Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu başkanlığında toplandı.

Uslu, toplantının açılışındaki konuşmasında, Komisyon çalışmalarına başladıkları nisan ayından bugüne kadar 100 saate yakın toplantı ve görüşme, İliç'teki maden sahası ile Balıkesir'deki bir ocakta inceleme yaptıklarını söyledi.

Kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerden 75 kişiyi dinlediklerini, sektörün paydaşlarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını ifade eden Uslu, maden kazaları ve çalışma şartlarına ilişkin ilgili bakanlıklar, yargı organları, meslek kuruluşları, madencilik fakültesi bulunan üniversiteler, sendikalar ve sivil toplum örgütleriyle şirketlerden bilgi talebinde bulunduklarını aktardı.

“10 BİN SAYFALIK DÖKÜMANTASYON OLUŞTU”

Şu ana kadar Komisyon'a yaklaşık 8 bin sayfalık doküman gönderildiğini belirten Uslu, "Komisyon toplantılarında şu ana kadar 2 bin 500 sayfanın üzerinde de tutanak tutuldu. Kurumlardan gelen 8 bin sayfalık doküman da göz önünde bulundurulduğunda çalışmalarımız sonunda toplamda 10 bin sayfalık dokümantasyon oluştu. Rapor yazma sürecinde bunlardan da istifa edeceğiz ve inşallah altın madenciliği sektöründe bundan sonraki süreci sürdürülebilir ve güvenli hale getirecek bir öneri silsilesi oluşturacağız." diye konuştu.

"YIĞIN LİÇİYLE İLGİLİ BİR TANE ŞİKAYET GELMEDİ"

Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Türkiye Maden-İş) Şube Müdürü Yıldırım Beyazıt Çetin, İliç'teki maden ocağında kazanın meydana geldiği gün, hayatını kaybeden işçilerden Fahrettin Keklik ile telefonda görüştüğünü söyledi. Çetin, "Olaydan 2-3 saat önce benimle görüştü. 'Başkan'ım akşam uzun uzadıya görüşelim, sendikalaşmayla ilgili, temsilciliklerle ilgili bir konu konuşalım.' dedi. Rabb'im mekanını cennet etsin, görüşmemiz nasip olmadı." dedi.

“BURADA ÇATLAK VAR DENİLMEMİŞTİR”

İliç'teki maden ocağında her cuma günü yöneticiler ve sendika temsilcilerinin de katıldığı iş güvenliği toplantıları yapıldığını anlatan Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her cuma günü bizzat İliçli yönetici ve temsilcilerimin katıldığı iş güvenliği toplantıları yapılır iş yerimizde. Ben de İliç'te olduğumda bizzat, olmadığımda da online olarak o toplantılara katılırım. Toplantılarımızda bugüne kadar yığın liçiyle ilgili bir tane şikayet ne temsilcilerimize gelmiştir ne o toplantılarda konu olmuştur. Bize işçi kardeşlerimizden bir tane yazılı ya da sözlü 'Burada çatlak var.' denmemiştir. Ama olaydan sonra açıklamalar değişiyor, 'Biz demiştik, patlayacaktı.' deniyor. Benim temsilcilerimden iki kardeşimiz şehit oldu."

"TEDBİRLERİN HİÇE SAYILMASI ANLAMINA GELİYOR"

HAK-İŞ Genel Sekreter Yardımcısı Hamdi Abdullah Koçoğlu da kazanın meydana geldiği İliç'teki maden ocağında çalışan işçilerin bir kısmının da Öz-Maden İş'e üye olduklarını belirtti. İşçilerden aldıkları bilgilere göre kazaya yol açan ihmalleri aktaran Koçoğlu, liç yığınının yüksekliğinin 8 kat olması gerekirken 20 kat yapılması, liç yığınının oluşumu sırasında maliyetten kaçınmak için çimento kullanılmaması, liç yığınında oluşan çatlaklara aldırmadan üretime devam edilmesi ve iş sağlığı güvenliği denetimlerinin 2020 yılından itibaren tam anlamıyla yapılmamasının başlıca sorunlardan olduğuna dikkati çekti.

“ACABA YARIN NERESİ OLACAK?”

Öz-Maden İş Genel Başkanı Fahrettin Kütükçü, İliç'teki altın madeninde yaşanan kazada ilgili herkesin vebali bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Burada herkesin vebali var. Madencilerin kanunları kanla yazılıyor. İlla ölmek zorunda mıyız? 301 insan öldü, yasalar değişti. Amasra'da 43 insanımız gitti, şimdi de Erzincan... Acaba yarın neresi olacak? Dolayısıyla burada sendikaları da çalışanları da yöre halkını da dikkate almak lazım. Her şey para değildir. Ülkemize ciddi ekonomik katkı sağlıyorlar ama benim canım gittikten sonra mal onun olsun."

“MADEN KANUNLARI EN SOMUT ÖRNEK”

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün de Türkiye'nin madencilik konusunda çok şanslı bir ülke olduğunu, her coğrafyaya nasip olmayacak değerli maden yataklarına ev sahipliği yaptığını ifade etti. Türkiye'nin tutarlı bir madencilik politikası olmadığını savunan Görgün, "Son yıllarda sürekli değişen maden kanunları bunun en somut örneğidir. Bizim en başta ciddi, tutarlı, iyi hazırlanmış ve Parlamento'nun denetlediği Türkiye madencilik politikasına ihtiyacımız var. Bu politikanın maden kazalarını önleyen bir yanı da var zaten." dedi. 
 

Kaynak: AA