Geçtiğimiz mayıs ayında basına yansıyan ve çok sayıda özel sağlık kuruluşu, sağlık çalışanı ve hekimin adının karıştığı “Yenidoğan Çetesi” olayı, incelemeyi sürdüren savcının (bazı tutuklu sanıkları serbest bırakılması isteği ile) makamında tehdit edilmesi görüntülerinin açığa çıkması üzerine yeniden kamuoyu gündemine taşındı. Basında ve sosyal medyada yer alan haberlerde bazı sanıkların kendi aralarında yaptıkları konuşma kayıtlarının yayınlaması da toplumda haklı olarak büyük bir infiale neden oldu. Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu, konu ile ilgili yayınladığı basın bildirisinde "Hekimliğin özü hümanist olmayı gerektirdiği için insanlık suçu işleyen, buna yol açan her kurumu her kişiyi lanetliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"SAĞLIK HİZMETİ KAR ZARAR HESABINA KURBAN EDİLDİ"

Antalya Tabip Odası'nın İstanbul'da yenidoğan bebeklere yönelik sağlık skandalına karışan tüm kurum ve hekimlerin, sağlık çalışanlarının Türk adalet sisteminde hak ettikleri cezayı alacaklarına inandıklarını belirten açıklamada, "Özel sektörün yenidoğan sağlığına gösterdiği ilgi dikkat çekici. Yenidoğan sağlığı, özellikle yenidoğan yoğun bakımı /yatırım yapıldığı zaman/ en fazla 'getiri' sağlayan bir alan. SGK geri ödemeleri en yüksek hizmetler arasında. Yatırım yapan bunu kısa sürede bu maliyeti karşılamak peşindedir. Sağlık hizmeti kar zarar hesabına kurban edilmiştir. Bu en önemli sağlık sorunudur. Oysa sağlık bir kamu hizmeti olmak durumundadır. Son 21 yılda yenidoğan uzmanı (Neonatalog) sayısı 600'e yaklaştı. Bu sayı istediğimiz minimum düzeyde uzman sayısıdır. Üçüncü düzey yeni doğan yatakların üçte biri kamu ve üniversite hastanelerinde, üçte ikisi ise özel hastanelerdedir. Buna karşın yenidoğan uzmanlarının yüzde 90’ı kamuda, yüzde 10’u özel hastanelerde çalışmaktadır.  Özel hastanelerde yenidoğan servislerinin büyük bir kısmında neonatologlar değil pediatri uzmanları çalıştırılmaktadır" ifadeleri yer buldu.

"YÜZKARASI OLAYLARI PEŞPEŞE GÖRMEK MÜMKÜN"

Koruyucu hekimliğe gerekli önemi vermeyen hiçbir ülkenin sağlık harcamalarının altından kalkamayacağına dikkat çeken Antalya Tabip Odası, şunları belirtti: "Doğum öncesi bakım yüzde 99’a, gebe başına izlem sayısının 4,7’ye ulaştığı ülkemizde ;anne ölüm oranının 100 binde 13.5, sezaryen oranının yüzde 53,1 ve bebek ölüm oranının hızının yüzde 9,8 dolayında olması kabul edilemez. Her 1000 canlı doğumda yenidoğan bebek ölüm oranı yüzde 6; ilk 6 ayda anne sütü kullanma oranının yüzde 30 civarında olması işlerin iyi gitmediğini gösterir. Alınterinin onurlu ve baştacı olmadığı, emeğin ortamda bu yüzkarası olayları peşpeşe görmek mümkün. Hayatın her alanına yayılan kokuşmuşluğun sağlık alanına sızması hiç istemediğimiz bir durumdur. Sağlıkta yeniden kamucu, milli, halkçı bir çizgi gerekmektedir. Mağdur olan bebek ve ailelerin acısını yüreğimizde taşıyoruz. Başsağlığı diliyoruz." 

Muhabir: DUYGU TEKİN