Son günlerde kadına yönelik şiddet olaylarında büyük artış yaşandı. Antalya’da KESK Kadın Meclisi Üyeleri Muratpaşa ilçesindeki Attalos Heykeli önünde buluştu. Grup adına konuşan Eğitim-Sen Antalya Şubesi Kadın Sekreteri Özlem Yavuz, kadınların yaşam haklarının korunmasını talep etti. Yavuz, "Bu ülkede kadınlar ve kız çocukları sadece kadın oldukları için öldürülmesin, şiddetten azade yaşayabilsin istiyoruz" diyerek, iktidarın toplumsal cinsiyete dayalı anlayışla herkesi koruma yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
KADINLAR “YAŞAM” İÇİN HAYKIRDI
Evde, işyerleri ve sokakta güvende hissetmek isteyen kadınların tek gündemi ise “yaşamak” oldu. Kadınların yaşam haklarının sağlanmasını talep eden KESK Kadın Meclisi adına Eğitim-Sen Antalya Şubesi Kadın Sekreteri Özlem Yavuz, “Bu ülkede kadınlar ve kız çocuklar sadece kadın oldukları için öldürülmesin, şiddetten azade yaşayabilsin istiyoruz. Siyasal iktidar toplumsal cinsiyete dayalı bir anlayışla hepimizi şiddetten koruma ve yaşam hakkını sağlama yükümlülüğünü yerine getirsin diyoruz” ifadelerine yer verdi.
“ERKEK ADALET DEĞİL GERÇEK ADALET!”
Kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar hayata geçirilmesini talep eden Yavuz, “Hükümetten ilk imzalayıcısı olmakla övündüğü ancak sonra tam çark ederek, bizlerin sözüne, toplumun hemen her kesiminden yükselen “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!” şiarına kulak tıkayarak içinde bulunmayı sürdürdüğü kadın düşmanlığına son vermesini, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik düzenlemeler yaparak hayata geçirmesini istiyoruz: Kadın ve çocuk düşmanı ceza hukukunun değişmesi gerektiğini vurguluyoruz; Erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar hiçbirimiz güvende değiliz!” dedi.
“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!”
Kadınlara yönelik şiddetin daha da derinleştiğine dikkat çeken Yavuz, “Sokaklarda tek bir talepte birleşen, jin, jiyan, azadi (kadın, yaşam, özgürlük) diyen kadınları açıktan hedef göstererek susturma gayretinin de eşlik ettiği kadınların hayatını hiçe sayan uygulamalar ve söylemlerin, erkeklerin şiddetini daha da derinleştirdiğini, meşrulaştırdığını, olağanlaştırdığını söylüyoruz ve yineliyoruz: Kadın cinayetleri politiktir!” şeklinde konuştu.
“KADIN DEMEYE DAHİ KORKAN İKTİDAR”
“AKP-MHP iktidarı millilik ve yerlilik çerçevesinde dini referanslarla tanımladığı Türkiye Yüzyılı’nda kadınlığa, kendine benzemeyen ve hizmet etmeyen dışında, yerli ve milli olmayan dışında kimseye yaşam hakkı tanımıyor” diyen Yavuz, “Kadın demeye dahi korkan iktidar fıtrat tartışmalarını ileri taşıyarak kadının yerine “kutsal aile”yi ikame ediyor. Bu “makbullüğün” çerçevesi de anneliği reddetmeme, doğurmak için sezaryanı yöntem seçmeme, iş hayatına katılsa da bakım emeği ve ev-içi yeniden üretim emeğini üstlenmeye rıza göstermek zorunda olduğunun ilamı olan “asli görevleri”ni de aksatmamayla tanımlanıyor” dedi.