Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu başkanlığında toplandı. Komisyonun çalışmalarına devam ettiğini söyleyen Uslu, amaçlarının "önce insan ve çevre" diyerek güvenli madenciliğin kurgulanmasına katkı sağlamak olduğunu belirtti. Komisyonun bu zamana kadar 100 saate yakın çalışma yaptığını anlatan Uslu, toplamda 100'e yakın kişinin de milletvekillerine bilgi verdiğini ifade etti.

"YENİ NESİL ATEŞLEME SİLAHLARI LAZIM"

Toplantıda, Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okay Aksoy, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Görkem Akıncı ve Torbalı Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celalettin Şimşek ile Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güzin Gülsev Uyar Aksoy sunum yaptı. Prof. Dr. Güzin Gülsev Uyar Aksoy, dünyada 1980 yılından bu yana madenlerde yapılan patlatmalarda elektronik ateşleme sisteminin kullanıldığını belirtti. Türkiye'de halen elektriksiz ateşleme sistemin kullanıldığını dile getiren Aksoy, buna ilişkin bir düzenleme yapılması gerektiğini vurguladı. Aksoy, "Madenlerde eski tip ateşleme sistemlerinden vazgeçip yeni nesil bir ateşleme sistemlerine acilen geçmemiz lazım." dedi.

Prof. Dr. Celalettin Şimşek, ÇED raporlarında kapsamlı çalışma yapıldığını ancak madenlerde denetimsel sorunların olduğunu söyledi.

"SAHA TECRÜBELERİ YETERSİZ"

Prof. Dr. Okay Aksoy, "kral çıplak" denilmediği sürece bu tür kazaların yaşanacağını söyledi. Üniversitelerde daha iyi eğitim verilmesi halinde bu kazaların yaşanmayacağını vurgulayan Aksoy, üniversitelerin maden mühendisliği bölümündeki çoğu akademisyenin saha tecrübesinin az olduğunu dile getirdi. İliç'teki kazaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda olayın "heyelan" olarak belirtildiğini ancak bunun bir akma olduğunu kaydeden Aksoy, şöyle konuştu: "Bilirkişi raporunda yer alan bir noktaya dikkati çekmek istiyorum. Mayıs 2022 tarihine kadar yığından geri dönen çözeltinin tasarım değeri ile yığından geri dönen çözeltinin gerçekleşen değeri arasında eksi 3 milyon 400 bin metreküp fark var. Bu tarihten sonra ne oluyorsa bu değer yavaş yavaş değişiyor ve kazanın olduğu zaman bu 1 milyon 150 bin metreküpe çıkıyor. Solüsyon rejiminde girenle çıkan arasındaki fark agresif şekilde değişiyor. Kazanın nedeni bence burada."

"LİÇ ALANLARIN NEMLİLİK HARİTALARI ÇIKARTILMALI"

Benzer maden kazalarının yaşanmaması için önerilerde bulunan Aksoy, yer bilimleri konusunda eğitim programlarının ve akademik personelin yeniden gözden geçirilmesini istedi. Aksoy, şu önerilerde bulundu: "Madencilik sektörü için ayrı bir bakanlık kurulmalı. Maden güvenlik kurumu kurulmalı. Madenciliğin yapıldığı bölgelerde, davalarda amir hüküm maden hukukudur, biz bunu uygulayamıyoruz. Çevresel etkenlerden dolayı amir hüküm maden hukuku olmasına rağmen biz orman hukukunu, tarım hukukunu uyguluyoruz. Bu, madenciliğin enerjisini buraya doğru çekiyor. Madenci asıl işi olan güvenli üretimden uzaklaşmış oluyor. Liç alanlarının nemlilik haritasını çıkarmamız lazım. Bu bir maliyettir ama kaza sonrası oluşacak maliyet söz konusu olduğunda gözle görülür bir şey değil."

Kaynak: AA