeki genel sıkılaşma politikalarına ve bunların kentimize olan nispi yüksek olumsuz yansımalarına daha fazla odaklanmalıyız. Sektörümüz, son dönemde hızlı bir biçimde iş gücünün azalması ve çalışanların yaş ortalamasının 58’e yükselmesi gibi yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Bu durum, özellikle Antalya ve benzeri kentlerde, emeğe dayalı tarımsal üretim alanlarında kayıplara neden olmaktadır. TÜİK verilerine göre 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’si, genç nüfusun ise yüzde 13,6’sı tarımda çalışmaktadır. Gençler tarıma yönelmek yerine tarım dışı alanları tercih etmektedir. Sektörün içinde bulunduğu bu sorunu aşabilmesi için tarımda; çalışmayı, üretmeyi, girişimci olmayı ve kırda yaşamı cazip hale getirecek kamu politikalarına ihtiyaç vardır. Aksi halde toplumsal sürdürülebilirliğimiz ciddi zarar görecek” açıklamasına yer verdi.
KORKULEN GÜNLER YAKIN
“Mesleki eğitim sonrası iş garantisinden girişim teşviklerine, özel finansman ve ücret desteklerinden askerlik süresi muafiyetine ve sektöre özel bir sosyal güvenlik modeli geliştirilmesi gibi ortak akılla oluşturulacak planlama ve stratejilere ihtiyaç var” ifadelerine yer veren Çandır, “Tarımsal istihdamdaki diğer bir sorun ise yabancı uyruklu ve geçici koruma kapsamındaki işçilerin çalışma izinlerinde karşılaşılan süre ve mevzuat kapsamlı sorunlardır. Önerimiz çalışma izinlerinin sektörel bazda verilmesi, çalışma izinleri için verilen sürelerin uzatılması ve izin alımlarının kolaylaştırılmasıdır. İlgili yasal düzenlemelerin yapılması için taleplerimizi TOBB’da düzenlenen toplantılarda hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız hem de İç İşleri Bakanımız ile paylaştık. Geçtiğimiz günlerde Antalya’yı ziyaret eden Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı’na da ilettik. Beklentimiz sorunlarımızın kısa sürede çözüme kavuşturulmasıdır. Uzun süredir dillendirdiğimiz ve düzenlediğimiz faaliyetlerimiz ile dikkat çektiğimiz iklim değişikliği ve su yetersizliği sorunlarının tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkileri ekim ayı meslek komiteleri toplantılarımızın en önemli gündem maddesi oldu. Üzülerek ifade ediyorum ki korktuğumuz günlerin gelmekte olduğunu görüyoruz” sözlerine yer verdi.
VERİM DÜŞTÜ
Bu yıl iklim değişikliği, zamansız ve yetersiz yağışlar kaynaklı il geneli arpa-buğday veriminde ve kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandığını hatırlatan Çandır, “Hasat edilen mahsulün büyük kısmı da yemlik olarak değerlendiriliyor. Ayrıca önümüzdeki üretim dönemi için yayladaki ilçelerimizde kuraklık nedeniyle buğday ekimlerinde gecikmeler yaşanmakta ve girdi maliyetlerindeki artış üretim iştahını azaltmaktadır. Bu nedenle hububat üreticileri, mısır, meyve ve sebze üretimine yönelmekte ya da arazilerini nadasa bırakmaktadır. Susam üretiminde de yine iklim değişikliği ve işçi gücüne erişim nedeniyle azalma gözlemleniyor; susamın şu an kilogram fiyatı 110 TL, yerfıstığının kilogramı ise 25 TL seviyelerinde işlem görmektedir. Üreticiler, mevcut fiyatları düşük buldukları için depolama yoluna giderek fiyat artışı bekliyorlar. Üreticinin mahsulünün hak ettiği değeri bulmadığını düşünmesi ileriki yıllar için tıpkı arpa ve buğdayda olduğu gibi üretim iştahsızlığı yaratıyor. Yaşanan işgücüne erişim zorluğu ve yüksek işçilik maliyetleri nedeniyle pamuğa da yönelemeyen üretici çareyi yine mısır üretmekte, avokado bahçesi kurmakta ya örtüaltı üretime geçmekte arıyor. Toplu üretim planlaması yapılması ve desteklerin zamanında ödenmesi çözüm önerilerinin başında gelmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı, stratejik ürünleri kapsayan bir adım attı, çalışmalara başladı. Ancak uygulama henüz başlamadı ve destekler hala zamanında ödenmiyor. Geç yapılan destek ödemeleri ise üreticiyi motive etmekte yetersiz kalıyor” şeklinde konuştu.