1959 tarihli Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. Maddesi hükmü gereği 22 Ocak 1965 tarih ve 6/4239 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Konyaaltı ilçesi Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere mahallelerinin bulunduğu geniş bir bölge "Afete Maruz Bölge" olarak ilan edildi. Bölgede yer alan 150 konutun heyelan kaynaklı afete maruz alanda kaldığı ve bu yapıların tahliye edilerek güvenli bölgelere taşınması gerektiği tespit edildi. Konuyu gündemine alan Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “150 konut ile ilgili o yıllarda bir çalışma yapıldı mı?”, “Nasıl bir çalışma yapıldı bilemiyoruz. Ancak bugün bahse konu alanda binlerce yapı var. Bu yapılar Bakanlar Kurulu Kararı ile afete maruz alan ilan edilen bir bölgede nasıl yapılabiliyor?" sorularına yanıt arıyor. Mevzuata uygun çalışmalara imza atılması gerektiğini belirten Karancı, yetkilileri de uyarıyor. İşte tüm detaylar…
“BÖLGEDE HIZLI YAPILAŞMA OLMUŞ”
Günümüzden 60 yıl önce Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallelerinin bulunduğu geniş bir bölge "Afete Maruz Bölge" olarak ilan edildi. Bölgede yıllar içerisinde yapılaşma devam etti. Konuyu gündemine taşıyan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “7269 sayılı kanun gereği bu bölgenin imara ve yapılaşmaya açılamayacağı nettir” diyerek mevzuata uygun çalışmaların İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), valilik ve ilgili belediyeler tarafından bir an önce başlatılması gerektiğini vurguladı. Yakın tarihin ihmallerin getirdiği acılarla dolu olduğunu belirten Karancı, yıllar öncesindeki tespitlerin afete sebebiyet vermeden gerekli adımlar atılması gerektiğini hatırlattı.
“ANLAMAKTA ZORLANIYORUM”
Afete maruz ilan edilen alanın haritalarının ya da krokilerinin varlığının bilinmediğine dikkat çeken Karancı, “Ancak yaklaşık 60 yıl öncesinde ve o dönemin mevcut imkanları ile yapılan çalışmalara dayanan Bakanlar Kurulu Kararının geçerliliğinin günümüzde de halen devam ettiğini biliyoruz. 7269 sayılı kanun gereği bu bölgenin imara ve yapılaşmaya açılamayacağı nettir. Günümüze kadar bu iş ve işlemlerin nasıl yapıldığını anlamakta zorlanıyorum. Yerel idarelerin ilgili bakanlar kurulu kararını uygulamaması, yok sayması, ihmalleri ya da yeterli özeni göstermemesinin bir sonucu olsa gerektir ki bölgede hızlı bir yapılaşma olmuş. Çok sayıda konut yapılmış yerleşim yerleri genişlemiştir. Bir nevi bakanlar kurulunun afete maruz alanı kararı da unutulmuş gibi görünüyor” dedi.
“HEYELAN RİSKİ BELİRGİNLEŞİYOR”
Heyelan kavramını kaya, toprak veya moloz gibi malzemelerin yerçekimi etkisiyle yamaç eğimi yönünde hareket etmesi olarak tanımlandığını kaydeden Karancı, “Bu hareket; düşme, kayma, devrilme ve akma gibi farklı mekanizmaları içeren bir "kütle hareketi" olarak da ifade edilebilir. Her ne kadar heyelan oluşumunda yerçekimi önemli bir faktör olsa da, özellikle bölgemizde yaklaşan yağışların etkisiyle boşluk suyu basınçlarının artması sonucunda gerçekleşen heyelan riski daha da belirginleşmektedir” diye konuştu.
“HEYELAN CİDDİ HASARLARA NEDEN OLDU”
Antalya’nın geçmişinin benzer olaylara da sahne olduğunu anımsatan Karancı, “Örneğin, 25 Şubat 2018’de Antalya-Kumluca D-400 karayolunda Yazır Mahallesi’nde yoğun yağışlar sonucu meydana gelen heyelan ciddi hasara yol açmıştır. Resmi raporlara göre, bu heyelanın yol çalışmasında kullanılan dolgu malzemesinin mevsimsel yağışlarla stabilitesini kaybetmesi sonucu oluştuğu belirtilmiştir. Jeolojik, topografik ve iklimsel koşulların yeni heyelanların oluşmasına elverişli olması nedeniyle önlemlerin alınması gerektiği vurgulanmıştı” ifadelerini kullandı.
“2 VATANDAŞ HAYATINI KAYBETTİ”
Daha eski yıllarda Konyaaltı ilçesi Hisarçandır Mahallesi’nde 1952 yılından itibaren kayıt altına alınmış heyelan olaylarının mevcut olduğunu vurgulayan Karancı, “Hatta, 2023 yılında bir taş ocağının ruhsatı ile ilgili vatandaşların eylemi sırasında 1960 yılında yaşanan bir toprak kayması sonucu iki vatandaşın hayatını kaybetmesi bölge kamuoyunda gündeme gelmişti. O yıllarda, muhtemel hem bu yüzey hareketleri hem de ölümler nedeniyle bölgede ilgili kurumlar tarafından çalışmalar yapılmış ve genel hayata etkili olduğu gerekçesi ile çeşitli önlemler üzerinde durulmuş” şeklinde konuştu.
“YAPILAŞMA YAPILMAMALIDIR"
Yıllar sonrasında gelinen noktada Konyaaltı Belediye’sinin Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere mahallelerinde ki mevcut plan ve ruhsat çalışmalarını İl Afet ve Acil Durum İl Müdürlüğü’nün konu ile ilgili talebi neticesinde askıya aldığını, bu üç mahallede ruhsat veremediğini, ruhsata tabi yapımı tamamlanan inşaatlara da iskan veremediğine ışık tutan Karancı, “İlgili Bakanlık kararına rağmen yapılaşma yapılmamalı. Sınırlar revize edilmeden verilmesi de hem can hem de yapı güvenliği açısından mümkün değildir” açıklamasında bulundu.
“TEHLİKELER BİLİM IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMELİ”
Yakın tarihin ihmallerin getirdiği acılarla dolu olduğunu belirterek, yıllar öncesinde yapılan tespitlerin afete sebebiyet vermeden gerekli adımların atılması gerektiğine işaret eden Karancı, şöyle devam etti: “Çözümü noktasında bilimin ışığında konu bütüncül olarak yeniden ele alınması gerekiyor. Bölgenin afet durumu ile mevcut heyelan risklerinin yeniden tespit edilmesi ve değerlendirilmesi zaruri hale gelmiştir. 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Nedeniyle Alınacak Tedbirler ve Yapılacak Yardımlara Dair Kanun‘da tanımlı doğal afet tehlikelerini bilimsel veriler ışığında bölgesel olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Mühendislik problemlerini belirlemek, alanların arazi kullanımı-yerleşime uygunluk değerlendirmesini yapmak, teknik ve/veya idari gerekçelere bağlı olarak gerekli önlemleri önererek afet zararlarını azaltmak için Jeolojik- Jeoteknik Etüt ve Mikrobölgeleme Etüt Raporları‘nın hazırlanması ve sonuçlarının ilgili idarelerce Bakanlar Kurulu kararlarına yansıtılması gerekmektedir.”
“KURUMLARCA DENETİM GERÇEKLEŞMELİ”
Mevzuata uygun çalışmaların AFAD başkanlığı, valilik ve ilgili belediyeler tarafından bir an önce başlatılması gerektiğini salık veren Karancı, “Heyelan riski bulunan alanlarda, eğimin fazla olduğu yumuşak zeminli ortamlarda, oluşabilecek deformasyonların ve şev hareketlerinin gözlemlenmesini ve tespitini sağlayan inklinometre ölçümleri yöntemleri kullanılmalı. Tüm bu çalışmalar titizlikle yapılmalı ve ilgili kurumlarca yerinde denetimleri gerçekleştirilmelidir” değerlendirmesinde bulundu.
“KONUTLAR İÇİN YIKIM KARARI ÇIKACAK”
Çalışmalar sonucunda afet alanına ait sınırlar netleşerek, daralma meydana geleceğini öngören Karancı, şunları belirtti: “Ancak bu çalışma sonucunda afet alanında kalan yapılar tespit edilirse derhal boşaltılması ve yıkımı gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. O yüzden konu ile ilgili çalışmaların zaman geçirilmeden bir an önce başlatılması gerekmektedir.”