Havalar ısındı. Başta Yörükler olmak üzere birçok yurttaşımız yaylaklara doğru göçmeye başlayacak. Az da kalsa bazıları günlerce hayvanlarını otlatarak göçecek, bazıları traktörleri ile bazıları da yalnızca yaylalamaya gidecek.

Göç yolları...

Ekonomi artık bir araç değil amaç oldu. Takas kültürünün yerini ekonomik rekabet aldı. İnsanlar dayanışmayı unuttu. Bunun önünü alamayıp kendine ihanet eder oldu. Nasıl mı ? Nefesine ihanet ederek başladı. Havayı kirletti. Doğayı yerle bir etti. Ne suda balık ne de dağda geyik bıraktı. Dağda ormanı kesti, ovada suyu kirleterek yaptı bunu. İşte sizin para kazanmak için yok ettiğiniz doğa sizi ve torunlarınızı yok edecek. Bu yüzden ocağınız batsın. Göç yollarını delik deşik ettiniz. Isparta’nın dağlarından Kaş’a kadar delik deşik ettiniz memleketi. Finike’ de buna hayır diyerek doğaya sahip çıkan Ali Ulvi Büyüknohutçu ve Ayşin Büyüknohutçu’yu katlettirdiniz. Ama öldüremediniz. Kalbimize ve bilincimize gömdük bu koca yürekli dostlarımızı. Sizin yüzünüzden yaylamız olan Isparta Anamas yaylasına her gittiğimde, dağları delik deşik eden taş ocaklarınızı görünce bu insanlar geliyor aklıma. Temiz hava alıp kendimi iyi hissetmem gerekirken içim burkuluyor. Bu yüzden yalnızca size değil bu sitemim bunu onaylayanlar da en az sizin kadar doğa düşmanı. İnsan kendi ülkesine memleketine gezegenine bunu yapar mı ? Sözde milliyetçilik naraları atarak bu ülke savunulmaz! Bu ülke doğası ile birlikte savunulur. Oksijen olmayan yer vatan olmaz! En son mera alanları yok olan Kaş Belenli köylüleri imza topladı. Yeter dediler. Kapatın şu taş ocaklarını ne ağaç kaldı ne temiz hava, faaliyeti duran taş ocaklarının yerine ağaç dikin dediler. Ses yok. Fidanlarımız yetişmiyor tarım bitti dediler. Ses yok! Küçükbaş hayvancılık yok oluyor dediler. Ses yok. Kaş merkeze göçüyoruz dediler. Ses yok! O zaman biz inadına yazalım! Kapatın artık şu taş ocaklarını! Ocağınız batsın!