Niyazi Altunya kim?

Öncelikle kendini eğitime adamış bir öğretmen-yazar. Şaka gibi, 1942 senesinin 1 Nisan günü gözlerini açmış bu dünyaya. Isparta ili Sütçüler ilçesi Hacıahmetler köyünde doğmuş. Aynı anababadan 14 çocuklu bir çiftçi ailesinin yedinci çocuğu olarak yokluk, yoksulluk içinde büyümüş, çocukluk nedir bilmemiş, küçük yaşta boyundan büyük sorumluluklar üstlenmiş bir vatan evladı.

*

1962 senesinde Isparta Gönen İlköğretmen Okulunu bitirmiş. Öylesine yurtsever ki, vatanın her köşesini görev alanı bilmiş, tercih listesine üç il yazması istendiğinde üçüne de “Hakkari, Hakkari, Hakkari” yazmış. Sınır boylarında en zorlu göreve

Talip olmuş.

*

Kuş uçmaz, kervan geçmez bit yurt parçasında okul ve öğretmen görmemiş çocuklara el uzatmış gerçekten mesleğine adanmış bir öğretmen Niyazi Altunya. İlk öğretmenlik yaptığı köy, Hakkâri ilinin eski adı “Kotranis” olan “Ördekli” köyü.

*

Birkaç yıl köy öğretmenliğinin ardından Gazi Eğitim Enstitüsü sınavlarını kazanarak Eğitim bölümüne girmiş. O yıllarda ben de aynı enstitünün İngilizce bölümünde olduğum için yollarımız bir biçimde orada çakışmış, hemşeri olduğumuz için de daha samimi olmuşuz. Öğretmenlik mesleği konusunda onun ve birbirinden değerli hocalarından feyzalmışız. Kimler yok ki aralarında, Mithat Enç, Orhan Çaplı, Doğan Ergun, Cavit Binbaşıoğlu daha niceleri.

*

Orada da iki yıl okuyarak 1968 senesinde Gazi’den mezun olmuş. Meslek dersleri öğretmeni ya da ilköğretim müfettişi olarak görev yapmış. Isparta müfettiş olarak görev yaptığı illerden biri.

*

Hakkâri ve Isparta köylerinde, Manisa Er Eğitim Tugayı'nda ilkokul öğretmenliği, Diyarbakır ve Yozgat'ta ilköğretim müfettişliği, değişik ortaöğretim kurumlarında rehber öğretmenlik yapmış.

*

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde uzmanlık, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenlik ve müdür başyardımcılığı yapmış.

*

Okumaya doyamamış, bu kez Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsüne girerek 1970 senesinde oradan da başarı ile mezun olmuş.

*

1981 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde yüksek lisansını, 1990 yılında aynı üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktorasını tamamlamış. Anayasa alanındaki doktora çalışmasını Prof. Dr. Mümtaz Sosyal ile birlikte yapmış.

*

Mezun olduğu okulda Gazi Eğitim Enstitüsü’nde en sıkıntılı dönemde öğretmenlik ve yöneticilik yapmıştır. Görevden kaçmayı, savsaklamayı asla düşümmemiş.

*

Gazi Eğitim Fakültesi’nde görevli olduğu dönemde kurşunlanmış, sıkılan o pis kurşun vücudunda onulmaz ve derin yaralar bırakmış, yarattığı sağlık sorunları olumsuz etkisini sürdürmeye devam etmiş. Buna karşın, görev ve sorumluluk bilincinde gram eksilme olmamış, Gazi’ye yönelik en oylumlu,en kapsamlı kitabı yazzmış. Tuğla kalınlığında 1000 sayfadan fazla oylumlu bir kitapla adı güzel okulu enine boyuna incelemiş. Doğrusu çok güzel iş başarmış.

Sonraki dönemde değişik fakültelerde kısa süre “Anayasa Hukuku” , “Türk Eğitim Tarihi” ve “Öğretim Yöntemleri” dersleri vererek öğretmenlik görevine devam etmiş. 62 yılında başladığı öğretmenlik mesleğini 1993’te tamamlamış ve emekli olmuştur.

*

Öğretmen örgütlenmesinden, örgütlü mücadeleden yana olan Niyazi Altunya, o konuda da üzerine düşeni yapmış, zor koşullarda sorumluluk almış, 1990 ve 1995 yılları arasında Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanlığı görevini üstlenmiş, sendika üyesi arkadaşlarına öncülük ve önderlik etmiştir. Zorlu dönemde görevden kaçmamış, görevini aksatmamıştır.

Evli olan Niyazi Altunya, iki kız çocuğu babası bir öğretmendir. Özü öğretmen olan, öğretmenlik mesleği için yaratılmış olan Niyazi Altunya, öğretmenlik ve müfettişi sürecinde sürgünler baskılar görmüş ama yılgınlık gösterdiği, görülmemiştir.

Anadolu’nun dört bir yanında görev yapmayı, yapılması gereken soylu bir vatan görevi kabul etmiş, yurt çapındas öğretmen örgütlenmesinin tüm dönemlerinde aktif görevler almıştır.

Niyazi Altunya, 28 Mayıs 1990 tarihinde kurulan "Eğitim İşkolu Kamu Görevlileri Sendikası"nın (Eğitim-İş), kuruluşundan Eğitim-Sen'le birleşmesine kadar (27 Ocak 1995) genel başkanlığını yürütmüş, öğretmen arkadaşlarına örnek olmuştur.

*

Niyazi Altunya, kutsal saydığı öğretmenlik mesleğini gerçekten içine sindirmiş, insan sevgisi tavan yapmış biri olarak bulunduğu her ortamda mütevazı, alçakgönüllü ve yardımsever bir insan olarak kabul görmüş, saygınlık kazanmıştır. Bilgi paylaşmaktan, araştırmalarını yeni kuşaklarla paylaşmaktan hoşlanan bir yapısı vardır. Her zaman da öyle olmuştur.

*

Bilgi ve birikim sahibi bir eğitimci olan Niyazi Altunya, örnek alınması gereken bir yurtsever, model alınması gereken bir öğretmendir. Eğitim hakkı ve laik eğitim ilgilendiği, önemsediği konuların başında gelmektedir.

*

Kendisi de köy enstitüsü pınarından beslenen bir öğretmendir. Gönen Köy Enstitüsü’ne girmiş ama okulların değişime uğramasının ardından devam ettiği ilköğretmen okulundan mezun olmuştur. Onun Köy Enstitüsü mirasçısı olması Gönen’den ve Gönen mezunu enstitülü öğretmeninden gelmektedir. Okulunu ve öğretmenini, öğretmenlerini unutmaması onun vefaanlayışının bir yansımasıdır.

*

Örnek bir sendikacı olan Altunya, öğretmenlerin örgütlenmesinde, sendikaşmasında görev üstlenmiş, beş yıl kesintisiz sendika başkanlığı yaparak, kamu sendikacılığının önünü açan davranışlar sergilemiştir. Atak ve cesur olması gereken her yerde korkusuz ve atak davranmış, gerektiğinde bedel de ödemiştir.

*

O doğduğu ortam itibarıyla gerçek bir çile çocuğuydu, ama aile içi dayanışma ve sevgi yerleşikti, yokluk yoksulluk ortamında aile bireylerinin birbirlerini sahiplenmesi inanılmazdı. Böyle bir ortamın ürünüydü Niyazi Altunya. Aile terbiyesini hep önemsedi. Tüm yaşamını aldığı aile terbiyesine göre şekillendirdi.

Yaz tatillerinde köyünde ailesine yardım etti, elinin yettiği, aklının erdiği kadarıyla işleri kolaylaştırmak için çaba gösterdi. Okulda öğrendiklerini köyünde uyguladı. Çevresine örnek oldu.

*

Paylaşımcıydı, evden bal gelse yatılı okul ortamında sınıfında arkadaşları ile paylaşır, herkes birer parmak alır, balı bitirirlerdi. Sesini çıkarmazdı. Halden anlardı.

*

Dar çevredendi, köy çocuğuydu, ama enstitüde ufku genişledi. Büyük hayalleri vardı. Hayal kurmayı severdi. Evinden, köyünden büyük hayalleri vardı. Güzel bir evi olsun, bahçesi olsun, ahırı olsun , hayvanları olsun, orada sebze meyve yetiştirsin isterdi. Bahçesini sulasın, ağaçlarını budasın, bakımını yapsın, bol ürün alsın, çevresine örnek olsun isterdi.

*

El işlerinde becerikliydi. Kıl çoraplarını kendi örerdi. Ağaçtan kaşıklar yapar, kirman yapar, yün bile eğirirdi. Daha ilkokuldayken şimşir ağacından bir Atatürk büstü bile yaptığını anımsıyordu. Diğer çocuklardan oldukça farklıydı çocukluğu. Eli işe yatkındı.

Niyazi altunya’nın adları “Eylem” ve “Evren olan iki kızı vardır. Eylem diplomat, Evren müzik öğretmenidir. “Sarp” ve “Ada” adında iki torun sahibi olduğunu da yeri gelmişken söyleyelim. Onların yetişmelerini, topluma yararlı bireyler olmasını bir öğretmen olarak çok isteemektedir. Gerektiği yerde onlara da rehberlik etmektedir.

*

İlkeli insandır. Yaşam boyu hep inandığı doğruları olmuştur. Hak hukuk bilmiş, sorumluluklarını hep yerine getirmiş, ulusal bilinçle hareket etmiştir. Vatanın çıkarları söz konusu olunca akan sular durmuştur. Gereken neyse yapılmıştır.

*

Çalışkandır, öğretmen olarak özverili, öğretmeye güdümlü, insana saygılı bir eğitimcidir. Önce kendini, ailesini düşünmek yerine toplumu düşünmeyi yaşam boyu görev edinmiştir.

Öğrencilerini de öz çocukları kadar sevmiş, sahiplenmiş, dertleriyle ilgilenmiştir.

*

Niyazi Altunya, bugün 80 ine merdiven dayamıştır, ama öğrenmediği günü yok saymaya devam eden bir yapıya sahiptir. Onun en belirleyici niteliği araştırmacı yapısıdır. Merakı ve öğrenme isteği devam etmektedir. Öğretmen emeklisidir, ama öğrenciliği devam etmektedir, öyle görünüyor ki daha da devam edecektir. YKKED Antalya olarak bize düşen ona sağlık, mutluluk ve esenlik dilemektir.

*

Madem ki onun yazgısını Köy Enstitülü bir öğretmen değiştirmiştir, o da kararlıdır, köy çocuklarını, tutup ellerinden birer birer kurtarmaya. Amacı bir fazla deniz yıldızını denize ulaştırmak, onu yaşatmak olmuştur. Hep öyle olmuştur.

*

Niyazi Altunya, Köy enstitülerinin kapatılmasının ardından açılan ilköğretmen okullarının, öğretmen yetiştirmede oluşan boşluğu enstitüler kadar dolduramadığını, ancak köy enstitüsü geleneğindne gelen öğretmenler ve uygulamalar sayesinde köy kültüründen gelen öğrencilerin dönüşümünde büyük etki yarattığını savlamaktadır.

*

O, yurdun 21 yerinde açılan Köy Enstitüleri’nin bize özgü birer eğitim hazinesi olduğunu düşünmekte, yaşadığı sürece o deneyimden dersler çıkartmaya, farkındalık ve bilinç yaratmaya gayret etmektedir. Eğitimin, geniş halk katmanlarına inmek zorunda olduğunu bilmektedir.

*

Ona göre, Enstitüler, bu topraklarda yetişmiş yurtsever eğitimcilerin, Türk devriminin gerekleri ve ülke gerçekleri ile çağdaş eğitim bilimlerinin sentezinden yarattıkları özgün, ulusal bir model, özgün bie eğitim uygulamasıdır.

*

Altunya’nın “çağdaş eğitimin dünyaya örnek uygulaması” olarak tanımladığı Köy Enstitüleri, “Yüzyıllarca ezilmiş, horlanmış, aşağılanmış köy insanının, bilimin rehberliğinde (yol göstericiliğinde, kılavuzluğunda) yazgısını değiştirme mücadelesinin, köyü köylüyü kendi içinden canlandırma çabasının yurt çapında somutlaşmış örnekleridir.”

*

Bugün emekli konumundaki Altunya, torunlarıyla haşır neşir olmakta, onlardan arta kalan zamanını yeni kitap çalışmalarına ayırmaktadır. Yaşamını başkent Ankara’da sürdüren Altunya öğretmen, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Ana bilim dalında yüksek lisans dersleri de vermektedir.

*

Hak ederek aldığı ödül nedeniyle kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. Bugün 1 Nisan. Onun doğum günü, kutlu olsun, sevgili Altunya’ya sağlık, esenlik getirsin istiyoruz.