Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu (KHTCEK), İstanbul’da 19 yaşındaki iki kadının canavarca hislerle katledilmesine sosyal medyadan tepki gösterdi. Kadın cinayetlerinde mahkemelerce verilen koruma tedbirlerinin yerine getirilmediğinin görüldüğü vurgulanan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesinin yol açtığı olumsuzluklara da dikkat çekildi.
KADINLAR SOKAKTA ŞİDDET, TACİZ VE ÖLÜMLE BURUN BURUNA
Türkiye’de kadınların sistematik bir şekilde katledilmesine karşı Antalya Barosu KHTCE Kurulu “Öfkeliyiz” başlığı ile açıklama yaptı. Kurul, İstanbul Fatih’te 19 yaşındaki İlkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in yarım saat arayla Semih Çelik tarafından canavarca hislerle katledildiği olaya ilişkin, “Şahsın madde bağımlısı olduğu ve akıl hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü belirtildi. Yine İstanbul Beyoğlu’nda Semir Tarhan ve Ömer Koru, sokak ortasında bir kadına cinsel saldırıda bulundu. Şahısların madde bağımlısı olduğu ifade edildi. Akıl hastalığı teşhisi konulan, madde bağımlısı olan, maktul tarafından defalarca ihbar edilen şüphelileri serbest bırakan sistemi suçlamak yerine kadın cinayetlerini, çocuk istismarlarını, taciz ve tecavüzlerin nedenlerini bireysel sapkınlıklar ya da bağımlılıklar üzerinden açıklamaya çalışmak, sorunun çok daha derin ve yapısal bir boyutu olduğunu göz ardı etmek anlamına geliyor” ifadelerine yer verdi.
“KORUMA TEDBİRİ OLAN KADINLAR SİSTEM TARAFINDAN KORUNAMIYOR”
Öldürülen kadınların birçoğunun mevcutta koruma tedbiri olduğu kaydedilen açıklamada, “Koruma tedbiri olan kadınların sistem tarafından korunamaması ve vahşice katledilmesi kadın cinayetlerinin politik olduğunun apaçık bir göstergesidir. Toplumsal sorunları bireysel sapkınlıklara bağlamak, sorumluluktan kaçmak ve yapısal çürümeyi gizlemek için bir bahanedir. Kadınlar her gün şiddete karşı yaşam mücadelesi verirken, ülkede resmen kadın katliamı yaşanırken, kamu spotlarıyla, annenin bebeği ile kurduğu bağı ajite ederek vajinal doğum ve sezaryen kıyaslaması yapmak hadsizlikten öte vicdansızlıktır” ifadeleriyle tepki gösterildi.
“BEDENLERİMİZ ÜZERİNDE KARAR VE SÖZ HAKKIMIZ BİZİMDİR”
“Önce yaşam hakkını koruyun” denilen açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:
“Bugün, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı bu ülkede yüzlerce kadın cinayeti, çocuk istismarı, taciz ve tecavüz yaşandı. Eşitsizlikleri besleyen, sessiz kalan, yüzleşmeyen bir siyasi iklimde, şiddeti kendini sürekli yeniden üretir. Bedenlerimiz üzerinde karar ve söz hakkımızı bizimdir, cezasızlık politikanızı asla kabul etmeyeceğiz!”