Doğa, kültürel ve tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistleri büyüleyen Kaleiçi Antalya’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Her bir sokağıyla ziyaretlerini kendisine hayran bırakan Kaleiçi, restoran, alış veriş alanları ve eğlence alanlarıyla dikkat çekiyor. Kaleiçi misafirlerini sadece yaz aylarında değil yılın 12 ayı ağırlıyor. Ağustos sıcağına aldırış etmeyen milyonlarca turist Kaleiçi’ni gezmeden konaklayacağı otele gitmiyor.

 

SEDECE TURİSTLERİN DEĞİL FOTOĞRAF TUTKUNLARININDA UĞRAK NOKTASI

Fotoğraf tutkunlarının vazgeçemediği alanlar arasında yer alan tarihi Kaleiçi görselliğiyle fotoğraf sanatçılarını büyülüyor. Kaleiçi denince birçok güzellik birden akla gelir. Kökleri yüzlerce yıl eskiye uzanan ve koruduğu kimliği ile kendinizi bir Avrupa şehrinde hissettiren bu otantik mekânın her köşesinde fotoğrafını çekmek isteyeceğiniz bir şeylerle karşılaşırsınız.

TARİH KOKAN YAPILAR SİZİ BEKLİYOR

Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare, Yivli Minare, Alaaddin Cami, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden günümüze kadar gelen tarihin parçaları, Kaleiçi’nin köşe bucak her yanında yüzyıllardır ziyaretçilerine ev sahipliği yapıyor. Üçkapılar Hadrian Kapısı ve İskele, Kaleiçi’nde fotoğraflamak isteyeceğiniz ilk akla gelen tarihi semboller olarak fotoğraf tutkunlarını karşılıyor. Kaleiçi denince birçok güzellik birden akla gelir. Kökleri yüzlerce yıl eskiye uzanan ve koruduğu kimliği ile kendinizi bir Avrupa şehrinde hissettiren bu otantik mekânın her köşesinde fotoğrafını çekmek isteyeceğiniz tüm zeminler tutkunlarını bekliyor.

KALEİÇİ HAKKINDA

"Attalos Yurdu" anlamına gelen Attaleia-Antalya, Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçer. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılır; M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi, kentin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan  Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra da büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir antik yerleşimin üzerine kurulduğundan, Antalya’da Antik Dönem kalıntılarına çok az rastlanır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında, restorasyonu yapılmış olan Hadrian Kapısı (Üç Kapılar), Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir. Antik Dönem'de Attaleia'yı barındıran Kaleiçi; içten ve dıştan, at nalı şeklinde surlarla çevrilidir. Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin ortak eseri olan bu surların içinde, kiremit çatılı 3 bin kadar ev bulunur. Evlerin karakteristik yapıları, Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz; aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır. Sur içindeki dar sokaklar limandan yukarıya, duvar boyunca uzanır. Yivli Minare ve Külliyesi, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Karatay Medresesi, Şehzade Korkut Camii, İskele Camii, Tekeli Mahmut Paşa Camii, sur içindeki önemli tarihi yapılardan bazılarıdır. Kaleiçi'ndeki antik liman, şimdilerde modern yat limanı olarak kullanılmaktadır. Yat limanı ve antik kent, birlikte; pek çok ressam, yazar ve şaire ilham veren muhteşem bir manzara ortaya çıkarır. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1984 yılında, günümüzde koruma altına alınmış olan Kaleiçi'nde yapılan restorasyon projesi ile FIJET (Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu) tarafından; "Turizmin Oscarı" olarak kabul edilen Altın Elma Ödülü'ne layık görülmüştür. Otel, pansiyon, restoran ve bar gibi yeme-içme, konaklama ve eğlence tesislerine dönüştürülmüş tarihi binalarıyla Kaleiçi, Antalyanın cazibe merkezidir. Canlılığını ve ritmini her daim koruyan Kaleiçi'nin begonvillerle süslü, turunç çiçeği kokan sokaklarında geçmişe yolculuk ederken; yöresel ürünler ve hediyelik eşya satan dükkanlarından alışveriş de yapabilirsiniz.

 

 

 

Muhabir: BÜLENT ÖNER