Cumartesi günü Kalekapısı’ndaydım. Faytonlar aynı durumda. Sidik kokusu devam. Sanki bir rezalet yaşanmamış, sanki Antalya bu insanlık dışı durumla, bu ayıpla ülke gündemine gelmemiş. Ne diyor Menderes Türel: “Faytonculuğun kaldırılması teklifleri var. Fakat faytonu bir turizm cazibesi olarak devam ettirmeliyiz. Turistler de talep gösteriyor. Bir meseleyi yok etmek, çözmek demek değildir. Ciddi kontrol yapılması gerekiyor. Denetimlerimizi çok sıkı tutacağız”. Denetimler neye göre sıkı tutulacak? Ya da sıkı tutulması için ne bekleniyor? Antalya’nın göbeği aynı hamam, aynı tas. Bazı faytonlar ahşap tekerlekli, bazıları ise bildiğin otomobil jantı. Bunların bir standardı yok mu? Hesapta var. Ama standardı koyan ona uyulup uyulmadığını denetlemezse her biri kendi kafasına göre fayton getiriyor. Cılız, çelimsiz, bakımsız, yaralı, yorgun atlara vur babam kamçıyı. Kalekapısı pislik içinde Oysa Büyükşehir Belediye Meclisi’nden 12 Kasım 2014’te onayladığı bir Fayton Yönetmeliği var. Deniyor ki 9’uncu maddenin 2’nci fıkrasında: “Faytonun sürücüsü ya da işleticisi atların su ihtiyacının karşılanmasını, ortamın temizliğini, atık suların deşarjı ile faytonun olumsuz hava koşullarından etkilenmemesini ve atlarda gübre torbası bulundurulmasını sağlayacak şekilde gerekli olan her tür önlemi almak zorundadır”. Peki, alınmış mı? Su ihtiyacı karşılanmayan hayvan çatlayarak öldü. Ortamın temizliği? Kalekapısı’nı bok götürüyor resmen. Sidikten ve sidik kokusundan geçilmiyor. Atık suların deşarjı? Yok. Atların olumsuz hava koşullarından etkilenmemesi? Dedik ya susuzluktan ve sıcaktan çatladı hayvan. Yani denetim sıfır. Hala da aynı durum devam ediyor. Fiyat tarifeleri nedir? Gelelim 11’inci maddenin 3’üncü fıkrasına: “Faytonlar UKOME tarafından belirlenen güzergahın dışına çıkamaz”. Çıkıyorlar mı? Çıkıyorlar. Kundu’ya bile turist taşıyorlar. 4’üncü fıkra: “Faytonlar UKOME tarafından belirlenen zaman tarifesi dışında çalıştırılamaz”. Nedir o zaman tarifesi? Bilen yok. Hayvanlar bütün gün, sarı sıcağın altında duruyorlar Kalekapısı’nda. Akşam da devam ediyor eziyet. Sahi, bu zaman tarifesi ne? 6’ncı fıkra: “Faytonlar UKOME tarafından belirlenen ve faytona asılan fiyat tarifeleri dışında ücret alamaz”. Öyle mi? Hiç değil. Turisti ne kadar söğüşleyebilirlerse o kadar söğüşlüyorlar. Denetleyen yok. Hesap soran yok. Dönüp de bakan yok. 12’nci madde: “Fayton sürücüsünün kılık kıyafeti kirli ve uygunsuz olamaz”. Öyle mi? At hırsızı gibi giyinmiş adamlardan bahsediyoruz. Kirli, uygunsuz, ipten kazıktan kurtulmuş gibi tipler. Yollar işgal altında Aynı maddenin 13’üncü fıkrası: “Atların sefer sırasında ve son duraklarında yaratacağı kirliliğin fayton sürücüsü tarafından bertaraf edilmesi mecburidir”. Geçin Kalekapısı’ndan bunun ne kadar harfiyen uygulandığını, ne kadar sıkı denetlendiğini görürsünüz. 14’üncü fıkra: “Fayton sürücüleri yaya ve araç trafiğini tehlikeye düşürecek tedbirsiz ve saygısız davranışlarda bulunamazlar”. Gidin akşam saatlerinde tramvay yolunda, Işıklar’da yürüyün bakalım. Bir anda bir faytonla karşı karşıya geliyorsunuz, ya da arkanızda bitiyorsunuz. Dikkatsiz davransanız çiğnenirsiniz. Kim denetleyecek? Trafik mi, belediye zabıtası mı? Belirsiz. O vakit istediğin gibi at oynat, vur babam kamçıyı vur. Evet, gelelim 18’inci maddeye: “Fayton sürücüleri arabalarında kullandıkları atlara hayvan haklarına uymayan davranışlarda bulunamazlar”. Sormaya bile gerek yok. Bütün Türkiye, hatta dünya gördü bu rezaleti. Büyükşehir Belediyesi meslek odalarından, Antalya Barosu’ndan, uzmanlardan oluşan bir heyet kursun ve denetlensin. Bakalım ne kadar uyuyorlarmış hayvan haklarına? Orası burası yara içinde, sel sefil atlar bakalım standarda ne kadar uygun? Görelim!