1800’lü yıllarda 170 haneye sahip olduğu bilinen Sarıhacılar köyünün 400 yıllık tarihi camisi; iç süslemeleri ve tahta oymaları ile meşhur. Kültür ve Turizm Bakanlığının da desteğiyle son 18 yıldır yaklaşık 17 ev tamamen elden geçerek restorasyon çalışmaları tamamlandı.
Antalya'da tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve kervan ticaretinin önemini kaybetmesiyle yaşayanları tarafından terk edilen Akseki'nin Sarıhacılar köyü, yıkıntılar arasındaki tarihi düğmeli evleri restore edilerek turizme kazandırılıyor.
Tarihi 160 düğmeli evden 35'inin ayakta kalabildiği köyde, Osmanlı Dönemi'nde yapılmış han, 8 su sarnıcı ve cami bulunuyor. Doğal ve tarihi güzelliğiyle de beğeni toplayan köyü 2022 yılında 80 bin civarında turistin ziyaret etmiş.
Yaklaşık 800 yıllık bir tarihe sahip olan köyün İpek Yolunu korumak için yapılan bekçi evlerinin çoğalması ile oluştuğu, 1800lü yıllarda 170 haneye sahip olduğu biliniyor. Sarı Hacılar Köyü'nün restorasyonu yeni biten 400 yıllık bazılarının 600 yıllık olduğunu iddia ettiği tarihi camisi iç süslemeleri, tahta oymaları ile meşhur. Akseki-İbradı Havzasında görülen ve bu köyde de cami dahil tüm yapıların ortak özelliği bölgeye özgü düğmeli evler olması.
HACI SARILARA GELİP GECELEYENLER AVCILAR, FOTOĞRAF VE YOGA GRUPLARI
Kuruluşu Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan tarihi köydeki ‘düğmeli evler’ 2007’de koruma altına alındı. ‘Düğmeli evler ’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle tarih yaşatmaya çalışılırken, gelen ziyaretçiler de butik otellerde kalıyor.
Otel işletmecileri gelenlerin av turizmi için çoğunlukla geldiğini onların daha uzun kaldığını, yoga grupları, gezi yazarları, fotoğrafçılar, sosyal medya fenomenleri daha çok ilgi gösterdiğini söylediler.
Köy sosyal medya için fotoğraf çekenlerin uğrak yeri olmuş. Köyde otelde kalan sosyal medya için içerik üreten Tolga ve Serpil çifti
’’Düğmeli evler, ipek yolu, Ormana ve Altınbeşik mağarasında pek çok çekim yaptık. Günde 5-6 kez kıyafet değiştirmemiz özel aksesuarlar kullanmamız gerekiyor. Özellikle yurtdışından takipçilerimiz çok ilgi gösteriyor bu bölgeye ve burada çektiğimiz fotoğraflar binlerce tıklanma alıyor’’ diye anlattılar Sarı Hacılar ve Akseki’ye ilgilerini.
800 YILLIK KÖYDE YAŞAYAN SAYISI SADECE 14…
Akseki Sarı Hacılar Köyünde bugün yalnızca nüfusa kayıtlı 14 kişi yaşıyor. Her gelen misafire sizi köye kaydedelim 15. Kişi olun deniyor, espriyle karışık bir talep gün yüzüne çıkıyor. Gençler okumak ve çalışmak üzere köyden göç etmiş. Köyün, köyde yaşayan son genci olan Yusuf Samet Uzun Köye gelenlere gönüllü rehberlik yapıyor, en azından turizme katkı sağlayıp köyünün yeniden canlanmasını istiyor. Köyünün kıymetinin anlaşılacağı günleri bekliyor ve seneye gireceği üniversite sınavına hazırlanıyor bir yandan. Samet Köyün camisini gezdirirken bir yandan da büyüklerinden duyduğu tarihi hikayeleri de anlatısına ekliyor.
‘’Köyümüz Selçuklular zamanında kurulmuş. 800 yıllık bir tarihe sahip. Alanya ile Konya’yı birbirine bağlayan tarihi kervan yolu üzerinde bulunuyor. Yani ipek yolunun üzerindeyiz. Geçen kervanlardan alışverişle, ticaretle Sarı Hacılar köyü kuruluyor.1900lü yıllara kadar 160- 170 haneye ulaşıyor köy. Medrese, sağlık ocağı kervansaray, ilkokul hatta alışveriş için evlerin altında dükkânlar bile varmış. Tekerlekli motorlu araçlar çıkmaya başlayınca tarihi kervan yolu önemini yitiriyor. Coğrafi konum elverişli olmadığından insanlar artık geçimini sağlayamaz oluyor. Kayalık ve yamaç olduğu için tarım ya da hayvancılık yapılamıyor. Tek geçim kaynağı olan ticaret ve ipek yolu. Ticaret yolu da kapanınca insanlar köyden göç etmek zorunda kalıyor. Evler de bakımsızlıktan yıkılıyor’’ ifadelerini kullanarak anlattı köyünü
SATMIYORLAR DA BAKMIYORLAR DA ÖYLE ÇÜRÜYÜP GİDİYOR.
Evler neden onarılamıyor ya da satılmıyor diye merak ettik. Samet,
‘’Evlerin yapılamama nedeniyse çoğunlukla mirasçı sorunu. Bir evin genellikle 20-30 mirasçısı olduğu için aralarında anlaşamıyorlar. Birisi başvurup devlet desteği alsa bile diğeri itiraz ediyor. Satmıyorlar da bakmıyorlar da öyle çürüyüp gidiyor. Evini yapmak isteyenler devlete başvuruyor, devlet %60 kadarını karşılıyor, %40ını da şahıslar kendisi karşılayarak aslına uygun yapıyorlar’’ dedi
SAMET YUSUF UZUN’UN ANLATIMIYLA SARI HACILAR CAMİYİ TANIDIK.
Gönüllü rehberimiz Samet Yusuf Uzun,
‘’ Sarı Hacılar Camii içinde bulunan, Sultan Reşat’ın bizzat Kabe’ye hediye etmiş olduğu sancak, Kâbe örtüsü, Kabe’den gelen birkaç tane seccadenin Side Müzesinde bakımda şimdilerde. Camiinin duvarında bulunan Osmanlıca Kitabede’’ Hicri 1325 o da miladi 1909 yılına denk geliyor. O tarihte bu camii bir restorasyon görmüş o anlatılmış kitabede. Restorasyonu yapan 2. Abdülhamit’in baş danışmanı hatip zadesi olarak bilinen Hacı Mustafa diye birisi. Camiinin kapısında bu bölgede sıkça kullanılan bir kilit sistemi kullanılmış. Traka denen bu kilit sistemine bazı bölgelerde falak denilirmiş. Tekli kapı ve pencerelerde yanlarda, çiftli kapı ve pencerelerde yukarda oluyor. Camii içinde sedirden yapılan kaplamalarla bezenmiş. Selçuklu mimarisi hemen göze çarpıyor. Tepedeki yıldızın tam ortasında bir delik var oraya yumurta filesi asarlarmış. Deve kuşu yumurtası. Eskiden devekuşu yumurtasını camilere, medreselere toplu bulunulan yerlere asıyorlarmış, örümcek, sinek, böcek vs. yaklaşmazmış. Haşerat gelmezmiş. Duvarlarda yaklaşık 30 tane delik görürsünüz, hepsinin içinde minik kiremit parçaları var, o da buranın akustiğini sağlıyor. Mimar Sinan’ın yaptığı camilerde de bu sistemi görebilirsiniz. Bizim bu bölgede tavanların tam ortasında nar ya da başak figürleri vardır bu da bereketi simgeler. Caminin mihrabı sedir ağacında oyma işi yapılmış yekparedir. Marangoz o kadar büyük bir parça sedir ağacını işleyerek böyle mükemmel bir mihrap ortaya çıkarıyor. Üzerinde de kök boyası vardır. Bu caminin ve tüm evlerin Bütün ahşabı sedir ağacındandır. Hem uzun ömürlü hem de acı olması nedeniyle ağaç kurdu yiyemez, haşere yaklaşamaz. Sedir ağacı iskelet olarak kullanılıyor, sedirin üzerine yığma taş çıkılıyor, çatıya kolay çıkmak ve yapının dengesini sağlamak için de düğme dediğimiz bu iskelet uçlarını dışarıda bırakıyorlar. İnşası sırasında iskele olarak kullanılması için dışarıda bırakılan ahşap kısımlarının düğmeye benzetilmesi nedeniyle ‘Düğmeli Evler’ deniyor bizim evlere ‘’ diye caminin ve düğmeli evlerin özelliklerini anlattı.
MİRASÇI SORUNU ÇOK BÜYÜK
Köyün geleceği için kaygılanan 18 yaşındaki gönüllü mihmandar Samet,
’’Köyümüz bir Safranbolu kadar tanınmış değil. Mirasçı sorunu büyük, birbirleriyle anlaşamıyorlar, evler yapılamıyor. Turizm var ama yeterli değil. Daha iyi tanıtmamız lazım buraları’’ diye serzenişini dile getirdi.