Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Topluluğu tarafından Onur Haftası kapsamında düzenlenen panelde konuşan Gurbet Kabadayı, toplumsal cinsiyet dayatmasının doğduğumuz ilk andan itibaren renkler üzerinden başladığını kaydetti Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Topluluğu tarafından bu sene ilk defa düzenlenen 1’inci Antalya Onur Haftası kapsamında Antalya Barosu’nda panel düzenledi. 3 oturum şeklinde gerçekleştirilen panelde ilk olarak Toplumsal Cinsiyet ve Feminizm ele alındı. TOPLUMSAL CİNSİYET DAYATMASI Antalya Kadın Dayanışma Derneği üyesi Gurbet Kabadayı, toplumsal cinsiyetin daha doğduğumuz ilk andan itibaren renklerle dayatıldığını söyledi. İlkokulda öğretilen okuma fişleri ile de toplumsal cinsiyetin dayatılmaya devam ettiğini ifade eden Kabadayı, “Emel eve gel’, ‘Işık ılık süt iç’ gibi okuma fişleri bizlere dayatılan rolleri gösteriyor aslında. Bu durum hayatımızın her alanında var” dedi. Ailede ve ilkokulda öğretilen kadın erkek tanımlamalarının, kadını güçsüz gösterdiğini belirten Gurbet Kabadayı; " Cinsiyet doğaldır, toplumsal cinsiyet sosyo kültüreldir. Cinsiyet biyolojiktir, toplumsal cinsiyet insan icadıdır. Cinsiyet, cinsel organlardaki görünür farklılıklara ve buna bağlı olarak üreme işlevindeki farklılıktır. Toplumsal cinsiyet ise eril ve dişi niteliklere, davranış modellere, sorumluluklara işaret eder. Ailede erkeğe verilen isimler sürekli gücü simgelerden, kadınlara verilen isimler daha kırılgan ve ılımlı” diye konuştu. PSİKOLOJİK ŞİDDET CEZALANDIRILMALI BİZ Topluluğu üyesi Seda Kocabıyık da Kadınlara ve LGBTİ’i bireylere yönelik şiddet konusuna değindi. 7 çeşit şiddet türü olduğuna dikkati çeken Kocabıyık, bunları fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel, dijital şiddet, ısrarlı takip, flört şiddeti olarak sıraladı. Kocabıyık, adli makamlarda fiziki şiddetin yanı sıra psikolojik ve ısrarlı takip şiddetlerinin de cezalandırılması yoluna gidilmesi gerektiğini işaret ederek, “Şiddetin her türlüsü kötü” dedi. 2016 yılında 261 kadın cinayeti işlendiğini de vurgulayan Koacabıyık, “Bu cinayetler, yüzde 43'ü eşi, yüzde 8'i sevgili, yüzde 15'i eski partneri, yüzde 11'i akrabası tarafından işleniyor. İstatistiklere göre, her 4 kadından 1'i eşinden boşanmak istediği için öldürülüyor. Kadınların yüzde 9'u şiddet ve şikâyetlerine korunma kararlarına rağmen öldürüldü" dedi. LGTB bireylerinin de benliklerinden dolayı şiddete maruz kaldığını söyleyen Kocabıyık, “Son 6 yılda 34 trans kadın ateşli silahla, kesici aletle ya da dövülerek öldürüldü. Toplumdaki bu algının değişmesi gerekiyor" dedi. Son olarak ise İnsan Hakları Ortak Platformu üyesi Dide Çakmak konuştu. Çakmak, ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçları üzerine sunum yaptı. MÜZEYYEN YÜCE