Futbol artık fen bilimidir. İyi pas vermek geometriyi, akıl dolu gol atmak matematiği, doğru beslenmek biyolojiyi temsil eder. Bunların yanına da destekleyici unsur olarak psikoloji ve sosyolojiyi koyarsanız, sporcunun motivasyonu kolaylaşır ve toplumsal davranışları pozitif yönde gelişir. Yani bir takımın başına gelecek antrenörlerin fen ve felsefe bilmesi gerekli. İşte sporcu beslenmesinden, koşu tekniklerine kadar sporun ve dolayısıyla futbolun bilimsel olarak öğrenildiği yer spor akademileri. Buralardan mezun olan antrenörlerin başarılı olanlardan iki örnek verebiliriz. Köln Spor Akademisi mezunu Yılmaz Vural ile Manisa Spor Akademisi mezunu Ersun Yenal. Yani bu teknik adamlar işlerinin gerçekten de tekniğini biliyorlar ve başarılarının sırrı da bu. Gelelim Bülent Korkmaz'a ;bir önceki yazımda antrenör seçimindeki parolanız kim size heyecan veriyorsa onu iş başına getirmek olsun demiştim. Bülent Korkmaz ismi bana heyecan vermiyor taraftara da vereceğini zannetmiyorum. Hatta Antalyasporlu futbolculara da vereceğine de inanmıyorum. Heyecan demek enerjiye dönüşen rüzgar demektir. Yani teknik direktör öyle bir rüzgar estirecek ki hepimiz kombinelere koşacağız ve bu rüzgarın etkisiyle futbolcular coşarak en güzel futbollarını oynayacaklar. Ben Bülent Korkmaz'ın donanımının bu rüzgarı estirmeye yeterli olacağını sanmıyorum. Yönetim teknik heyet karşısında yanlış seçim yapmıştır. Bu seçim kombine satışlarını ve bununla ilintili olarak futbolcu transferlerini bile olumsuz etkileyecektir. Bu yanlıştan dönmek yol yakınken mümkündür. Zaman zaman tüm kuruluşlar küçülmeye gidebilir ama bu akıllıca bir küçülme olmalı. Bir defa teknik direktörden kısılarak küçülme olmaz, en büyük hata bu. Küçülmeye futbolcu transferinden gidilir. Genç ve yetenekli adamları uygun fiyata bulursunuz, Size şöhret olmanız ve kendinizi göstermeniz için süper ligin perdelerini açıyorum buyurun sahneye dersiniz. Ama bunların başlarında çok iyi bir teknik adam koymak kaydıyla. Yönetime sesleniyorum yanlıştan dönün bu düşünce ile başarılı bir noktaya varmanız mümkün değil. Hoşça kalın, iyi haftalar…