1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, yurt genelinde birçok kadını ‘Tek ses tek yürek’ birleştirdi. Şiddete karşı seslerini duyuran sivil toplum kuruluşları arasında yer alan Antalya Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Aydın Kanza Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi.

VAKALARIN ÜSTÜ ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

Sağanak yağmur altında yapılan yürüyüş sonrası basın açıklamasında bulunan Eğitim Sen Antalya Şube Kadın Sekreteri Emine Nar Kaya,

“Evde, işte, okulda, sokakta, sosyal medyada, dijital platformlarda erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Erkek şiddetine dair veriler iktidarlar tarafından açıklanmıyor. Şiddet vakalarının üstü örtülmeye çalışılıyor. 2022 yılında erkek şiddeti 334 kadını öldürdü. Sadece 2022 verilerine baktığımızda bile şiddetin hedefi haline gelen kadınların sayısının arttığını görüyoruz” ifadelerine yer verdi.

KELEBEKLERİN MÜCADELESİ İLHAM VERİYOR

“Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da sınırları ve zamanları aşan kadın dayanışmasını ve Mirabel kardeşlerin 1960larda Trujillo’nun diktatörlüğünün devrilmesinde yol açan direniş ve mücadelesini selamlayarak isyanımızla meydanlardayız” şeklinde konuşan Kaya, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

“Kelebeklerin bir diktatörlüğü tarihin çöplüğüne göndermeye varan mücadelesi bizlere ilham olmaya devam ediyor. Kadınların ortak mücadelesi ile diktatörlerin, tek adamların ve otoriter rejimlerin alaşağı edilebileceğinin hikayesidir kelebeklerin hikayesi. Bu hikâye, kadınlara yönelen tüm şiddet birimlerine karşı direnmenin, mücadele etmenin ve aynı zamanda demokrasi mücadelesinin de sembolüdür.”

BİZ KADINLAR SAVAŞ DEĞİL BARIŞ İSTİYORUZ

Emperyalist devletlerin yeni bloklar oluşturmak için desteklediği savaşların en çok kadın ve çocukları etkilediğine dikkat çeken Kaya,

“Haftalardır İsrail’in Gazze’ye her geçen gün artan şiddetli saldırılarına tanık oluyoruz. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren ABD emperyalizmi, İsrail’in yaptığı soykırıma tam destek veriyor. İsrail’in işgaline karşı demeçler veren AKP-MHP iktidarı, Rojava’ya yaptığı sınır ötesi operasyonlarıyla halkları yerlerinden etme politikalarını sürdürmektedir. Biz kadınlar savaş değil, barış istiyoruz. Barışın sesini yükseltmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİR GECEDE FESHEDİLDİ

Açıklamalarında Hükümet politikalarına da yer veren Kaya,

“AKP-MHP iktidar bloğu da tekçi, gerici ve cinsiyetçi temeldeki toplumsal düzeni hayata geçirmek için toplumsal cinsiyet karşıtlığını kurumsallaştırmaya çalışıyor. Baskı mekanizmalarını tümüyle seferber ederek kadın kazanımlarını zayıflatmaya, kadınları eve mahkûm etmeye ve kamusal alanda iradesizleştirmeye dönük politikalarına hız veriyor. Nafaka hakkına dair tartışmaları ile kadınları sistematik olarak aileye mahkûm etmeye çalışıyor. Kazanımımız olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede AKP-MHP hükümeti tarafından feshedildi. ‘Kadının beyanı esas alınarak, şiddet faili erkeklere verilen uzaklaştırma kararlarının aileleri parçaladığı ve eşcinsel evlilikleri yasal teminata alarak Türk aile yapısını bozduğu gerekçe’ gösterdi. Şimdi de 6284 sayılı yasayı tartışmaya açarak eril yargının nicedir süren cezasızlık politikalarını meşrulaştırıyor” şeklinde konuştu.

KADINLAR AĞIR CEZALARLA KARŞI KARŞIYA KALIYOR

Erkek şiddeti cezasız bırakılırken, kendi hayatlarını savunan kadınların oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kaldığının altını çizen Kaya, şunları kaydetti;

“6284 Sayılı yasa etkin bir biçimde uygulanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Dünyada krizlerle daha da artan ekonomik eşitsizlikler ve kemer sıkma politikaları kadın emeğinin sömürüsünü katlayarak artırıyor. Kadının tek istihdam biçiminin güvencesiz, evden, kısmi zamanlı, parçalı ve esnek istihdam olmasını sağlayan düzenlemeler yaygınlaşıyor. Türkiye’deyse AKP/MHP iktidarının sermayeden, savaştan ve ranttan beslenen bütçe politikalarıyla ekonomik kriz derinleşiyor. Barınma sorunu her geçen gün artıyor. Kadın emeğini güvencesizleştirecek politikalarına hız veren iktidar 2024 bütçesinde kadını güçlendirmeye sadece her yüz lirada 53 kuruş ayırırken, ev işçilerinin güvencesizliği gündeme bile getirilmiyor. Bunların yanında iktidar örgütlü kadın mücadelesini hedef alan baskı, gözaltı ve tutuklamaları hız kesmeden sürdürerek, anayasal haklarımızı, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkımızı engelleyerek de kadına yönelik şiddeti farklı biçimlerde sürdürüyor.”

KIZ ÇOCUKLARI ERKEN YAŞTA EVLENDİRİLMESİN

Sadece kadına yönelik şiddetin değil; kadının içerisinde bulunduğu her konu balığında gerekli desteklerin verilmesi gerektiğini vurgulayan Kaya,

“Gözaltında kaybolan yakınlarını aramanın suç sayıldığı bu düzende cumartesi annelerinin eylemlerine her hafta müdahale ediliyor. Ters kelepçeyle gözaltı yapılıyor. Cumartesi Anneleri’nin yanındayız, alanları da terk etmiyoruz. Eğitimin adeta Diyanet’e tesliminin önünü açan ÇEDES Projesiyle ‘Manevi danışman’ adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kişileri okullara atayan iktidar, cemaat ve tarikatlara bütçe ayırma yolunu da açtı. Çocukların sağlık beslenmesine gelince ekonomik krizi bahane ediyor. Yoksulluğun artmasıyla kız çocuklarının okula gitme oranı da düşüyor, kız çocuklarının erken evlendirilmesinin önünü açarak tasarladığı Türkiye modelinde kadınların nasıl olması gerektiğine de karar veriyor. Kız çocuklarımızın erken evlendirilmesini destekleyen cemaat ve tarikatların okullarda olmasını istemiyoruz. Okulların medreseye döndüremezsiniz. Okullarda laik-bilimsel eğitimin yükseltilmesi için mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

İKTİDAR DEPREM BÖLGESİNDE SINIFTA KALDI

“Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” projesini öne süren iktidarın deprem bölgesinde sınıfta kaldığını, ‘değerler’ adı altında gerici politikalarını yürütmek için okulları, çocukları hedef aldığını söyleyen Kaya, açıklamalarını şu ifadelerle tamamladı:

“KYK yurtlarındaki ihmalkârlık sonucu kız kardeşimiz Zeren Ertaş’ı asansör faciasında kaybettik. İhmaller devam etmektedir. Gençleri yok sayan AKP-MHP iktidarının psikolojik, ekonomik şiddetinin sonuçlarını ağır yaşayan gençlerimizin yanındayız. Her türlü şiddetin, eşitsizliğin karşısındayız. Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, bize dayatılan kimliklerle yaşamayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz. Bu sorunlara çözüm üretecek politikalar yapılsın, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalksın istiyoruz.”

Muhabir: BÜLENT ÖNER