Son günlerde siyasi arenada beklenen oldu. AKP ve MHP’nin “Cumhur İttifakı” kurduğu kamuoyuna bildirildi.Bütün havuz medyası amansızca övmeye başladı.

Bu ittifakın altında yatan şey gerçekten ülke çıkarı mı koltuk çıkarı mı olduğu toplum tarafından tartışılır durumdadır. Bu ittifaka dair herkesin kendine göre elbette bir fikri vardır.

Öncelikle Akp‘/Mhp’den başlayalım. Referandumun tartışmalı seçim sonucundan sonra örgütsel anlamda değişiklikler yapmak isteyen Akp, metal yorgunluğunu atmak istedi. Bu değişimi yaparak bir sinerji yaratmayı ümit eden Akp, karşılığını bir türlü göremedi desek yanılmış olmayız.Hatta belediye başkanlarının görevden alınmaları ile yeni küskünlükler ve güç kayıplarının ortaya çıktığı kulislerde konuşuluyor. Bana kadar geldiyse ortada ciddi bir durum var demektir.Ayrıca Afrin Harekatıı ile kendisine oy veren Kürt seçmeni de küstürmüş durumda.ÖSO ile yaptığı ittifak ılımlı islamcı, DYP ve ANAP ‘tan geçen kadroları seçmenleri rahatsız etmiş durumda. Bu oy kayıplarını ancak kan kaybeden Mhp ile ittifak ile çözebileceğini düşündüler.Peki bu durumda Mhp neler yapıyor? Devlet Bahçeli söylediği herşeyi yutup iktidara yedeklenmiş durumda. Kongrede aday olanları partiden ihraç eden MHP lideri,kan kaybına dayanamayıp kendi çıkarını siyasi çıkarının önüne koyarak cumhur ittifakı yaptı ve seçimlerde aynı pusulada olma kararı alındı.Referandumda “Evet” diyerek aslında kendi içinde ciddi bir tutarsızlık durumu yaşadı.Güç kaybı bunu beraberinde geldi.İyi Parti kuruluşuna neden oldu ve gücünü kaybetti..

İyi Parti, gölgesi bedeninden büyük bir parti olarak doğdu. Etki alanı yetki alanını fazlasıyla geçince,nasıl toparlayabileceği, kendi kadrolarını nasıl tatmin edebileceği tartışma konusu oldu. Ancak Mhp dışında Akp ‘nin oyunu bölmesi beklenirken yanlış pratikler bu şansı kaybetmeye doğru götürüyor. Ancak hala bu şansı kaybetmiş değil. Ne kadar gücünün olup olmadığı hala net rakamlar ile ifade edilemiyor.İfade edilmediği için yeni bir ANAP yaratmak isteyen sermaye sınıfı adımlarını dikkatli atmaya çalışıyor.Bu kitle İyi Parti’nin gücünden emin olsa AKP ‘nin içinde sessiz çoğunluk denilen kitlede karşılık bulabilecek bir potansiyele sahip. Ancak algı yönetimi o şekilde ilerlemiyor. Sahada daha çok CHP ‘ye oy veren seçmenlere ve CHP’de karşılık bulamayan kadrolara yönelik çalışmaları olduğu herkes tarafından biliniyor.Algıda o yönde..Bu strateji AKP’ ye seçim kazandırır. Bence bu yanlıştan bir an önce geri dönüp kendilerine gelmek isteyen CHP’li kadrolara ümit vermeyip mesafe koymalıdır. Tersini yaşarsa çok olsa %4 oyu artar ama o oyu hayır blokundan alır.Bu da o anı kurtarsa bile ülkenin karanlığa sürüklenmesine engel olamaz.

Saadet Partisinin bu süreçte çok fazla kamuoyuna çıkması tesadüf değildir. Herkesin bildiği gibi Refah Partisinin seçmeni hala yaşıyor ve Akp’ ye oy verir durumda. Baraj sorunundan kaynaklı seçimlerde kendi etki alanı tarafından karşılık bulamıyor. Seçim ittifakı meselesi gündeme geldiğinde seçmeni tarafından tekrardan umut haline geldi. Doğru söylem ve güçlü diyaloglar ile tekrardan muhafazakar seçmenin gönlünü kazanmaya başladı. Bence bu enerjiyi sandıklara yansıtabilmesinin tek bir yolu var. İyi Parti ile ittifak.Bu ittifak gerçekleşirse hem yeni bir ANAP yaratmaya çalışan İyi Parti’ye göz kırpanlar bir karşılık bulacak hem de Akp’ye oy veren Saadet Partisi’ne sempati duyanların oyu boşa gitmeyerek, merkez sağ bir blok yaratılacak. İşte bu ittifak AKP’nin altını inanılmaz boşaltır.

CHP ise ittifak arayışına girmek yerine yerel seçimlerde ciddi çalışan kitlesini ve belediye başkan adaylarını aynı performans ile genel seçimlerde de çalıştırabilecek örgütsel bir disipline girmelidir. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimleri kaybedildiği durumda, belediye başkanı olmanın bir anlamı olmayacak.Bu herkes tarafından bilinen acı bir gerçek.Ancak cumhurbaşkanlığı seçiminin provası yerel seçimler olacaktır.Milletvekili ön seçimine giren adayların %80 ‘i kabuğuna çekilmiş durumda. İlk önce hangi seçim olmasının yanı sıra meselenin memleket meselesi olduğunu ve sokaklarda çalışmak gerektiğine dair ikna edici bir çalışma örmelidir.Gerisi kendiliğinden gelecektir.Toplumsal baskı parti küskünlerini bir araya getirebilecek en önemli bir güçtür.

HDP ‘ye dair; söylenecek çok söz var.Ancak konumuz seçim ittifakları. Son zamanlarda bilinçli olarak gündemden düşürüldü. Sosyal bir linç söz konusu diyebiliriz. Hem belediye başkanları hemde milletvekilleri cezaevlerine girdi. Sosyalist solun ve Kürtlerin oyu ile parlementoya girdiler.Ancak Kürt sorunu konusunda radikal çıkışları ile bir anda ötekileştirildiler.Batıdan gelen barış isteyen sosyalist ve demokrat seçmeni de tedirgin ettiler.Ancak toplumda mağdur olduklarına dair ciddi bir algı da oluşmuş durumda. En son gerçekleştirdikleri genel kongreye tüm baskılara rağmen yaklaşık 30 bin insanın katılması “hala bitmedik” demenin bir göstergesi..Afrin Harekatı ve MHP ittifakından sonra Akp’ye oy veren Kürt seçmeler içerisinde HDP’nin ciddi çalışmalar yaptığını duydum. Ne kadar karşılık bulacağını sandıklar gösterecek. Ama HDP’nin baraj sorunu algısını çözebilmesinin en önemli yolu geniş yelpazede sosyalist solun desteğini alması gerekmektedir.O söylemi bulabilecek kadroları olduğunu düşünüyorum..En azından bir defalık bir araya geliş yaşanabilir.

...

AKP ‘ye karşı cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılmak isteniyor ise bence ittifak görüşmelerinden sonra oy pusulası şu şekilde olmalıdır.

AKP/MHP , CHP, İYİ PARTİ/SAADET PARTİSİ , HDP . Seçmenin karşısına 4 seçenek ile gidilirse bence seçim 2. tura kalabilir. İkinci turda muhalefetin kazanabilmesi için CHP ‘nin ve İyi Parti/Saadet Partisi ‘nin çıkaracağı cumhurbaşkanı adayları çok önemlidir.Tim muhalefeti kapsayacak nitelikte olması gerekmektedir.Parti liderleri bu kapsayıcılığı karşılayamaz görüşündeyim.Kendi tabanına anlatılamayan hiç bir ittifakın karşılık bulamayacağını düşünüyorum.Demokrasi bir arada önyargısız siyaset üretilebildiği zaman gelişir. Demokrasi dolu günlere...