Diğer Yazıları Genel hatlarıyla Türkiye Solu’nun dinle ilişkisine baktığımızda konuyla ilgili yürütülen tartışmaların ana ekseninin yanlış bir zemin üzerinden ilerlediğini görmekteyiz. Klişe bir tabir de olsa, "din" gerçekten sosyolojik bir olgudur. Çetrefilli bir konudur. Basmakalıp yöntemler ve söylemler ile bu konuyu ele alırsak; bu konu üzerinde geniş çaplı araştırmalar yapmış ve din olgusunu Tarihsel Maddeci yöntemle analiz etmiş olan devrimci önderlerin ve aydınların emeğine haksızlık etmiş oluruz. Bu yüzden bu konu, kimilerinin hoşuna gitmese de ultra-sosyolojik bir yöntemle ele alınmak zorundadır. Kapitalist moderniteylebirlikte siyasi üstyapıdaki etkisi azalsa da, yönetim biçimlerinin, hukuk normlarının, ahlak yasalarının, kültürel ve sosyal imgelerin hâlâ en belirleyicilerinden biri olan din olgusu, küresel ölçekte yadsınamayacak bir etkiye sahiptir. Böylesine derin bir konuyu ajitatif bir üslupla ele alarak ve yeryüzünde olan biten her şeyi sosyalizmin birtakım temel formüllerine göre yorumlamaya kalkışmak, Marksizm softalığına çıkar. Daha da açarsak; insanlık tarihinin, tarihöncesinde geçirmiş olduğu evreler ve tarih sahnesine çıkışı, İlkel Barbarlık konaklarından Medeniyete yanisınıflı toplum yapısına geçişi, Diyalektik metotlu Tarihsel Maddeciliğin eylem kılavuzluğu bütünlüğünde ele alınmadıkça, Antik Çağdan günümüze miras kalan birçok olgu şabloncu bir anlayışın gölgesinde tahrifata uğrar. Oysaki makro anlamda "din" dediğimiz olgunun tarihsel köklerini yerli yerine oturtabilmek ve dinin toplumsal yaşayış ve toplum biçimlerinin gelişimindeki yeri ile bireyin, insan zihninin düşünsel yapısını nasıl şekillendirdiğini tam olarak anlayabilmek ve günümüze olan yansımaları ile geniş çaplı bir sonuç çıkarabilmek için, her türlü Metafizik idealizme, modernist idealizme ve kaba materyalizme karşı çıkarak gerçekten tarihsel maddeciliğin özüne uygun bir analiz yöntemi geliştirmek zorundayız.
- yüzyıldan önce Arkeolojik buluşlar, teknik ve teknolojideki gelişmeler günümüzdeki kadar yeterli bir noktaya gelemediği için kapsamlı bir şekilde antropolojik çalışma yapılmasını engelliyordu. Özellikle Doğu toplumlarıyla ilgiliyapılacak çalışmalarda gerekli olan sosyal bilim dallarından günümüzdeki kadar yararlanma olanakları yoktu. Bu yüzden Engelsbir yol açmış ve yörünge belirleyerek konuyla ilgili detaylı çalışma yapılmasını salık vermiştir. Morgan’ın Antik ve Tarihöncesi ile ilgili çalışmaları ilk referans kaynaklarından birisi olmuştur. Daha sonra Hikmet Kıvılcımlı, Tarihsel Maddeciliğe uygun bir anlayışla konuyu etüt ederek, ürettiği tezlerle Engels'in açmış olduğu yolu daha da geliştirmiştir. “Tarih-Devrim-Sosyalizm”, “Allah-Peygamber-Kitap”, “Tarih Tezi, Toplum Biçimlerinin Gelişimi” kitaplarını aslında şu an ki süreçte tekrar incelemek gerekiyor.